Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler
Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Doğum
Düğünden uzun bir süre geçtiği halde, gelinin çocuğu olmasa, kaynana bunun sebebini ve çaresini araştırır. Türbe, kutsal yerler, şehit mezarı ziyaret edilir, sadaka verilerek dua edilir.
Doğumdan sonra, özellikle erkek çocuk haberi verene, babası bahşiş verir. Yeni doğan çocuğa akraba ve komşular hediye götürür. Kırkı çıkmayan çocuk gelene – gidene fazla gösterilmez. Yeni doğan çocuk kırk gün boyunca yalnız bırakılmaz.
Çocuğun kırkı, çimdirilirken başına kırk kaşık su dökülerek çıkarılır. Nazar değmemesi için dualar okunur, altında Üzerlik yakılır, Üzerine muska, kurşun, mavi boncuk vs. dikilir. Çocuğun dişi çıkınca hedik pişirilir; komşu ve akrabalara dağıtılır. Buna diş hediği denir.
Hamile kadının yiyeceğine dikkat etmek gerekir. Zira hamilelikte yenilen yemekler, çocuğun hal ve hareketlerine etki eder. Çocuk henüz doğmadan ona ad vermek, cinsiyetini tahmin etmek, adettendir. Doğum sırasında mutlaka bir sağlık kuruluşuna götürmeğe, ebe çağırmaya gerek yoktur. Köylülere göre bunu daha çok şehirliler yapar. Doğumların çoğunu bilgili ve tecrübeli kadınlar gerçekleştirir. Doğuran kadına Kuymak yemeği yedirilir.
Doğumdan sonra, özellikle erkek çocuk haberi verene, babası bahşiş verir. Yeni doğan çocuğa akraba ve komşular hediye götürür. Kırkı çıkmayan çocuk gelene- gidene fazla gösterilmez. Yeni doğan çocuk kırk gün boyunca yalnız bırakılmaz. Çocuk yalnız kalırsa, al karısı onu değiştirir. Al karısı lohusa kadını bile boğar veya ciğerini söküp götürür. Çocuğun kırkı, çimdirilirken başına kırk kaşık su dökülerek çıkarılır. Nazar değmemesi için dualar okunur, altında üzerlik yakılır, üzerine muska, kurşun, mavi boncuk vs. dikilir. Çocuğun dişi çıkınca hedik pişirilir; komşu ve akrabalara dağıtılır
Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Sünnet ve Kirvelik
Erkek çocukların oyun çağında sünnet ettirilmesi görüşü yaygındır. Aile, kirve tutacağı kişinin sayılı ve varlıklı biri olmasını ister. Ağrı da kirvelik önemlidir ve akraba sınıfına girer. Çünkü kirve kirvenin dostudur. Bir birinin hayrına şerrine koşarlar.
Sünnetten önce kirve tutulan kişiye koç, teke, tosun gibi havyar veya bunlara eşdeğer hediye gönderilir. Kirve de çocuğa / çocuklara hediye alır masraflarının bir kısmını karşılar.
Sünnet, düğünlerden sonra en gösterişli ve masraflı tören ve eğlencelerdendir.
Erkek çocukların oyun çağında kendini bilmeden sünnet ettirilmesi görüşü yaygındır. Aile, kirve tutacağı kişinin sayılı ve varlıklı birisi olmasını ister. İlde kirvelik önemlidir ve akraba sınıfına girer. Çünkü kirve kirvenin dostudur, birbirinin hayrına şerrine koşarlar. Sünnetten bir hafta önce kirve tutulan kişiye koç, teke, tosun gibi hayvan veya bunlara eşdeğer hediye gönderilir. Kirve de çocuğa/ çocuklara hediye alır, masrafların bir kısmını karşılar.
Sünnet davul çaldırılarak yapıldığı gibi, mevlit okutturularak da yapılır. Sünnetten hemen sonra yemek yenir ve davetlilerin getirdikleri hediyeler, ad söylenerek orta yerde tepsi içerisinde toplanır. Hediye yerine para da atılır. Tören sona ereceği sırada çocuk babası ortaya çıkarak bütün malını, servetini Kirve ye hediye ettiğini söyler. Kirve de basit bir hediye alarak ötekini kirveme bağışlıyorum der. Artık bunlar birbirlerine kirve diye hitap ederler ve birbirlerinin eteklerine kan döktükleri için kız almamaya çalışırlar.
Ağrı Adet ve Gelenekleri: Kız isteme ve Elçilik
Oğullarını evlendirmek isteyen ana babanın kız bulmak amacıyla yaptıkları işlere dünür gezmesi denir. Dünür gezmesi sırasında uygun bulunan kız, babasından istenir, yani elçi gidilir.
