Amasya Yöresel Deyimleri
- Amasya’nın Bar Dağ’ı, bir dağı olmazsa öbür dağı.
- Ali evlendi Güllü gelin oldu. (olan oldu)
- Alayı çullandı. (Hepsi birden üzerime geldi)
- Başı içeride. (Evine bağlı)
- Bu ne biçim gayda, büyüklerde olur fayda. (Bir bilene danışmak)
- Bıçağın önü de arkası da kesiyor. (Her durumda kendini haklı çıkartıyor)
- Bilmeden göle düşme. (Bilmeden bir işe kalkışma)
- Çalınmaz saz, tutulmaz söz. (Bidiğini okuyan)
- Döklüm döşek. (dağınık)
- Dereyi görmeden paça sıvamak. (Aceleci davranmak)
- El eli yur el de döner yüzü yur. (Yapılan karşılıksız kalmaz)
- Hışırım çıktı. (Çok yoruldum)
- Hiç aşkım yok. (Hiç keyfim yok)
- Horoz ötmeye kalma. (Fazla gecikme)
- Kafam dalgalı. (Aklım karışık)
- Kafam fenikti. (Başım döndü)
- Kesüyü bekit. (Arkdan gelen suyu yönlendirmek)
- Körün daşı gibi. (İhtimal verilmeyen)
- Kulp takmak. (Her şeye bir kusur bulmak)
- Kül haşaş oldu. (Kırılıp dağıldı)
- Karnım şiş. (Canım sıkıntılı)
- Kilitlendi mi çengelin. (Tutuldu mu çenen)
- Kokmuşluk yapma. (Dedikodu yapma)
- Lo taşı gibi yuvarlandı. (Tonbul biri yere düşünce)
- Sel ağzından kütük kapmak. (Fırsatçı olmak)
- Seni omzuna alınca ayakların yere değmesin. (Evlendiğin kişi seni kimseye muhtaç etmesin)
- Şöyle bir kazınalım. (dertleşelim)
- Beğendüğüm benden gaştı, beğenmedüğüm peşime düştü.
- İki ara bir derede kalmak. (Kararsız kalmak)
- İki ayağını bir pabuca sokmak. (Acele ile telaşlanmak)
- İki lafın belini kırmak. (Biraz sohbet etmek)
- İt ayağından paça yemiş gibi gezmek. (Çok gezenlere söylenir)
- Muhtarın garısı, muhtarın yarısı.
- Yüzüne güller (af buyur)
Amasya Festivalleri
Amasya Uluslararası Atatürk Kültür Ve Sanat Festivali
Amasya Taşova Hamsi Festivali
- Festival Sahibi: Taşova Karadeniz Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
- Yer/Konum: Amasya – Taşova, Taşova Şehir Meydanı
Amasya Ferhat İle Şirin Festivali
- Festival Sahibi: Amasya Belediyesi
- Web : http://amasya.bel.tr
- E-posta : info@amasya.bel.tr
- Telefon: 0(358) 218 80 00
- Adres: Amasya, Şht. Özcan Özen Cd, 3, 05000 Yüzevler, Amasya
- Yer/Konum: Amasya, Amasya Belediyesi
Amasya Uluslararası Atatürk Kültür Ve Sanat Festivali
- Festival Sahibi: Amasya Belediyesi
- Yer/Konum: Amasya – Amasya Belediyesi
Amasya Sarayözü Şehitler Baba Buluşması
TC.Kültür ve Turizm Bakanlığı Destekli olarak düzenlenen geleneksel 16. Şehitler Baba Türbesi Etkinliği Sarayözü köyünde yapılmaktadır.
Amasya’nın Yöresel Kıyafetleri ve Halk Oyunları
Amasya’nın Yöresel Kıyafetleri çevre iller ile benzerlik göstermektedir. Başlıca giyilen kıyafetlere baktığımızda Fes – Çember Baş, İçlik – Melez Göynek, Yelek (Delme), Şalvar, Kuşak (Şal Kuşak), Çarık (Postal-Lakçin-Kaleş) ve Çorap gelmektedir. Amasya’nın halk oyunlarına bakıldığında ise, Çerkez halayı, Düz halay, Köroğlu halayı, Merzifon karşılaması, Sıçrama halayı, Sinsin, Tarakul, Terli koyun, Üçayak, Yelleme halayı, Bildiş oyunu, Dalliko, Küştaklı, Laz halayı ve Sallama başlıca halk oyunları arasında yer almaktadır.
