Isparta Uluborlu İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler

Isparta Uluborlu İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
Türkiye’nin doğaya açılan kapısı Doğa Aktiviteleri & Macera Sporları Sayfası, doğa sporlarına ilgi duyan herkes için Türkiye’nin en güncel ve kapsamlı bilgi kaynağıdır. 🏕️⛰️
🌿 Dağcılık kulüplerinden kampçılara, doğa yürüyüşçülerinden ekstrem spor meraklılarına kadar geniş bir kitleye hitap eden platformumuz, outdoor dünyasına dair etkinlikleri, rehberleri ve duyuruları tek çatı altında topluyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki doğa severlerle kurduğumuz güçlü iletişim ağı sayesinde, outdoor camiasının nabzını tutuyoruz.
🗺️📍 Sadece etkinliklerle sınırlı kalmıyoruz! Türkiye’nin dört bir yanını keşfetmek isteyen doğa tutkunları için illerin detaylı gezi rehberlerini de yayınlıyoruz.
🔥🚵♂️🌍 Kamp alanları, yürüyüş rotaları, doğa sporlarına uygun bölgeler ve gizli kalmış cennet köşeleri hakkında en güncel bilgileri bulabileceğiniz platformumuz, keşfetmeyi seven herkes için vazgeçilmez bir rehber! Siz de doğayla iç içe bir yaşamı benimseyenlerdenseniz, sayfamızı takip edin ve maceraya bizimle atılın!
🌿 TurkeyOutdoor, doğa sporları aracılığıyla çevre bilincini artırmayı amaçlar. Doğada spor yaparken çevreyi koruma, biyolojik çeşitliliğe saygı gösterme ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimser.
Topluluğumuza Katılın!
- Instagram: @turkey_outdoor_org
- Facebook: TurkeyOutdoor
İçindekiler
ToggleIsparta Tanıtımı
Isparta: Doğanın İncisi ve El Dokuması Halıların Başkenti
Isparta Genel Bilgiler:
- Konum: Isparta, Akdeniz Bölgesi’nin batısında yer alır ve “Göller Bölgesi”nin merkezi konumundadır.
- Trafik No: 32
- Yüzölçümü: 8.933 km²
- Nüfus:
- Şehir Merkezi (2022): 268.595
- İl ve İlçeler Genel Toplam Nüfusu (2022): 445.325
Isparta’nın Coğrafi Konumu ve Komşuları
Isparta, Türkiye’nin Akdeniz Bölgesi’nin batısında yer alan bir şehir olup, “Göller Bölgesi”nin merkezi konumundadır. 32 numaralı il trafik kodu ile tanınan bu şehir, 30°20’ ve 31°33’ doğu boylamları ile, 37°18’ ve 38°30’ kuzey enlemleri arasında konumlanmıştır. Doğuda Konya’nın Beyşehir, Doğanhisar ve Akşehir ilçeleri; kuzeyde Afyon’un Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı ilçeleri; batıda Burdur’un Merkez, Ağlasun ve Bucak ilçeleri; güneyde ise Antalya’nın Serik ve Manavgat ilçeleri ile komşudur. Toplamda 13 ilçeden oluşan Isparta, bu coğrafi konumuyla zengin bir doğal çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır.
Isparta’nın Nüfus ve Yüzölçümü
Isparta’nın geniş ve etkileyici toprakları, 8.933 km²’lik bir alanı kapsamaktadır. Şehir, 2022 itibariyle 268,595 kişilik bir nüfusa sahipken, il genelindeki toplam nüfus 445,325 kişiyi bulmaktadır. Bu sayılar, Isparta’nın sakin ve huzurlu atmosferini vurgulamaktadır.
Isparta’nın İlçeleri ve Doğal Sınırlar
Isparta, 13 farklı ilçesi ile büyük bir çeşitlilik sunmaktadır. Merkez ilçeden sonra en büyük ilçe merkezi Yalvaç iken, en az nüfuslu ilçe ise Yenişarbademli’dir. Isparta’nın yüksek ve engebeli toprakları, doğal sınırlarla çevrili bir mozaik oluşturur. Sultan Dağları, Beyşehir Gölü, Göl Dağları, Antalya Havzası’nın yüksek kesimleri, Karakuş Dağları, Söğüt Dağları, Burdur Gölü ve Ağlasun ile Bucak yaylaları gibi doğal özellikler, Isparta’nın coğrafi zenginliğini belirler.
Isparta Uluborlu İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
Uluborlu İlçesi: Tarih, Doğa ve Meyve Bahçeleriyle Çevrili Bir Huzur Noktası
Doğal Çekicilik ve Coğrafi Konum
1. İlçenin Genel Tanıtımı: Uluborlu, Akdeniz Bölgesi’nde yer alan ve Isparta’ya bağlı bir ilçedir. Kuzeyde Dinar, doğuda Senirkent, güneyde Atabey ve Gönen, batıda ise Keçiborlu ile çevrilidir. Toros Dağları’nın uzantısı olan Kapı Dağı’nın eteklerinde kurulan ilçe, zengin doğal güzelliklere ev sahipliği yapmaktadır.
2. Coğrafi Çekicilik ve İklim: Kapı Dağı, Yuvaçça Yaylası, Şalgamlık Tepesi ve Kılıçlayan Dağlar gibi doğal oluşumlarla çevrili olan Uluborlu, Akdeniz iklimi karakteristiklerini taşır. Ancak, Göller Bölgesi ikliminin etkisiyle yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı bir atmosfer sunar.
3. Tarih ve Arkeoloji: Uluborlu’nun tarihi, Hititler’e kadar gitmektedir. MÖ 800 yıllarında Frig Devleti’nin egemenliği altına giren ilçe, Apollonia adıyla da bilinir. Lidyalılar, Persler, Pisidyalılar, Galatlar, Romalılar gibi medeniyetlerin izleri günümüze kadar ulaşmıştır.