Kızlar, elçilik yapılarak ailesinden istenir. Elçiliğe hatırı sayılır kişiler götürülür. Kız kaçırmalarında elçilik söz konusu değildir. Oğlan tarafı ön elçilik yapmış, kız tarafından he sözü almışsa, yakın akrabalarını ve komşularını alarak elçiliğe gider. Erkekler misafir odasında, kadınlar başka bir oda da toplanır. Oğlan temsilcisi geliş sebeplerini dolaylı olarak anlatır. Kız temsilcisi haberleri yokmuş gibi davranır. Sohbet ve şakalaşmalardan sonra alınacak hediye ve başlık kesilir. Geline yüzük takılır. Başlık süt hakkı veya süt parası olarak ta adlandırılır. Alınan bu para gelinin hazırlayacağı çeyiz içindir. Çeyiz eşyalarının çoğunu oğlan tarafı alır.
Ağrı Adet ve Gelenekleri: Nişan
Nişan ayrı yapıldığı gibi, düğünle birlikte de yapılır. Nişanda hediye olarak şunlar alınır. Yüzük altın bilezik gelinin giyim ve kullanma eşyası, gelin ailesinin fertlerine hediye, çerez sigara misafir şekeri, yemek eşya ve malzemesi.
Nişandan bir veya iki gün önce oğlan babası komşu ve akrabalarını davet ederek çay verir ve isteğini belirtir. Topluca kız evine gidilir. Kız ailesinin yakınları gelen konukları misafir ederler. Akşam getirilen nişan hediyeleri bir tepsi içerisinde takdim edilir. Oğlanın yakınlarından başlanarak kim ne hediye getirmişse adı yüksek sesle seslenerek belirtilir. İsteyen para da atar. Nişan şerbeti içiler çerezler dağıtılır. Nişan şerbetinden sonra yemek verilir.
Nişan ile düğün arasında gelin görmesi denilen ziyaret vardır. Bu olan tarafının akrabaları ile birlikte çeşitli hediyeler alarak ziyarete ve gelini görmeye gitmesiyle olur. Buna haftalıkta deniliyor. Araya dini bayram girmişse, bayramda gelin görmeğe gidilir ve götürülen hediye ye bayramlık denir.
Gelin görmesinden sonra, gelin kız, rahatça çeşmeye gider, bahçe ve tarlaya çıkar. Buna gelin ayağını çıkarma denir.
Çeyiz ve hasat durumu göz önünde tutularak, gelin görmelerinde düğün günü kararlaştırılır. Düğün gününün belirlenmesine gün kesimi denir.
Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Ruvi (tilki-haberci) geleneği:
Eski yaygınlığını kaybetmekle beraber halen bazı köylerde devam etmekte olan bir haberci gönderme geleneğidir. Oğlan evi, kızı almaya gitmeden önce, bir sonraki gün gelin getirmeye gideceklerin sayısını bildirmek ve kız tarafının isteklerini öğrenmek için haberci bir kişi gönderir.Kız evinin dışında bulunan akrabaları bu şahsı gördüklerinde başına gelmeyeni bırakmazlar.Habercin kurtuluşu oğlan tarafının yardıma yetişmesiyle olur.
Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Evlenme ve Düğünler
Ağrı’da düğün törenleri davullu zurnalı yapılmakta ve köylerde iki üç gün; merkez ve ilçelerde ise bir gün sürmektedir.
Ağrı köylerinde evlenme, nişan ve sünnet düğünleri toplumsal hayata renk katan başlıca unsurlardır. Gençler çok yaşlarda evlendirilir. 13-14 yaşlarında evlenen kızlara çok rastlanır. Delikanlıların evlenme isteklerini ana ve babalarına açık açık duyurmaları ayıp sayıldığından, bu isteklerini huzursuz davranışlarıyla ortaya koyarlar. Kızların bu şansı yoktur. Onlar evlenmeye eğilimli olduklarını ancak giyimlerine özen göstererek ya da süslenerek sezdirirler. “Gıllik ” geleneğinde kızların bu isteklerini hissettirmelerinin yollarından biridir. Ağrı‘da nişan evliliğe kesin geçiş olarak kabul edilir: Nişandan sonra ki zaman evliliğe hazırlık zamanıdır. Bu dönemlerde aileler arasında yakınlık kurulur. Erkek ailesi bayramlarda hediyeler gönderir.