Amasya Yöresel Yöresel Halk Oyunları
Genellikle düğünlerde, kına gecelerinde, özel gecelerde ve askere giden geçler uğurlanırken oynanmaktadır.
Amasya Yöresel Oyunlar Yelleme :
Bu oyun daha çok askere giden gençler tarafından oynanır. Özünde yiğitlik duygusu taşımaktadır.
Amasya Yöresel Oyunlar Mahir Çavuş :
Mahir Çavuş, Amasya’nın Göynücek İlçesi’nde yaşamış olan bir yiğittir. İlçenin bir köyünde yaşayan bir kıza sevdalıdır. Onların sevgisine ithaf edilen bu oyun, yöre halkı tarafından halen oynanmakta, benimsenip sevilmektedir.
Amasya Yöresel Oyunlar Sim Sim :
Ateş etrafında dönülerek, bir el arkada, diğeri havaya kaldırılarak davul-zurna eşliğinde oynanır. Diğer oyuncu kendini göstermeden ortada oynayan kişiye vurarak kovmak amacıyla, nara atarak hızlı bir şekilde oyuna girer ve gösterisini yapar. Burada önemli olan, oyuncunun hareketlerinin çabukluğu ve oyunundaki estetiktir. Ayrıca, anlaşan iki oyuncu karşılıklı gösteri yaparlar.
Amasya Efsaneleri
Amasya’da yüzyıllardır anlatıla gelen efsaneler vardır.
Ferhat ile Şirin, Güzelce Kız (Aynalı Mağara), Kurtboğan, İğneci Baba, Serçoban, Lokman Hekim ünlü olanlarıdır.
Detaylar için: https://amasya.ktb.gov.tr/TR-59488/efsaneler.html
Amasya Bilmeceleri
- Çıt dedi çalıya düşdü. (Güneş)
- Benim bir fırınım var, Dört tane ekmek alır. (Ceviz)
- Gup gup hamam, guppesi tamam, Bir gelin aldım babası imam (Saat)
- Yol üstüne sac koydum, Geleni gideni aç koydum. (Oruç)
- Yer altında gezerim, Dünkü gelinden güzelim (Köten,pulluk)
- İki elti bir boyda (Kanatlı kapı)
- Buradan gittim vızınan, oniki yıldızınan Acısı suvan gibi, kendisi doğan gibi.(yıldırım)
- Nar nar narladı, nar duvarda parladı, Narcı kızın gelmedi, nar duvardan inmedi.(Makas)
- Uzun oluk, dibi delik (Baca)
- Uzun uzun odalar, birbirini kovalar. (Tren)
- Sarı öküz yattı kalkmaz, Kara öküz gitti gelmez. (Ateş)
- Gelin içeride, saçı dışarıda. (Mısır)
- Uzunluğu urgan gibi, genişliği yorgan gibi. (Yol)
- Çarşıdan alınmaz, mendile konulmaz, tadına doyulmaz (Uyku)
- Dağdan gelir dak gibi, kolları budak gibi, eğilir su içer, bağırır oğlak gibi. (Kağnı)
- İki kardeş yan yana bakar. (Maşa)
- Min min ayaklı, minti kulaklı, Aalaca donlu, tokmak başlı. (Kedi)
Amasya Halk İnançları
- Bulutlar aşağıya doğru iniyorlarsa, alçaktalarsa yağmur yağacağı düşünülür, insanlar bağda bahçede tarladalarsa evlerine dönerler.
- Bulutların hareket yönü yukarılara doğruysa bu kez de havanın güzel, açık olacağı düşünülür.
- Koyunlar merada toplu, birbirlerinden ayrılmadan yayılıyorlarsa yakın zamanda kar yağacağı, soğuk olacağı düşünülür.