4. Türk İslam Dönemi ve Miryokefalon Savaşı: 1070 yılında Türklerin egemenliğine geçen Uluborlu, Miryokefalon Savaşı’na tanıklık etmiştir. Bu savaştan sonra Türkmen Beyleri bölgeye yerleşmiş ve Selçuklular döneminde Borgulu adını almıştır.
Toplum ve Ekonomi:
5. Nüfus ve Ekonomi: 2009 nüfus sayımına göre Uluborlu’nun toplam nüfusu 7.613’tür. İlçenin ekonomisi tarıma dayalıdır ve özellikle Uluborlu Barajı’nın etkisiyle meyve üretimi modern yöntemlerle yapılmaktadır. Elma, kiraz, ayva, armut gibi ürünlerle ünlüdür.
6. Tarımsal Etkinlikler ve Kiraz Şenlikleri: Uluborlu, özellikle 17 farklı türde yetiştirilen kirazı ile ünlüdür. Temmuz ayının ilk haftasında düzenlenen Kiraz ve Yağlı Pehlivan Güreş Şenlikleri, bölge halkının bir araya gelerek eğlendiği önemli bir etkinliktir.
7. Kültür Varlıkları: Uluborlu, tarih boyunca birçok medeniyetin izlerini taşıyan önemli kültür varlıklarına ev sahipliği yapmaktadır. Apollonia Antik Kenti, Uluborlu Kalesi, Alaaddin Camii, Alemdar Camii, Alaaddin Cami, Taş Medrese, Cirimbolu Su Kemeri gibi tarihi yapılar ilçenin zengin kültürel mirasını oluşturur.
Ulaşım ve Modern Yaşam:
8. Coğrafi Konum ve Ulaşım: Uluborlu, Isparta il merkezine 64 km uzaklıkta olup, Antalya’ya 180 km mesafededir. İlçe, tarım ve meyvecilik faaliyetleri sayesinde modern bir yaşam sürdürmektedir. Ayrıca, Antalya-İstanbul yolunun yakınında bulunması, ulaşım açısından da avantaj sağlamaktadır.
9. Doğal Zenginlik ve Turizm Potansiyeli: Uluborlu’nun doğal güzellikleri, tarihi zenginlikleri ve tarım faaliyetleri, bölgeyi turistik bir cazibe merkezi haline getirmektedir. Doğa severler, tarih meraklıları ve gastronomi tutkunları için keşfedilecek pek çok özellik barındırmaktadır.
Sonuç olarak, Uluborlu İlçesi; tarih, doğa ve tarımın iç içe geçtiği, sıcakkanlı insanların yaşadığı bir bölge olarak hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Geleneksel Kiraz Festivali ve Yağlı Pehlivan Güreşleri:
Türk kültüründe, tarih boyunca ekinokslar önemli günler olarak kabul edilmiş ve bu günlerde çeşitli kutlamalar yapılmıştır. Haziran ayındaki gün dönümü, en uzun günün yaşandığı gün olarak, bolluk ve bereketin simgesi olmuştur. Türklerin yerleşmesinden önce ve sonra, Haziran ayındaki gün dönümüne denk gelen günlerde çeşitli etkinlikler düzenlenmiştir.
Uluborlu’da bu geleneksel etkinliklerden biri, M.Ö. 150 yılından bu yana devam eden Yağlı Pehlivan Güreşleri’dir. Haziranın son haftasına denk gelen bu güreşler, Türk kültüründe büyük bir öneme sahiptir. Güreşlerin yapılmadığı senelerde uğursuzluk yaşanacağına inanılmaktadır.
Ayrıca, 1984 yılında faaliyete geçen baraj sulaması ile birlikte Uluborlu’da meyve üretimi artmıştır. Özellikle “Uluborlu Kirazı” olarak bilinen 0900 ziraat kodlu kiraz, ticari üretime geçilmesiyle öne çıkmış ve 1972 yılında gerçekleştirilen ilk ihracat ile Uluborlu’nun simgesi olmuştur.
1976 yılında, Yağlı Pehlivan Güreşleri’ne ek olarak, kiraz şenliği de düzenlenmeye başlanmıştır. Bu şenlik, Uluborlu Kiraz Festivali ve Yağlı Pehlivan Güreşleri adıyla 41 yıldır düzenlenmektedir. Bu festival, ülkedeki en eski festivallerden biri olarak kabul edilmektedir.
Bu özel etkinlikler, Uluborlu halkını toprağına çeker ve kirazın bereketini, şanını en iyi şekilde kutlamalarını sağlar. Uluborlu Kiraz Festivali ve Yağlı Pehlivan Güreşleri, geleneksel Türk kültürünün ve tarımın önemli unsurlarını bir araya getirerek, yöre halkının birlik ve dayanışma duygularını güçlendirir.
Uluborlu’nun Lezzet Şöleni: Banak ve Borlu Böreği
Gastronomik zenginlikleriyle bilinen Uluborlu, yemek kültüründe sade, gösterişsiz ve tutumlu bir hayat tarzını benimsemiştir. Bu özgün mutfak anlayışı, yöresel lezzetlerin en bilinen temsilcilerinden olan Banak ve Borlu Böreği ile kendini gösterir.
Banak: Etin Şöleni
Uluborlu halkının damaklarında iz bırakan Banak, adeta etin taçlandığı bir yemektir. Yöre halkı, taze etin en sağlıklı şekilde haşlanarak pişirilmesini tercih eder. Banak için en uygun et, sırt ve boyun bölgelerindeki kemikli kısımlardır. Geleneksel düğünlerde veya hayır yemeklerinde sıklıkla karşılaşılan bu lezzet şöleni, ev sofralarını da süsler. Hazırlığı oldukça basit olan Banak, taze etin su ile buluştuğu, kemiklerin lezzet kattığı muazzam bir lezzet sunar.