Nişandan bir süre sonra damadın yakınlarından bir grup erkek, kızın babasına başlık parasını verir ve ondan düğün için izin isterler. Ev ev dolaşılarak, yakınlara, tanıdıklara düğün günü ilan edilir ve herkes düğüne davet edilir. Daveti yapan kişilere “okuyucu” denir. Düğüne okunanlar(çağrılanlar), çarşamba günü çeyiz bakmaya, cuma günü kına gecesine, cumartesi günüde düğüne giderler. Gelinin çeyizi evinde bir odaya serilerek davetlilere gösterilir. Buna “Çeyiz açma” denir. Kına gecesine yalnız kadınlar katılır. Gelin, annesinden başlayarak büyüklerin ellerini öper, daha sonra kadınlar türkü söyleyerek gelini oyuna kaldırırlar.
Gecenin sonuna doğru türküler ve maniler okunurken kına yakılır. Kınanın kalan kısmı erkek evine yollanır. Ertesi sabah, gelinin damat evine gönderilmesi için giydirilmesine başlanır. Kardeşi gelinin kemerine para veya başka bir hediye takar ve beline bağlar. Evden çıkarken gelinin önüne çıkılarak armağan istenir. Bu sırada, gelini almak için gelen düğün alayındaki damat ailesine bir hediye bohçası verilir. Buna “müjde yastığı” denir. Düğün alayı geriye dönerken, alaydakilerden biri bu yastığı kapıp kaçar, diğerleri onu kovalar. Yastığı oğlan evine getiren kişiye armağanlar verilmesi adettendir. Bu kişinin atının boynuna “vala” denilen renkli ipek kumaşlar sarılır.
Gelin oğlan evine geldiğinde, damda bekleyen damat ve arkadaşları, gelinin başına para, şeker ve meyve atarlar. Gelin kapıdan içeri girerken yastığın altına konan bir tabağı kırar. Daha sonra akşama kadar sürecek olan eğlenceler başlar. Gerdeğe girmeden evvel damadı, kapıda bekleyen “Sağdıç” tokatlar.
Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Yas törenleri:
Ağrı ve ilçelerinde bir cenaze olduğunda cenaze sahibinin evinde yemek pişirilmez, misafir ağırlanmaz. Hemen hemen bir hafta boyunca, yani misafirler(taziyeye gelenler) tamamen dağılmayana kadar yemekler komşular tarafından yapılır, misafirler komşular tarafından ağırlanır. Cenaze sahibinin yakınları belli bir süre sakallarını kesmezler. Cenaze sahibi ailenin kadınlarının siyah giyinmeleri de bir adettir. Cenaze sahibinin ve yakınlarının evlerinde belli bir süre radyo, Televizyon, teyp gibi eğlence aracı kabul edilen cihazların açılmaması da ilginç ve bir o kadar da dayanışma ve saygıyı gösteren bir davranıştır.
Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Ölüm
Ölüm haberi, Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi, İlde de üzücü olur ve çabuk yayılır. Konu komşu, akraba ve yakınlar hemen yardıma koşarlar. Herkes durumuna ve yapabileceği işe göre ölü evine yahut ölü sahibine yardımcı olmaya çalışır. Ağrı‘nın her yerinde ölünün yıkanması, kefenlenmesi cenaze namazı ve ölünün mezara konulması İslam esaslarına göre yapılır. Cenaze defnedildikten sonra topluca ölü evine gidilerek Fatiha okunur, elhükmüllah denip başsağlığı verilir. Erkekler odada, kadınlar varsa başka bir odada, oda yoksa aşhane gibi yerde toplanır. Başsağlığına gelenler, başınız sağ olsun, Allah rahmet eylesin, Allah gittiği yerde utandırmasın, geride kalanlar sağ olsun gibi cümleler söyleyerek taziyede bulunurlar. Ölü sahibi gelenlere çay ve sigara ikram eder. Köyün veya mahallenin imamı devamlı ölü evinde bulunur; Fatiha okunmasına yardım ve öncülük eder. Ölüm sebebi, ahiret ve hayatın geçiciliği hakkında bilgi verir, ara- sıra Kuran okur.
Yakın komşular, akrabalar başsağlığına gelenleri evlerine götürür, çay ve yemek ikram ederler. Köylerde bir ölüm olduğunda, köyün ileri gelenleri dışarıdan, başka köylerden gelecekleri kendi aralarında taksim ederler. Herkes gelecekleri bilir ve kim hangi köylüleri misafir edecekse, hazırlığını ona göre yapar ve başsağlığı bittikten sonra misafirlerini götürür. Uzak yerden gelinmişse ve gece kalınacaksa, o adamın evinde konaklanır.
Ağrı Efsaneleri için izleyen sayfaya geçiniz.