- Tavukların çayıra tünemesi kış olacağının habercisi olarak algılanır.
- Kavak ağacının yaprakları alttan dökülürse kar çok yağacak, üstten dökülürse kar az yağacak anlamına gelir.
- Fıstık çok olursa kış şiddetli geçecek anlamına gelir.
- Kozalak çok olursa kış çetin geçecek diye düşünülür.
- Ayva çoksa kışın soğuk olacağına inanılır.
- Baharda “guguk“ denilen kuş gelir ve öter, bu kuş orak ayına (Temmuz) 80 gün kaldığının habercisidir. Guguk 40 gün çalıda 40 gün yaprakta öter. Orak zamanı kaybolup gider.
- “Abrul beşi“ ve “mayıs yedisi“ gibi belirli günler halk arasında sayılı soğuklar olarak algılanmıştır. 5 Nisanı ifade eden “Abrul beşi“ “Kork abrulun beşinden, öküzü ayırır eşinden” şeklinde ifade edilmiştir. Mayıs yedisinde de “kış, ben daha burdayım, gitmedim“ diye kendini hissettirirmiş. Havaların güneşli gittiğine kanmamak anlamında “Samanın sarısını, odunun kurusunu bu günler için saklamak lazım” denilir.
- Hava gün içinde çok sıcaksa bu “soğuk katran kaynıyor“ olarak algılanır ve sonunda yağmur yağacağı düşünülür.
- Dolu yağarken kesilsin diye evden dışarıya “sac ayağı“ atılır. • Bir cenaze gömülmeye götürülürken yağmur yağıyor ve birden kesilirse bu “kefen cenazenin ağzında gitti“ diye yorumlanır.
- Cuma ve salı günleri kuluçka yatırılmaz. Cuma günü yatırılırsa civcivlerin horoz olacağına, salı günü yatırılırsa yumurtaların cılk olup hiç civciv çıkmayacağına inanılır.
- Cuma, cumartesi ve salı günleri, hasat, ekim dikim işlerine başlanmaz. Ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz.
- Mayıs yedisinde yağan yağmur bir kaba biriktirilir ve bu suyla yoğurt mayalanır. Bu şekilde yoğurdun iyi tutacağına inanılır.
- Yılbaşından sonraki gün eve gelen ilk kişiden sonra evde olumlu gelişmeler olmuşsa (eşya alınması, mutlu bir haber vs.) gelen kişinin ayağının uğurlu, evde olumsuz gelişmeler olursa (kaza, hayvanların ölmesi, bir şeylerin kırılması vs.) gelen kişinin ayağı uğursuz olarak nitelendirilir.
- Güneş ve ay tutulmalarında dualar edilir, havaya silah atılır, teneke çalınarak gürültü çıkarılır.
- Yüzük parmağına iki yüzük takılmaz, takılırsa üstüne kuma gelirmiş.
- Yaylaya çıkılırken uzunca bir hasır yola dizilerek yakılır ve bütün hayvanların yanan ateşin üstünden atlaması sağlanır. (Suluova Eraslan Beldesi)
- Çok ağlayan çocuğun ağzına sela vakti babasının ayakkabısıyla hafifçe vurulur.
- Cenaze yıkanırken yıkayan kişinin teneşir tahtasına çıkması iyi sayılmaz. Ardından ölüm olacağına inanılır.
- Evi olmasını isteyen kişi; hiç kullanılmamış yeni yapılmış bir evin bacasından aşağıya doğru “Allah’ım bana da ev ver, benimde evim olsun” diye bağırır. Ya da; ev sahibi olan 41 kişiden para toplanır, toplanılan parayla çaydanlık alınır, kendi oturduğu evde kırk bir yasin okutulur ve satın alınan çaydanlıkla yapılan çay misafirlere ikram edilerek ev sahibi olunması için de dua edilir. (Amasya Merkez)
- Ağzın içinde herhangi bir yer ya da dil yara olmuşsa kendinden küçük birine üç kez “dilime ben düştü” der, karşıdaki de yine üç kez “tükür yere” der. Bu şekilde yaranın çabuk iyileşeceğine inanılır.