Borlu Böreği: Tandırın Zarafeti
Uluborlu’nun bir diğer gurur kaynağı ise Borlu Böreği’dir. Bu özel börek türü, tandırda pişirilen ince yufka ile hazırlanır. Borlu Böreği’nin hamuru, böreklik unun özenle yoğrulmasıyla elde edilir. Harcında ise özel bir yöntemle kıyılan et ve soğan bulunur. Borlu Böreği’nin ayırt edici özelliği, tandırın sıcaklığında, kuyruğu sulu bir şekilde pişirilmesidir. Eski usullere dayanan bu tarif, lezzetin zirveye taşınmasını sağlar.
Geleneksel yöntemlerle yapılan Borlu Böreği, her evde kolayca uygulanabilir. Yumuşak dokulu hamuru ve etin muazzam lezzetiyle buluştuğunda ortaya çıkan bu eşsiz börek, sıcak servis edildiğinde sofraları şenlendirir.
Uluborlu’nun bu eşsiz lezzetleri, yörenin tarihini ve kültürünü sofralara taşır. Banak ve Borlu Böreği, sadece bir yemek değil, aynı zamanda Uluborlu’nun zengin gastronomi mirasının birer temsilcisidir. Geleneksel lezzetlere meraklı olanların mutlaka tatması gereken bu yöresel şölen, damaklarda unutulmaz bir iz bırakır. Uluborlu’nun lezzet dolu dünyasını keşfedin!
Uluborlu Gezilecek Yerler
Uluborlu Müzesi: Tarih ve Kültürün İzinde Bir Gezinti
Genel Tanıtım: Uluborlu Müzesi, Alaaddin Keykubat Halk Kütüphanesi’nin içinde bulunan Kültür Sarayı binasında yer alır. Isparta Müze Müdürlüğü tarafından yönetilen müze, 23 Haziran 2007 tarihinde açılmıştır. İki katlı müze, toplamda 108 m²’lik iç teşhir alanına sahiptir ve ayrıca binanın batı kısmındaki bahçede açık teşhir alanı bulunmaktadır.
Müze Koleksiyonları:
1. Etnografik ve Arkeolojik Eserler: Müzede, Isparta Müzesi Etnografya Depolarından seçilen 144 envanterlik etnografik eser, ilçe merkezinden toplanan 24 envanterlik arkeolojik eser ve 11 envanterlik etnografik İslami Mezar Steli bulunmaktadır. Bu eserler, zengin bir tarih ve kültür mirasını yansıtmaktadır.
2. Birinci Kat Teşhir Alanları:
- Demircilik Vitrini: İki asırdır civar şehirlerde ünlü olan Uluborlu demircilik ve bakırcılık ürünlerini sergiler. Demirci atölyesini canlandıran vitrin, anahtarlar, uydurulamayan kapı kilitleri, koşum takımları gibi öğeleri içerir.
- Mutfak-Hamam ve Abdest Kültürü: Uluborlu Mutfağı’na ait kalaylı bakır eşyalar, hamam malzemeleri, bakır leğen, ibrik ve peşkirler bu vitrinde sergilenir.
- Erkeğe ve Kadına İlişkin Eşyalar: Erkek giysileri, aksesuarlar, silahlar ve ölçü aletleri ile birlikte kadın giysileri, gelin giysisi, aksesuarlar gibi öğeleri içerir.
- Ev Hali: Kadının günlük ev yaşantısını yansıtan vitrinde yufka ekmeği yapan kadın, mutfak gereçleri ve tarımsal çalışma öğeleri bulunur.
- Dokuma Vitrini: Çıkrık makaralarından halı dokuma gereçlerine kadar dokuma kültürünü yansıtan bir vitrindir.
3. Alt Kat Teşhir Alanları:
- Seramik Gereçler ve Kahve Kültürü: Çini ve sırlı kaplardan oluşan 19. yüzyıl mutfak ürünleri, kahve kültürüne ait öğeleri içerir.
- Tarımsal Gereçler: Eski tarım aletleri, saban, üvendire, yaba gibi öğeleri sergiler.
- Müzik Gereçleri: Eski lambalı radyolar, enstrümanlar ve bir çalgıcı grubunun fotoğrafı ile geçmiş dönemlerin eğlence anlayışını yansıtır.
- Okuma Vitrini: 19. yüzyıl sonlarına ait gazlı lambalar, matbaa ürünleri ve Uluborluluların I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na katıldığı fotoğrafları içerir.
4. Müze Bahçesi:
- Roma Dönemi taş eserleri, sunaklar, lahitler, mezar stelleri ve diğer arkeolojik kalıntılar müze bahçesinde sergilenir.
Müze Ziyaret Bilgileri: Müze, Alaaddin Keykubat Halk Kütüphanesi içinde yer aldığı için ziyaretçiler, kültür ve tarihle ilgili geniş bir koleksiyonu keşfetme şansına sahiptirler. Her katında farklı dönemlere ait eserleri barındıran müze, hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Uluborlu Kalesi: Tarih Kokan Taşların Ardındaki Hikaye
Geçmişten Günümüze Kaleden Yansıyan Tarih
- Tarihi Kökeni: Uluborlu Kalesi, Seleukoslar döneminden daha önceye, tarihi kökeni belirsiz bir zamanda inşa edilmiştir. Deniz seviyesinden 1200 metre yükseklikteki bir tepede konumlanmıştır. Şehir Çayı adı verilen dere ve uçurumlarla çevrili olan kale, Uluborlu ovasına uzanan bir set şeklinde yapılmıştır.
- Mimari Yapı ve Korunmuş Bölümler: Kalenin surları, 3 metre kalınlığında ve 6 metre yüksekliğindedir. Harap olmuş durumda olmasına rağmen hala ayakta duran 200 metrelik bir kısmı vardır. Kalenin önemli bölümlerini oluşturan iki kapısı bulunmaktadır. Bunlardan biri kale inşa edilirken yapılmış olan büyük kapıdır, diğeri ise Tanzimat Fermanı sonrasında kalede yaşayan gayrimüslim Türklerin kullanımı için eklenmiştir.
