🏕️⛰️ Türkiye’nin Doğa Aktiviteleri & Macera Sporları Sayfası, doğa sporlarına ilgi duyan herkes için Türkiye’nin en güncel ve kapsamlı bilgi kaynağıdır.

🌿 Dağcılık kulüplerinden kampçılara, doğa yürüyüşçülerinden ekstrem spor meraklılarına kadar geniş bir kitleye hitap eden platformumuz, outdoor dünyasına dair etkinlikleri, rehberleri ve duyuruları tek çatı altında topluyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki doğa severlerle kurduğumuz güçlü iletişim ağı sayesinde, outdoor camiasının nabzını tutuyoruz.

🗺️📍 Sadece etkinliklerle sınırlı kalmıyoruz! Türkiye’nin dört bir yanını keşfetmek isteyen doğa tutkunları için illerin detaylı gezi rehberlerini de yayınlıyoruz.

🔥🚵‍♂️🌍 Kamp alanları, yürüyüş rotaları, doğa sporlarına uygun bölgeler ve gizli kalmış cennet köşeleri hakkında en güncel bilgileri bulabileceğiniz platformumuz, keşfetmeyi seven herkes için vazgeçilmez bir rehber! Siz de doğayla iç içe bir yaşamı benimseyenlerdenseniz, sayfamızı takip edin ve maceraya bizimle atılın!

🌿 TurkeyOutdoor, doğa sporları aracılığıyla çevre bilincini artırmayı amaçlar. Doğada spor yaparken çevreyi koruma, biyolojik çeşitliliğe saygı gösterme ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimser.

Bursa, Türkiye’nin Marmara Bölgesi’nde yer alan büyüleyici bir şehirdir. Tarihi ve kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleri ve lezzetli mutfağı ile ünlüdür.

Tarihi açıdan bakıldığında, Bursa Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olarak tarihi bir öneme sahiptir. Şehirde bulunan Ulu Cami ve Yeşil Türbe gibi Osmanlı dönemine ait önemli eserler, tarihseverleri cezbetmektedir. Ayrıca, İznik ilçesi Bizans İmparatorluğu dönemine ait tarihi kalıntıları ve ünlü çinileri ile ünlüdür.

Doğa severler için Bursa, etkileyici Uludağ Dağı‘na ev sahipliği yapmaktadır. Kış aylarında kayak severler için ideal bir destinasyon olan Uludağ, yaz aylarında da doğa yürüyüşleri ve piknikler için harika bir seçenektir.

Bursa’nın ayrılmaz bir parçası olan lezzetleri de unutmamak gerekir. İskender kebabı, pideli köfte ve diğer geleneksel Türk yemekleri, damak tadınıza hitap edecek lezzetler arasındadır.

Ayrıca, Kapalıçarşı gibi tarihi çarşılarında alışveriş yapabilir, el sanatlarından giyim eşyalarına kadar birçok ürünü bulabilirsiniz.

Bursa, tarih, kültür, doğa ve lezzetleri bir araya getiren bir şehir olarak ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar.

Neden Bursa’yı Ziyaret Etmelisiniz?

Bursa, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla göz kamaştıran bir şehirdir. Bitinya, Roma, Selçuklu, Bizans ve Osmanlı gibi birçok imparatorluğun izlerini taşıyan bu tarih ve imparatorluklar şehri, aynı zamanda bir dizi önemli özelliği bünyesinde barındırır

İznik Çinisi Hakkında Merak Edilenler

İznik Çinileri: Türk Çini Sanatının Bin Yıllık Geçmişi

İznik çinisi, kökenini 15. yüzyılda Çin’den gelen mavi ve beyaz seramiklerden alan bir sanat eseridir. İlk örneklerine 15. yüzyılda Bursa’da, Yeşil Camii ve türbesinde (1421) ve Muradiye Camii’nde (1426) rastlanır. Ancak bu çini sanatı, 16. yüzyılın gelmesiyle Osmanlı Devleti’nin güçlenmesi ve yeni yapıların inşa edilmesiyle gerçek anlamda yükselişe geçti. Bu dönemde, Süleymaniye Camii ve Selimiye Camii gibi önemli eserlerde İznik çinisi ile muhteşem süslemeler yapıldı.

İznik Çinileri, Türk çini sanatının zengin tarihini yansıtan önemli bir mirası temsil eder. İlk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlılar döneminde ortaya çıkan çini süsleme geleneği, Türk Çini Sanatı’nın bin yıldan fazla bir süreye dayandığını gösterir. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları tarafından da devam ettirilen bu süsleme geleneği, camiler, medreseler, kervansaraylar, saraylar, türbeler gibi birçok önemli eseri çinilerle süslemişlerdir.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasının ardından, çini geleneğini yaşatma çabaları Anadolu’da kurulan Beylikler dönemine geçmiş ve nihayet Osmanlı Devleti’nin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır. Beylikler dönemine ait önemli eserler İstanbul’daki Çinili Köşk Müzesi ve Berlin Devlet Müzesi’nde sergilenmektedir.