- Dileği olan kişi akşamdan üç tane bıçağı her birine bir evliyayı niyetlenerek suyun içine atar Sabah kalkınca hangi bıçak paslanmışsa niyetlendiği o evliyaya gider. (Merkez Ezinepazar)
- Kapı önünde duran ayakkabı ya da terliklerin hasbelkader uç uca gelmesi misafir geleceğinin habercisidir. “Terlikler konuşuyor, misafir gelecek denir”.
- Terliklerden birinin ters olması uğursuzluk getireceğine inanılır ve terlik hemen düzeltilir.
- İsteklerin gerçekleşmesi için türbelere gitme oldukça yaygın bir gelenektir. Bunlardan; • Çişini söylemede geciken çocuk üç Cuma sela vakti çiş evliyasına götürülür. • Yaramaz çocukların atleti alınır ve dilek kuyusu yanında yer alan evliya mezarının üzerine Perşembe gününden serilir. Cuma sabahtan alınır ve çocuğa giydirilir. (Amasya merkez)
- Dilek tutularak dilek kuyusu adı verilen kuyunun içine bakılır. Kalın bir örtüyle kuyuya ışık gelmesi engellenir. Karanlık kuyudan ışık görmüşse kişi, dileği gerçekleşecek anlamına gelir. • Gerçekleşmesi istenilen dilek için üç Cuma sela vakti, Pir İlyas türbesi, Selamet Hatun Türbesi ve Hamdullah dede evliyası peşpeşe ziyaret edilir ve dilek tekrarlanır. • Dilenecek her şey için “analı kızlı evliya“ya gidilir. (Göynücek İkizyaka köyü),
- YAĞMUR DUASI Kurak geçen özellikle bahar mevsiminde yağmur duasına çıkılır. Para toplanarak kurbanlık hayvan alınır. Hoca ya da duaları bilen bir kişi önde cemaat arkada dualar okur cemaatte “amin“ der. Eller yağmur yağmasını sembolize eder şekilde avuçlar aşağıya doğru tutulur. Önde dua okuyan kişi ceketini ya da paltosunu ters giyer. Kurban kesilecek yere kadar gidilir, çevresi üç kez dolaşıldıktan sonra kurban kesilir, dağıtılır ya da orada pişirilerek yenir. Bunu takip eden zamanlarda civardaki türbe, tekkeler ziyaret edilerek yağmur yağması duasında bulunup kurban kesilir. Yağmur yağması için yapılan başka bir uygulama da; ufak taşlar toplanır ve her bir taşa dualar okunur. Binlerle ifade edilen bu taşlar ırmağa konulur ve yağmur yağması için beklenir. Ayrıca yağmur yağması için; çocuklar toplanır, bir kurbağa yakalanır ve kalburun içine konulur. Üstü örtülen kurbağa kalburla baş üstünde; Göden göden göğdüren Göğden yağmur indiren Tekneler hamur isdiyo Yerler çamur isdiyo, diyerek ev ev dolaşırlar. Yağ, un, ekmek vb. isterler. Çalınan her kapıda; Yağ verenin oğlu olsun Un verenin kızı olsun. Derler. Ev sahibi bir yiyecek verir ve çocukların üzerine de bir kova su döker. Evlerden toplanan malzemeler pişirilir ve topluca yenilir. (Taşova Şeyhli Köyü)
- Bu uygulama Merzifon Akören Köyü’nde; ilk çiğdemler çıktığında çocuklar bir araya toplanarak; “Çiğdem çiğdem çiçecük Ebem olan köçecik Çaldan çuldan Bir kaşık yağdan Verenin altın başlı bir oğlu olsun Vermeyenin kel kafalı bir kızı olsun” diyerek ev ev dolaşırlar. Evlerden toplanan bulgur ve yağla, pilav pişirilerek yenilir.
Amasya’nın Kültürel Özellikleri Ve Değerleri hakkında daha detaylı bilgi için izleyen sayfaya geçiniz.