- Burçlar ve Kapılar: Surlar üzerinde toplam üç burç bulunmaktadır. Bu burçlar, halen yaşayan halk tarafından “Buruç” olarak adlandırılmaktadır. Sağlam kalan kısımlarda iki adet kapı bulunmaktadır. Büyük kapı, kale inşa edilirken yapılmıştır. Diğer kapı ise Tanzimat Fermanı sonrasında eklenmiştir.
- Kale İnşası ve Tamiri: Kale inşası ve tamiri sırasında kullanılan taşların bir kısmı, Helenistik dönem ve geç Roma dönemine ait kalıntılardan elde edilmiştir. Kalenin inşasının ardından Osmanlı Devleti döneminde Timur Han tarafından tahrip edilmiş ancak daha sonra surların kalıntılarından tekrar tamir edilmiştir.
Zamanın Tanığı: Uluborlu Kalesi’ni Keşfedin!
Uluborlu Kalesi, tarih kokan taşları ve surlarıyla ziyaretçilerini geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarır. Uçurumlarla çevrili muazzam yapısı, kale içinde saklı kalan tarihi izlerle birlikte bölgenin zengin geçmişini yansıtır. Tarih tutkunları ve kültür meraklıları için unutulmaz bir deneyim sunan bu kale, Uluborlu’nun tarihî zenginliklerinden biridir.
Apollonia Antik Kenti:
Apollonia Antik Kenti, doğuda Senirkent Ovası, batıda Şalgamlık Tepesi, güneyde Kapı Dağı ve Yuvaça Yaylası, kuzeyde Kılıçlayan Dağları ile çevrili bir konumda bulunmaktadır. Akropolis, günümüzde hala surların görülebildiği bir kale ile çevrili olup, Hippohoras adıyla bilinen Popa Çayı’nın aktığı verimli bir ovaya hâkim bir kayalık üzerinde yer almaktadır. Tarih boyunca askeri ve ticari yolların kavşak noktasında bulunan Apollonia, özellikle Roma İmparatorluk Dönemi’nde büyük bir önem kazanmıştır.
Apollonia, İmparator Augustus’un eseri olan “Res Gestae Divi Augusti”nin Eski Yunanca metninin parçalarının bulunduğu bir yerdir, bu da kentin Roma İmparatorluğu için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. MS 2. ve 3. yüzyıllar arasında yaşayan Athenaios Naukratios, kentin ünlü ayvasının lezzeti hakkında yazmıştır. Burada üretilen ayva çeşidi, kentin eski adını anmak için “Mordiana” olarak adlandırılmıştır.
Apollonia’nın adı MS 381 yılında kilise listelerinden ve antik kentte bulunan yazıtlardan anlaşıldığı üzere “Sozopolis” olarak değiştirilmiştir. Bu dönemde Sozopolis, Bizans İmparatorluğu’nun önemli bir ziyaret merkezi haline gelmiştir. Kentte bu dönemde Bakire Meryem’in yağ sızdıran bir heykeli bulunmaktaydı.
Antik kent, modern yerleşimin bulunduğu alanda yer aldığı için Antik Dönem’e ait yapı kalıntılarına dair izlere rastlanmamaktadır. Ancak yazıtlardan, kentte bir tiyatro olduğu bilinmektedir. Ayrıca, yerleşim alanında bir kale de bulunmaktadır ki bu kale Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş olmalıdır. Daha sonraki dönemlerde ise Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemleri’ne ait yapı taşları, onarımlarda devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.
Cirimbolu Su Kemerı:
Uluborlu’nun eski yerleşim yerlerinden biri olan Cirimbolu Su Kemeri, 1869-1872 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu kemer, Kapı Dağı’ndan kale içine Kavil Pınarı’nın suyunu taşımak amacıyla yapılmıştır. Aynı zamanda köprü olarak da kullanılan bu kemer, üst üste iki yuvarlak kemer üzerine inşa edilmiştir.
Kemerin uzunluğu 4,5 metreyken, genişliği 2,5 metreyi ve yüksekliği ise 20 metreyi bulmaktadır. Cirimbolu Su Kemeri, sadece su taşıma işlevinin ötesinde köprü olarak da kullanılmıştır. Bu tarihi eser, Uluborlu’nun zengin tarihine tanıklık eden önemli yapılarından biridir.
Uluborlu’yu ziyaret ettiğinizde, tarihi dokuyu keşfederken Cirimbolu Su Kemeri’ni ziyaret etmeyi unutmayın. Bu eşsiz yapı, geçmişin izlerini günümüze taşıyan bir anıt olarak ilginizi çekebilir.
Uluborlu Alaaddin Camii: Tarih ve Mimarlık Harikası
- Tarihi Köken: Uluborlu Alaaddin Camii, Anadolu’nun sağlam ve halen kullanılan en eski tarihi eserlerinden biridir. Hamitoğlu Beylerinden Sultan Alaaddin Keykubat tarafından 1231 yılında inşa edilmiştir. Camii, Uluborlu’nun Hamitoğulları’nın başkenti olduğu dönemde yapılmıştır.
- Mimarlık ve Orijinallik: İki yangını atlatabilmiş olmasına rağmen çatısı hasar gören camii, ana bina ve minaresi itibariyle orijinalliğini korumaktadır. Tarihi yapının mimarisindeki özen ve dayanıklılık, zaman içinde geçirmiş olduğu yangınlara rağmen ayakta durmasını sağlamıştır.
- Kütüphane ve Kültürel Miras: Cami bitişiğinde bulunan kütüphane, zamanında 40 bin el yazması ve basılı eseri içermekteydi. Cumhuriyet Dönemi’nin başlarında İstanbul ve Konya kütüphanelerine nakledilen kitaplar, bu dönemdeki önemli eserler arasında yer almaktadır.