İlk Osmanlı Dönemi Çinileri

“İlk Osmanlı Dönemi” olarak adlandırılan dönemdeki çiniler, İznik Yeşil Cami minaresi (1390), Bursa Yeşil Cami ve Türbesi (1421), Bursa Muradiye Camii (1426), Edirne Muradiye Camii (1433), İstanbul Mahmut Paşa Türbesi (1463) ve Çinili Köşk (1472) gibi önemli eserlerde görülmektedir. Bu çiniler genellikle mozaik veya sırlı boya tekniği kullanılarak üretilmiştir. Bu dönemde lacivert, mavi, türkuvaz, siyah, sarı gibi canlı renkler kullanılmış, aynı zamanda rumi ve kufi yazılar, geometrik şekiller ve bitkisel motifler de sıklıkla kullanılmıştır.

Geçiş Dönemi ve Gelişmeler

Takip eden dönem bir geçiş dönemi olarak kabul edilebilir. Fatih Devri’nin Nakkaşbaşı Baba Nakkas’ı, kullanma seramiklerinin gelişiminde büyük bir rol oynamıştır. Yavuz Sultan Selim döneminde İstanbul’a getirilen sanatçılar da çinilere önemli katkılarda bulunmuştur. Bu döneme ait çiniler, Yavuz Sultan Selim Camii ve Türbesi (1522), Şehzadeler Türbesi (1525), Haseki Medresesi (1539), Şehzade Mehmet Türbesi (1543), Topkapı’daki Kara Ahmet Paşa Camii (1551) gibi mimari eserlerde kullanılmıştır. Bu çinilerde sırlı boya tekniği kullanılmış ve rumi motifler, bulutlar, bitkisel motifler ve farklı renklerle zenginleştirilmiştir.

Bu dönemde kalite ve desen üretiminde önemli değişiklikler yaşanmıştır. Türkler, mozaik ve kuru kenarlar tekniklerinden vazgeçerek sır altı boya ve sır tekniğini geliştirmiştir. Saray nakışhanesinde yeni motifler geliştirilmeye başlanmış ve İranlı ressam Veli Can’ın önderliğinde zengin desenler oluşturulmuştur. Karamemi gibi diğer sanatçılar da çinilere yeni motifler eklemiş ve zengin bir renk paleti kullanmışlardır.

Klasik Devir ve Mimar Sinan’ın Etkisi

“Klasik Devir” olarak adlandırılan dönem, İbrahim Paşa Camii’nin (1551) yapımıyla başlar. Bu dönemin en önemli etkenlerinden biri de Mimar Sinan’ın çalışmalarıdır. Süleymaniye Camii (1560), Sultanahmet’teki Sokullu Mehmet Paşa Camii (1571), Kasımpaşa’daki Piyale Paşa Camii (1573), Topkapı Sarayı’ndaki Altınyol panoları, III. Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat Türbeleri, Tophane’deki Kılıçali Paşa Camii (1580) gibi anıtsal eserler çinilerle süslenmiştir.

Son Dönem ve Kütahya’ya Geçiş

İnşaat faaliyetlerinin azalması, enflasyonun artması, İznik’te yaşanan yangınlar gibi nedenlerle çini kalitesinde ve desenlerde bazı zayıflamalar yaşanmış olsa da üretim devam etmiştir. Bu dönemde Sultan Ahmet Camii (1616), Topkapı Sarayı’ndaki Bağdat ve Revan Köşkleri, Üsküdar’daki Çinili Camii, Eminönü’nde Hatice Turhan Sultan Türbesi (1682), Yeni Cami (1663) gibi önemli eserler çinilerle süslenmiştir.

İznik’te duvar çiniciliği ve kullanma seramiği üretimi devam etmiştir. Ancak, İznik çinileri açısından Türkiye’deki müzelerin yetersiz olduğu bir dönemde, batı ülkeleri ve Amerika’daki müzelerde zengin Türk evani koleksiyonları bulunmaktadır.

Ne yazık ki, 17. yüzyılda İznik çinisi gözden düşmeye başladı ve 18. yüzyılın başlarında tamamen kayboldu. Ancak bu sanat, 300 yıl aradan sonra 1985 yılında Faik Kırım Usta tarafından canlandırıldı. Faik Kırım Usta, İstanbul’dan İznik’e gelerek Eşref Eroğlu ve eşi Seyhan Eroğlu ile birlikte bir atölye kurdu ve İznik çinileri tekrar üretim sürecine girdi. Bugün, XV. ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı-Türk medeniyet sanatının en yüksek ifadesi olan İznik çinisi örnekleri, camilerde, saraylarda ve dünya müzelerinde hala büyük bir hayranlıkla sergilenmektedir.

