Niçin Doğaya İhtiyaç Duyuyoruz?
Nereden çıktı bu outdoor?
“Outdoor” veya Türkçe karşılığıyla “açık alan”, esasen bireyin ‘her şeyden uzak’ olma hissini kendisinde gerçekleştirebildiği bütün yerleri tamamen kapsayan bir terimdir.
Outdoor şehirleşmenin ürünüdür. Köyde ve kırsalda yaşayan insanlar doğaya çıkmak, doğada vakit geçirmek istemezler. Outdoor yani doğada vakit geçirme medenileşmiş, şehirli olmuş, kapitalizm ve modernizmin getirdiği yükleri sırtında taşıyan, doğadan kopmuş insanların arayışıdır.
Siz de bu yazıyı okuyorsanız muhtemelen elinizde bir akıllı telefon ya da bilgisayar vardır ve şehirde yaşamaktasınız. Zaten istatistikler de köylerde ve kırsalda yaşayan nüfusun artık iyice azaldığını bizlere göstermektedir. Kentlerin statik ve işlevsel yapıları genellikle insana kafa dinleme imkânı vermemektedir.
Günümüzde artık şehir insanı, sağlıksız ve monoton kent yaşamından uzaklaşarak doğaya dönmekte, doğal kaynaklardan da yararlanmak üzere doğada doğada yenilenme ve zihnen canlanma (outdoor-rekreasyon) faaliyetlerine yönelmektedir.
İngilizcede yaklaşık 150-200 yıllık bir geçmişi olan outdoor kelimesi uygarlığın ekonomik ve kültürel açıdan kesin bir seviyeye genellikle gelişmiş bir seviye ulaşması sonrasında ortaya çıkmıştır.
Batı’da 18. ve 19. Yüzyılda ortaya çıkan tarım ve sanayi devrimi, ile birlikte kentleşme hareketleri hızlanmıştır. Kentleşme hareketleri çok eskilere dayanmakla birlikte, son 150 yıldaki hızlı kentleşme, daha ziyade sanayileşmenin ürünüdür. Sanayileşen ülkelerde kırsal nüfus hızla azalmaya, kentsel nüfus ise artmaya başlamıştır.
Yirminci yüzyılın son çeyreğinde, artık doğayı ve doğanın ayrılmaz bir parçası olan insanı, hatta tüm yaşamı tehdit eden birçok olumsuz faktör nedeniyle, günümüz insanının toplumsal ve fiziksel çevre koşulları ile denge durumu bozulmaya başlamış, sağlıklı ve mutlu olabilmesi güçleşmiştir. Bununla mücadele için insanlar sessizliğe ve doğaya yakın bir doğada yenilenme ve zihnen canlanmaya ihtiyaç duymuşlardır.
Bazı büyük şehirlerde ve özellikle beyaz yakalılarda azalan çalışma saatleri ve dolayısı ile artan serbest zamanlar, artan hareket olanakları, kentlinin doğada yenilenme ve zihnen canlanma gereksinimlerini çok büyük boyutlara çıkarmaktadır.
Sanayi ve kent yaşamı içinde günümüz insanının doğa ile tüm ilişkileri koparılmış gibidir, hızlı teknolojik gelişme, dev ölçekteki üretim mekanizması ve aşırı kentleşmenin getirdiği yeni fiziksel ve toplumsal çevre ilişkilerine uyum sağlamakta güçlük çekmektedir. Giderek kronik bir yabancılaşma süreci yaşamaktadır, ayrıca biyolojik, solunuma yönelik, sinirsel, yasal, toplumsal vb. baskılar sonucunda oluşmuş gerilim ortamında bunalmış bir tür “hasta insan” olmaktadır.
Kentlerde yoğunlaşan çevre sorunlarıyla birlikte zorlaşan yaşam şartlarıyla da mücadele içinde olan günümüz insanı; bedensel, psikolojik ve sosyal sorunlarıyla iç içe yaşamak zorunda kalmaktadır.
İnsanda ve onun yaşadığı çevrede oluşan bu olumsuz değişim, çağımız insanının doğada yenilenme ve zihnen canlanma gereksiniminin büyük ölçüde artmasına yol açmaktadır. Bu durumda kentli, zaman zaman doğada yenilenme ve zihnen canlanmaya ulaşmak amacıyla, bir parçası olduğu ancak koparıldığı doğaya geçici de olsa dönmenin yollarını aramaktadır.
Bununla beraber kent yakın çevrelerinde doğal nitelikli, işlevsel kırsal doğada yenilenme ve zihnen canlanma alanlarının çok az bulunması ve var olanlarında giderek azalması; insanların ekonomik imkanları ve zamanları ölçüsünde, doğada yenilenme ve zihnen canlanma el amaçlarla çok daha uzak yörelerdeki doğada yenilenme ve zihnen canlanma turizm alanlarına yönelmelerini zorunlu hale getirmektedir.
Şehirlerden kurtulun, doğanın huzurlu iklimine gelin….
Her türlü görüş, düşünce, öneri, istek ve geri dönüşleriniz bizim için değerlidir, lütfen yazınız. http://www.turkeyoutdoor.org
Çoğunlukla yararlanılan Kaynak: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü “Ayşe Kalkan”’ın hazırladığı “Açık Alan Rekreasyonu, Doğa Sporları Yapan Bireylerin Bu Sporları Yapma Nedenleri: Antalya Örneği” başlıklı Yüksek Lisans Tezi