- Restorasyon ve Yeniden Açılış: Cami, zaman içinde oluşan çatlakları ve hasarları onarmak adına yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda 22 Eylül 2006 tarihinde bir törenle yeniden ibadete açılmıştır. 2004 yılında minareye düşen yıldırım nedeniyle oluşan çatlaklar ve çatı hasarı, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
- Şerif Hasan’ın Kabri: Camiinin ön cephesinin doğu köşesinde, Peygamber (A.S.)’ın soyuna dayanan torunlarından Şerif Hasan (R.A.)’ın kabri bulunmaktadır. Bu kutsal mekan, cami ziyaretçileri için ayrı bir öneme sahiptir.
- Onarım ve Yenileme Çalışmaları: Camii iç mekanları, Uluborlu Hayırlar Derneği tarafından aslına uygun bir şekilde yenilenmiştir. Aynı şekilde dış mekan düzenlemeleri de Uluborlu Belediyesi tarafından gerçekleştirilmiş ve cami, tarihini modern zamanlara taşıyan bir atmosferde ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
Uluborlu Alaaddin Camii, tarihi ve kültürel mirasıyla zenginleşmiş bir mekan olarak günümüzde de önemini korumaktadır. Ziyaretçilere hem mimari bir şölen hem de tarihî bir yolculuk sunmaktadır.
Kargılılala Medresesi: Tarihi Bir Eğitim Yuvası
Kültür ve Tarih Dokusunu Yansıtan Bir Selçuklu Eseri
- Giriş: Kargılılala Medresesi, I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eğitim aldığı önemli bir medrese olarak bilinir. Halk arasında “Taş Medrese” olarak anılan bu yapı, günümüzde halen ayakta olan kalıntıları ile Selçuklu medrese mimarisinin karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır.
- Mimari Özellikleri: Dıştan dışa 14.60×23.50 metre ebatlarındaki medrese, Selçuklu mimarisinin zarafetiyle inşa edilmiştir. Ancak günümüzde kuzey duvarlarının büyük bir kısmı yıkık durumdadır. Yine de restore edilebilecek nitelikte olan bu medrese, tarihi bir atmosfer sunmaktadır.
- Tarihi Süreç: Kargılılala Medresesi, Osmanlıların son dönemlerine kadar eğitim amacıyla kullanılmış, daha sonra 1965 yılına kadar mesken olarak kullanılmıştır. 1970’li yıllarda ise Uluborlu’nun yer değiştirmesiyle birlikte medrese insanlar tarafından ev olarak kullanılmıştır. Medrese içinde bulunan türbenin Yunus Emre’ye ait olabileceği düşünülmektedir.
- Diğer Medreseler: Selçuklu dönemine ait olan Kargılılala Medresesi dışında, Alaca Mahallesindeki Alaca Medresesi ve Alaaddin Camii bitişiğindeki Alaaddin Medresesi gibi iki medrese daha bulunmaktaydı. Osmanlı döneminde ise sayıları on ikiden fazla olan medreseler arasında Ruşaniye, Alemdar, Darulkurra, Cedid, Hudaverdi, Arapcık, Safaiyye, Coşkun, Katipoğlu medreseleri yer almaktadır.
Kargılılala Medresesi, tarihi boyunca eğitim ve kültür alanında önemli bir rol oynamış, günümüzde ise Selçuklu mimarisinin nadide örneklerinden biri olarak ayakta kalmaktadır.
Uluborlu’nun Tarihi Çeşmeleri
Uluborlu’nun zengin tarihine ışık tutan çeşmeler, şehrin sosyal ve kültürel dokusunun önemli birer parçasıdır. İşte bu çeşmelerden bazıları:
- Aslanlı Çeşme:
- Roma dönemine ait olan Aslanlı Çeşme, bölgenin tarihine tanıklık eder. Ancak şu an su akışı olmadığı için kullanılamamaktadır.
- Büyük Çeşme:
- Türkiye Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad’ın ölümünden bir yıl sonra II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, H.636-M.1238 yılında yaptırılan Büyük Çeşme, Kültür Bakanlığı tarafından 2005 yılında restore edilmiştir. Üzerindeki kitabe, Türkiye Selçuklu mimarisinin önemli bir örneğidir.
- Şeyh Muhiddin Çeşmesi (Miyedin Çeşmesi):
- Hamidoğulları dönemine ait olan Şeyh Muhiddin Çeşmesi, Salih Efendi Mahallesi’nde bulunmaktadır. 2005 yılında restore edilen bu çeşme, Hamidoğulları beyliğinin kurucusu Hamid Bey’in torunu Dündar Bey adına H. 724-M. 1323 tarihinde inşa edilmiştir.
- Diğer Çeşmeler:
- Arslanlı Çeşme, Büyük Çeşme Mahallesi Çeşmesi, Su Sarnıcı, Gafle Çeşmesi, Küllalı Çeşmesi, Emrem Çeşmesi, Arapcık Çeşmesi gibi diğer çeşmeler, şehrin farklı mahallelerinde tarih kokan eserlerdir.
- Çeşmelerin Restorasyonu:
- Bazı çeşmeler restore edilmiş ve günümüzde ayakta durmaktadır. Bu restorasyonlar, tarihi ve kültürel mirası koruma adına önemli bir adımdır.
- Tarihi Değer:
- Çeşmelerin üzerindeki kitabeler, mimari özellikler ve tarihî kaynaklar, bu eserlerin sadece su temini işlevi görmeyip aynı zamanda şehir yaşamının ve kültürünün birer yansıması olduğunu göstermektedir.
Uluborlu’nun tarihi çeşmeleri, şehrin geçmişinden günümüze uzanan birer hikaye anlatıcıdır, aynı zamanda şehir sakinleri için önemli birer tarihî miras unsuru olarak değer taşımaktadır.