İznik’te 17. yüzyılın sonlarına doğru İznik üretim merkezi tamamen kapanmış ve çinicilik Kütahya’ya geçmiştir. Lale Devri olarak adlandırılan dönemde İznik çini sanatı yeniden canlandırılmışsa da uzun ömürlü olamamıştır. Bu dönemde üretilen duvar çinileri arasında Silivrikapı, Kocamustafapaşa ekseni üzerindeki Hekimoğlu Ali Paşa, Üsküdar’daki Kaptan Paşa, Kandilli’deki I. Mahmut Camii, Balat’taki Ferruh Kethüda Camii, Ayasofya’daki III. Ahmet Çeşmesi ve Eyüp Sultan’daki bir çeşme yer almaktadır. II. Abdülhamit döneminde Almanya’dan getirilen makineler ve ustalarla kurulan fabrikada çini üretimi devam etmiş, ancak sonraları çini üretimi durmuştur.

İznik Çinisi Üretim Süreci

Desen Tasarımı: İznik çinisi, çeşitli formlarda üretildiği için (tabak, vazo vb.), öncelikle tasarım, yapılacak ürüne uygun şekilde belirlenir.

Desen İğneleme: Tasarım, kağıt üzerine çizgileri iğne ile delinerek başlar.

Hamur Hazırlama: Çini üretimi için kullanılacak hamur karışımı, ürüne göre farklılık gösterir ve el ile yoğrulur.

Kalıba Dökme: Hazırlanan hamur karışımı, tahta kalıplara el baskısı ile aktarılır.

Kurutma: Elde edilen baskılar doğal ortamda kurumaya bırakılır.

Ön Fırınlama: Kuruyan kalıplar, ön fırınlanarak daha sağlam hale getirilir.

Dolgu: İznik çinisi deseninin düzgün bir şekilde uygulanabilmesi için dolgu işlemi yapılır.

Desen Aktarımı: Delikli desen kalıbından kömür tozu kullanılarak çini kalıbına desen aktarılır, böylece desen çinide belirir.

Kontürleme: Çizgiler, kalem yardımıyla daha belirgin hale getirilir.

Boyama: Desenler, oksit özelliği taşıyan boyalar kullanılarak renklendirilir.

Sırlama: Boyanmış çiniler sırlanır ve kurumaya bırakılır.

Fırınlama: Sırlanmış ürünler, belirli bir sıcaklıkta fırınlanarak son şekillerini alır.

Bu üretim sürecinde fırınlama aşamasında çinilerin çatlamaması, teknolojinin ilerlemesiyle artar ve motifler daha otantik hale gelir. Bu nedenle, çini fiyatları teknolojik gelişmelere bağlı olarak değişebilir, ancak geleneksel yöntemlerle üretilen çinilerin özgünlüğü her zaman değerini korur.

İznik Çinisi Nerden Alınır?

İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı, çini sanatının büyüleyici dünyasını kuvars ve kilin muhteşem dansı olarak kabul eder. Yüzyılların birikimi olan bu sanatı kültürel bir miras olarak görmekte ve sanattan ekonomiye uzanan bir gelişim yolculuğunu desteklemeyi amaçlamaktadır.

İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı: Çini Sanatının Işıltısı

Osmanlı döneminde sanatın en zirvesine ulaşan İznik çinisi, sağlamlığını, canlı renklerini ve derinliğini kuvars yoğunluğuna borçludur. 400 yıllık bir aradan sonra, bu eşsiz sanatın orijinal reçetesi ve o dönemin kalitesiyle dünyanın dört bir yanına yayılmasını, İznik Vakfı’nın ustalığına ve vatansever çalışkanlığına borçludur.

1993 yılında Prof. Dr. Işıl Akbaygil’in öncülüğünde kurulan İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı, İznik’in kültür ve sanat değerlerini tanıtma, geleneksel İznik çini sanatını geliştirme ve yeni nesillere aktarma amacıyla çalışmaktadır. Bu misyonla büyük projeler üreten vakıf, İznik çini sanatına destek vermek, eğitimini teşvik etmek ve tanıtmak için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır.

Tarihi 16. ve 17. yüzyıllarda zirveye ulaşan klasik İznik çinilerinin yeniden hayata döndürülmesi, İznik Vakfı’nın Araştırma Merkezi ve Çini Seramik İşletmesi tarafından gerçekleştirilen bir başarı öyküsüdür. Vakıf, İznik çinilerinin tarihsel özgünlüğünü koruma ve evrensel karakterini geliştirme amacını benimser. İznik Çini Atölyeleri’nde gerçekleştirdiği Ar-Ge çalışmaları sayesinde İznik çinileri, günümüz teknolojisiyle uyumlu hale getirilmiş ve sanat eseri formunu sürdürmüştür.