Uluborlu’daki Tarihi Köprü ve Su Kemerleri
- Büyük Köprü:
- Türkiye Selçukluları döneminde inşa edilen Büyük Köprü, şehir çayı üzerinde yer almaktadır. Tek kemerli taş yapı olan bu köprü, günümüzde hala kullanılmaktadır. Tarihi ve mimari açıdan önemli bir eserdir.
- Küçük Köprü:
- Şehir Çayı üzerinde bulunan ve tek kemerli olarak inşa edilmiş Küçük Köprü, zaman içinde tamir görmüş ve hala faaliyettedir. Bu köprü de tarihi bir dokuya sahiptir.
- Cirimbolu Su Kemerı:
- Sultan Abdülaziz döneminde 1869 yılında başlanan Cirimbolu Su Kemerı, 1872 tarihinde hizmete açılmıştır. Osmanlılar dönemine ait bu su kemerı, 40 bin kuruş devlet desteği ve halktan toplanan yardımlarla yapılmıştır. Türk mimarisinin güzel bir örneği olan bu eser, Uluborlu’nun önemli yapılarından biridir. Ebatları şu şekildedir: Uzunluk 45 metre, yükseklik 21 metre, genişlik 2,5 metredir.
Uluborlu’daki tarihi köprüler ve su kemerleri, şehrin geçmişinden günümüze uzanan mühim yapıtlardır. Bu eserler, sadece su ihtiyacını karşılamakla kalmayıp aynı zamanda şehir yaşamının bir parçası olarak tarihî değer taşımaktadır.
Bahçe Camisi: Huzurlu Bir Mahalle Mabedi
Mahallenin Tarihine Şahitlik Eden Sade Güzellik
- Konum ve Banisi: Bahçe Mahallesi’nde yer alan Bahçe Camisi, inşa tarihi ve banisi hakkında kesin bilgiler bulunmayan, ancak mahalle halkının ibadet ve maneviyat ihtiyaçlarını karşılayan sade bir ibadet mekanıdır.
- Mimari Yapı: Cami, dikdörtgen plan üzerine inşa edilmiş olup, ahşap kirişleme üzeri toprak damlı bir yapıya sahiptir. Mimarisinde sade ve geleneksel Anadolu cami mimarisinin izleri görülmektedir.
- Giriş ve Donanım: Camiye giriş, kuzey cephesindeki bir kapı ile sağlanmaktadır. Cami, Son Cemaat Yeri ve minareye sahip değildir. Basit ancak etkileyici mimarisi, mahalle sakinlerine sükunetli bir ibadet ortamı sunar.
- Restore Edilmiş Hali: 2017 yılında yapılan restore çalışmaları, caminin orijinal mimarisini koruyarak aslına uygun bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu sayede cami, tarihini modern çağa taşırken mahalle sakinlerine hizmet vermeye devam etmiştir.
Mahallenin Ruhu: Bahçe Camisi
Bahçe Camisi, sade güzelliği ve asırları aşan huzurlu atmosferi ile Bahçe Mahallesi’nin manevi merkezidir. Her geçen gün restore edilen ve bakımı yapılan bu ibadet mekanı, mahalle sakinlerinin bir araya gelip dua ettiği, birlik ve beraberliklerini pekiştirdiği özel bir yerdir. Restorasyon çalışmaları, caminin hem tarihi dokusunu korumasını hem de modern ihtiyaçlara cevap vermesini sağlamıştır. Mahallelinin gönül rahatlığıyla ibadet ettiği, özel günlerde bir araya geldiği Bahçe Camisi, sadece bir ibadet mekanı değil, aynı zamanda mahalle kültürünün bir parçasıdır.
Salih Efendi Camii Minaresi:
Salih Efendi Camii’nin minaresi, Hamidoğulları dönemine ait bir eserdir. Caminin bulunduğu yerde, Hamidoğulları’nın soyundan gelen Dündar Bey’in ailesinin yaşadığı bir mahalle olarak bilinen Salih Efendi Mahallesi’nde bulunmaktadır. Halk arasında “Sallanan Minare” olarak anılan bu minarede kitabe yeri bulunmasına rağmen kitabesi kayıptır. Ancak yapılacak kazı çalışmalarında kitabenin bulunma olasılığı yüksektir.
Borlu Kervansarayı:
Tarihi boyunca Batı Anadolu’nun askeri ve ticari yollarının kavşak noktasında bulunan Borlu Kervansarayı, Selçuklu dönemi kervansaray kalıntısıdır. Bu yapı, tarihî dönemlerde önemli bir ticaret ve konaklama merkezi olma işlevini görmüştür.
Ahi Bahaaddin Türbesi:
Ahi Bahaaddin Türbesi, halk arasında kutsallığına inanılan ve “Efendi Sultan Türbesi” olarak anılan bir yapıdır. Türbe camii haziresinde bulunmaktadır. Tamir kitabesine göre, cami H. 699 (M. 1299) senesinde İlyas Bin Ferhad tarafından tamir edilmiştir. Türbe, Ortaçağ şehir geleneğine göre gayrimüslim mahallesini Müslüman Türk mahallesinden ayıran bölümde bulunduğu ve ilk Türk yerleşiminde inşa edildiği için Uluborlu’daki ilk Türk İslam Camisi olarak nitelendirilmektedir.
Ahi Şemseddin Türbesi ve Camii:
Ahi Şemseddin Türbesi ve Camii, Türkiye Selçukluları dönemine aittir. Bugün sadece türbesi ayakta olan bu yapı, Uluborlu’da ahilik kültürünün yoğun yaşandığı, sanayi ve ticaretin gelişmiş olduğu bir yerde bulunmaktadır. Ahi Şemseddin Camii’nin yanında bulunan tekkenin kitabesinde H. 714 (M. 1314) tarihi yer almaktadır. Türbenin cami haziresine yapıldığı göz önüne alındığında, buradaki caminin daha önce inşa edildiği düşünülmektedir. Ahi Şemseddin Türbesi günümüzde “Yedi Kardeşler Türbesi” olarak bilinir ve türbenin yanında caminin temeli hala mevcuttur. 1911 yılındaki yangında caminin yanmış, ancak türbenin bir kısmı yeniden yapılarak türbe kitabesi üzerine konulmuştur.
Karabey Hamamı (Sultan Hamamı): Selçuklu Döneminden Günümüze
Zamanın Tanığı Bir Hamamın Hikayesi
- Tarih ve Köken: Karabey Hamamı, Uluborlu’nun tarihine tanıklık eden en eski hamamlardan biridir. Sultan Hamamı olarak da bilinen bu eser, 1932 yılına kadar hizmet vermiş ve günümüzde restore edilmeye ihtiyaç duyan bir halde bulunmaktadır. Vakıf Defterlerinde Sultan Hamamı olarak kayıtlıdır. Kara Bey tarafından inşa edilmiştir.
- İnşa Tarihi ve Mimarisi: Uluborlu’nun fethi sırasında görev alan ve daha sonra bu topraklara ikta olarak verilen uç beyi Kara Bey tarafından H. 637 (M. 1240) tarihinde inşa edilmiştir. Selçuklu mimarisinin nadide örneklerinden biri olan hamam, iki bölümden oluşmaktadır. Dış kısımda şadırvan, soğukluk, soyunma kabinleri, külhan ve odunluk bulunurken, iç kısımda göbek taşı etrafında dört adet kurna yer almaktadır.
- Mimari Detaylar: Hamamın iç kısmında bulunan kurnaların ikisinde kubbe bulunmakta, diğerleri ise genel kubbenin altında ve göbek taşının karşısında konumlandırılmıştır. Selçuklu motifleri ile süslenmiş olan bu tarihi yapı, Türkiye Selçuklu hamam mimarisinin önemli bir örneğidir.
- Restorasyon ve Koruma: Günümüze ulaşan hamam, restore edilebilecek bir durumda olup, zaman içinde Selçuklu döneminin mimari özelliklerini korumaktadır. Bu tarihi eser, hem bölgenin kültürel mirasına katkı sağlamakta hem de tarih meraklıları için önemli bir ziyaret noktası olma potansiyeline sahiptir.
Karabey Hamamı, Uluborlu’nun geçmişine ışık tutan ve Selçuklu döneminin mimari şaheserlerinden biridir, gelecek nesillere aktarılmaya değer bir kültürel mirastır.
Baltabey Hamamı (Muhtesip Hamamı): Anadolu’nun Mimarlık Mirası
Bir Selçuklu Eseri Olarak Baltabey Hamamı
- Tarih ve Köken: Baltabey Hamamı, Uluborlu’nun zengin tarihine ve kültür mirasına ev sahipliği yapan bir Selçuklu dönemi hamamıdır. Muhtesip Mahallesi’nde bulunan bu eser, Vakıf Defterlerinde Muhtesip Hamamı olarak kayıtlıdır ve H. 575 (M. 1180) tarihinde inşa edilmiştir.
- Selçuklu Mimarisinin İzleri: 1180 tarihinde yapılan bu hamam, Türkiye Selçukluları döneminde şehrin fethedildiği döneme aittir. Anadolu’ya özgü bir mimari tarzı temsil eder ve bu tarzın bölgeye nasıl taşındığını gösterir. Selçuklu mimarisinin izleri, Baltabey Hamamı’nın duvarlarında ve detaylarında hala görülebilir.
- Hizmet Süresi ve Özellikleri: Baltabey Hamamı, 1974 yılına kadar hizmet vermiş bir eserdir. Dış kısmında şadırvan, soğukluk, soyunma kabinleri, külhan ve odunluk bulunmaktaydı. İç bölümünde ise üçü kapalı, üçü açık olmak üzere toplam altı kurna bulunuyordu. Kurnaların bir kısmı kemer altında, bir kısmı ise kubbe altında yer alıyordu.
- Kitabe ve Restorasyon: Ne yazık ki, hamamın kitabesi günümüze ulaşmamış olsa da, kitabe yeri bulunmaktadır. Restorasyon çalışmaları sırasında, hamamın kalıntıları altında kitabenin bulunma ihtimali yüksektir. Bu tarihi eser, hem Selçuklu mimarisine duyulan ilgiyi canlı tutmakta hem de bölgenin kültürel zenginliğini vurgulamaktadır.
Baltabey Hamamı, Anadolu’nun derin tarihinden izler taşıyan, korunması ve restore edilmesi gereken bir miras parçasıdır.
Yeni Hamam (Hamam-ı Cedid): Türk Hamam Kültürünün İncisi
Ev Hamamı Olarak Bilinen Hamam-ı Cedid
- Türk Hamam Kültürünün İncisi: Uluborlu’nun zengin kültürel mirasının bir parçası olan Hamam-ı Cedid, Türklere özgü hamam kültürünün en güzel örneklerinden biridir. Halk arasında “Ev Hamamı” olarak bilinen bu eser, bölgenin tarihine ve yaşam tarzına ışık tutmaktadır.
- Vakıf Defterlerindeki İsmi: Vakıf Defterlerinde “Hamam-ı Cedid” olarak kayıtlı olan bu hamam, Osmanlılar döneminde tam anlamıyla belgelenmiştir. Osmanlı kayıtlarında yer alması, hamamın sosyal ve kültürel hayatta önemli bir rol oynadığını gösterir.
- Mimari Durum: Günümüzde bir kısmı yıkılmış olsa da, hamamın kubbe ve kurnası hala sağlam bir durumdadır. Bu mimari öğeler, Türk hamam mimarisinin estetik ve fonksiyonel unsurlarını yansıtmaktadır.
- Diğer Hamamlar: Uluborlu’da Hamam-ı Cedid’in yanı sıra Saraçbaşı Hamamı, Emrem Hamamı, Hoceki Hamamı ve Çelebiler Hamamı gibi dört hamam daha bulunmaktadır. Osmanlı dönemi kayıtlarında bu hamamlara dair bilgilere rastlanması, bu eserlerin de Selçuklu dönemi eserleri olabileceğini düşündürmektedir.