Bölgesel, kültürel ve ekonomik kalkınma anlayışını benimseyen İznik Vakfı, çini üretiminde hammadde teminini İznik ve çevresinden sağlar. Ürünler, İstanbul’daki showroom’da satışa sunulur.

Geleneksel İznik çinileri, 16. yüzyıl özgünlüğünü ve tamamen el işçiliğini günümüzün sanat anlayışı ve teknolojisiyle birleştirerek yeni değerler kazandırır. Vakıf, dünyanın dört bir yanında 50’den fazla anıt eserle İznik çinisinin kadim renklerini ve desenlerini yaşatmaya devam eder.

İletişim Bilgileri:

• MERKEZ / CENTER Etiler Mah. Cengiz Topel Cad. Tuğcular Sok No:1/A Beşiktaş/İstanbul
• ATÖLYE / WORKSHOP Sahil Yolu Vakıf Sok No:13 İznik/Bursa
• TELEFON / PHONE 0 212 287 32 43
• E-POSTA / E-MAİL ADRESLERİ

• info@iznik.com
• sales@iznik.com

İznik’ten Ne Alınır?

İznik’ten öncelikle meşhur İznik çinisi alınabilir. Ayrıca bölgede yoğun olarak yetiştirilen zeytin çeşitlerinden de almak mümkündür.

İznik’te Yapmadan Dönme

• İznik Müzesini görmeden,
• Tümülüs ve Mezar Anıtlarını görmeden,
• İznik surlarını gezmeden,
• VII. Konsil‘in toplandığı Ayasofya Camii‘ni ziyaret etmeden,
• Çini süslemeleriyle ünlü camileri görmeden,
• İznik çinilerinden almadan…

Dönmeyin. İznik’te keşfedecek birçok harika yer ve hatıra bulunmaktadır.

Bursa hakkında bütün yazılarımız için Bursa Outdoor, Turizm ve Gezi Rehberi sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Doğa Sporları ve Outdoor Aktivitelerinde Güvenlik Önlemleri

• Bütün outdoor aktivitelerinde ve doğa sporlarında güvenlik öncelikle sizin sorumluluğunuzdadır. Hiçbir makale veya video, doğru pratik eğitim ve şahsî deneyimin yerini alamaz.
• Özellikle outdoor ekstrem sporlarda kendi kişisel güvenliğinizden öncelikli olarak siz sorumlusunuz. Her zaman kişisel güvenliğinizi, birlikte olduğunuz takımın uyum ve güvenliğini ön planda tutun.
• Her durumda doğadan taraf olun, çevreyi temiz tutun, vahşi hayvanlara, vahşi yaşamın devam ettiği doğaya kesinlikle zarar vermeyin.
• Doğal ve tarihi güzellikleri keşfederken tatilinizin keyifli ve güvenli geçmesi için bazı önemli noktalara dikkat etmelisiniz. Seyahatiniz öncesinde gideceğiniz bölge hakkında detaylı araştırma yaparak hava durumunu kontrol edin ve yanınıza uygun kıyafetler alın. Doğal, tarihi ve turistik mekanlara kesinlikle zarar vermeyin. Gittiğiniz yerlerde çöplerinizi bırakmayın, çöplerinizi getirdiğiniz gibi poşetler içerisinde geldiğiniz yere geri götürün veya bir çöp konteynırına atın.
• Doğa gezileri, kamp veya açık hava etkinlikleri planlıyorsanız, gerekli ekipmanlarınızı eksiksiz şekilde hazırlayın.
• Türkiye’de ormanlara ve bazı korunan alanlara girişlerde sık sık yasaklar uygulanmakta ve uymayanlara idari cezalar yazılmaktadır. Güncel orman giriş yasaklarını illerin Orman Bölge Müdürlüklerinden teyit etmelisiniz.
• Teknik olarak doğada yapılan bütün outdoor aktiviteleri için önceden izin alınması gerekmektedir. Okuyucularımıza, kampçılara, doğa yürüyüşçülerine ve bütün outdoor sporlarına katılanlara tavsiyemiz, aktiviteye başlamadan önce hiç olmazsa kolluk güçlerini arayarak yapacakları doğa aktivitesi ve rotaları hakkında bilgi vermeleridir.
• Outdoor ve doğaya dair görüş, düşünce, öneri ve istekleriniz bizim için değerlidir. Çekinmeden bize yazabilirsiniz.

Keyifli ve güvenli bir doğa/outdoor serüveni dileriz! 🚴‍♀️⛺🌳🌲🚵‍♂️🏞️🌿🌄