- Selçuklu Dönemi Eserleri: Hamamların mahallelere dağıtılması ve benzer mimari özelliklerin paylaşılması, söz konusu hamamların Selçuklu dönemi eserleri olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Bu eserler, Selçuklu mimarisinin ve yaşam tarzının bölgeye nasıl etki ettiğini gösteren önemli izler taşımaktadır.
Hamam-ı Cedid, Türk hamam kültürünün izini sürmek ve bu önemli mirası korumak adına özel bir yere sahiptir.
Isparta’nın keşfedilmeyi bekleyen zengin kültürel ve doğal hazinelerini sizin için sıraladık. Şehrin göz kamaştıran güzelliklerini keşfetmek istiyorsanız, Isparta’da gezilecek yerler hakkında kapsamlı bilgiler içeren aşağıdaki rehberimize göz atabilirsiniz. Isparta’nın gezilecek bütün mekanları, outdoor olanakları, kamp karavan tesisleri hakkındaki yazılarımız için Isparta Gezi Sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Isparta’da Gezilecek yerleri sizin için özel olarak hazırladığımız Isparta Gezi Rehberi haritamızda bulabilirsiniz.
Isparta’da Kamp yapılabilecek yerleri sizin için özel olarak hazırladığımız Isparta Kamp Alanları haritamızda bulabilirsiniz.
Kamp ve Karavan ile ilgili geniş bilgi almak ve bütün yazılarımızı görmek için TurkeyOutdoor Kampçılık Rehberi sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Doğa Sporları ve Outdoor Aktivitelerinde Güvenlik Önlemleri
- Bütün outdoor aktivitelerinde ve doğa sporlarında güvenlik öncelikle sizin sorumluluğunuzdadır. Hiçbir makale veya video, doğru pratik eğitim ve şahsî deneyimin yerini alamaz.
- Özellikle outdoor ekstrem sporlarda kendi kişisel güvenliğinizden öncelikli olarak siz sorumlusunuz. Her zaman kişisel güvenliğinizi, birlikte olduğunuz takımın uyum ve güvenliğini ön planda tutun.
- Her durumda doğadan taraf olun, çevreyi temiz tutun, vahşi hayvanlara, vahşi yaşamın devam ettiği doğaya kesinlikle zarar vermeyin.
- Doğal ve tarihi güzellikleri keşfederken tatilinizin keyifli ve güvenli geçmesi için bazı önemli noktalara dikkat etmelisiniz. Seyahatiniz öncesinde gideceğiniz bölge hakkında detaylı araştırma yaparak hava durumunu kontrol edin ve yanınıza uygun kıyafetler alın. Doğal, tarihi ve turistik mekanlara kesinlikle zarar vermeyin. Gittiğiniz yerlerde çöplerinizi bırakmayın, çöplerinizi getirdiğiniz gibi poşetler içerisinde geldiğiniz yere geri götürün veya bir çöp konteynırına atın.
- Doğa gezileri, kamp veya açık hava etkinlikleri planlıyorsanız, gerekli ekipmanlarınızı eksiksiz şekilde hazırlayın.
- Türkiye’de ormanlara ve bazı korunan alanlara girişlerde sık sık yasaklar uygulanmakta ve uymayanlara idari cezalar yazılmaktadır. Güncel orman giriş yasaklarını illerin Orman Bölge Müdürlüklerinden teyit etmelisiniz.
- Teknik olarak doğada yapılan bütün outdoor aktiviteleri için önceden izin alınması gerekmektedir. Okuyucularımıza, kampçılara, doğa yürüyüşçülerine ve bütün outdoor sporlarına katılanlara tavsiyemiz, aktiviteye başlamadan önce hiç olmazsa kolluk güçlerini arayarak yapacakları doğa aktivitesi ve rotaları hakkında bilgi vermeleridir.
- Outdoor ve doğaya dair görüş, düşünce, öneri ve istekleriniz bizim için değerlidir. Çekinmeden bize yazabilirsiniz.
Keyifli ve güvenli bir doğa/outdoor serüveni dileriz! 🚴♀️⛺🌳🌲🚵♂️🏞️🌿🌄
📌 Instagram: @turkey_outdoor_org
📌 Facebook: TurkeyOutdoor

İLGİLİ YAZILAR
Tüm Kategoriler
- Adventure
- Alıntı Yazılar
- Bisiklet
- City Tours
- Dağcılık Tırmanma
- Doğa Sevgisi
- Doğa Yürüyüşleri
- Doğada Sağlık
- Ekoloji
- Ekstrem Sporlar
- Festival- Etkinlik – Yarışma
- Geçmiş Etkinlikler
- Genel
- Gezi Rehberi
- Giyim, Ekipman, Applikasyon
- Gündem
- Gündeme Dair
- Kampçılık
- Life Style
- Misafir Yazar
- Motor Sporları
- Motosiklet Sporları
- Nerede Hangi Etkinlik Var?
- Nerede Ne Yapılır?
- Otomobil Sporları
- Outdoor
- Outdoor Aktivistleri
- Outdoor Aktiviteleri
- Outdoor Haber
- Outdoor Sektörü
- Outdoor Ürün Firmaları
- Outdoor Yazıları
- Sizden Gelenler
- Yurtdışı Gezileri
Outdoor Haber
5-9 Haziran Türkiye'de Yapılacak Outdoor Etkinlikleri, Doğa Gezileri ve Doğa Yürüyüşleri
Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın (UNEP): Arazi Bozulması ve Kuraklık Ekosistemleri Tehdit Ediyor
Dünya Çevre Günü Kutlu Olsun (5 – 11 Haziran Çevre Koruma Haftası)
KAMPÇILIK





Türkiye'yi Keşfet
Sorularınız ve sponsorluk için
info@turkeyoutdoor.org