Türkiye’nin Doğa Aktiviteleri & Macera Sporları Sayfası, doğa sporlarına ilgi duyan herkes için Türkiye’nin en güncel ve kapsamlı bilgi kaynağıdır. 🏕️⛰️

🌿 Dağcılık kulüplerinden kampçılara, doğa yürüyüşçülerinden ekstrem spor meraklılarına kadar geniş bir kitleye hitap eden platformumuz, outdoor dünyasına dair etkinlikleri, rehberleri ve duyuruları tek çatı altında topluyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki doğa severlerle kurduğumuz güçlü iletişim ağı sayesinde, outdoor camiasının nabzını tutuyoruz.

🗺️📍 Sadece etkinliklerle sınırlı kalmıyoruz! Türkiye’nin dört bir yanını keşfetmek isteyen doğa tutkunları için illerin detaylı gezi rehberlerini de yayınlıyoruz.

🔥🚵‍♂️🌍 Kamp alanları, yürüyüş rotaları, doğa sporlarına uygun bölgeler ve gizli kalmış cennet köşeleri hakkında en güncel bilgileri bulabileceğiniz platformumuz, keşfetmeyi seven herkes için vazgeçilmez bir rehber! Siz de doğayla iç içe bir yaşamı benimseyenlerdenseniz, sayfamızı takip edin ve maceraya bizimle atılın!

🌿 TurkeyOutdoor, doğa sporları aracılığıyla çevre bilincini artırmayı amaçlar. Doğada spor yaparken çevreyi koruma, biyolojik çeşitliliğe saygı gösterme ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimser.

Topluluğumuza Katılın!

Antalya Manavgat Tanıtımı

Manavgat, 2283 km²’lik yüzölçümüyle Antalya ilinin en büyük 2. ilçesidir. Manavgat Şelalesi, Türkiye‘nin en düzenli akan akarsuyu Manavgat Irmağı kadirindedir. Manavgat nüfusu 242.490 (2020 sayımı). İlçe merkezinin 2008 nüfusu 76.605, 2012 nüfusu ise 99.254’tür.

Antalya Manavgat Tarihçesi

Notitia’larda piskoposluk makâmı olan Manaua 6. yy’dan itibaren zikredilmiş, son olarak 1199 yılında Manavğat (Ermenice) biçimiyle görüldü, Osmanlı devrinde de idâri birim olarak kaldı. Günümüzdeki ilçe merkezi, Manavgat ırmağının karşılıklı yakalarında bulunan Pazarcı ve Düşenbe köylerinin birleşmesiyle oluşturulmuştur. Side (Selimiye Köyü) ve Selge (Altınkaya Köyü) antik kentlerinin MÖ 6. yüzyılda kuruldukları sanılmaktadır. Manavgat 1220 yılında Selçuklu, 1472 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresine geçmiştir. Sultan Alaattin Keykubat ise 1221’de fethettiği şehre Alaiyye ismini koyarak Manav Türkleri ile Alaaddin’in kader birliğini sonsuza kadar kayıt altına almıştır.

Antalya Manavgat Coğrafyası

Manavgat‘ın kuzeyi Toros Dağları ile çevrilidir. Sahil şeridi plajları ve eşsiz kumsallarla kaplıdır. Denizden iç bölgelere gidildikçe ekilebilen düz ovaların yanında engebeli bir arazi yapısı gözlenir. Toros Dağları arasında gizlenen Eynif Ovası ünlüdür. Toros Dağları üzerinde yörüklerin konakladığı yaylalar vardır. İlçenin Doğuda sınırını oluşturan Alara Çayı, Karpuz Çayı ve ilçe merkezinden Manavgat Nehri ile üzerindeki Manavgat Şelalesi Türkiye‘de olduğu kadar dünyaca da ünlüdür.

İlçe sınırlarında Manavgat Nehri üzerinde Oymapınar Barajı ve Manavgat Barajı adında iki tane hidroelektrik santrali vardır. Nehir üzerinde üçü yaya üçü de araç trafiğine açık 6 köprü vardır.

Antalya Manavgat İklim ve Bitki Örtüsü

Antalya Manavgat Şelalesi

Manavgat‘ın iklimi Akdeniz iklimi’dir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Don olayı tüm yıl boyunca ancak birkaç gün görülmektedir. Bazı yıllarda ise hiç don olmadığı gözlenmiştir.

Kuzeyi sık ormanlarla kaplı, doğal güzelliklere sahip Toros sıra dağları ile çevrilidir. Türkiye‘nin en düzenli akan akarsuyu Manavgat Irmağı, Manavgat Ovası’nı ortadan bölerek Manavgat Delta’sına verimlilik ve zenginlik kazandırmaktadır. Bu verimli ovada bol çeşitli meyve, sebze, tahıl, susam ve çiçek yetişir. Manavgat Irmağı sazan, alabalık, kerevit açısından zengin tatlı sulardandır.

Sahil şeridinden itibaren, Toroslar‘a kadar uzanan alan, tamamen ziraat alanıdır. Değişik bitkiler, meyveler ve ağaçlarla kaplıdır. Tarım arazilerinden sonra Toroslar‘a çıkıldıkça maki ve orman alanları başlar. Toros dağları ise tamamen çalı ve maki türü bitkilerle kaplıdır. Maki türü bitkiler genelde mersin, çilek, geven ve kara dikendir. Torosların güneyinde alçak kısımlarda kızıl çam yer almaktadır. Yükseklere çıkıldıkça kızılçamın yerini kara çam, ladin, sedir ve ardıç almaktadır. Akarsu vadilerinde ise söğüt ve çınar yaygındır. Yazları oldukça sıcak geçer ve 45 dereceyi geçtiği görülür.

Antalya Manavgat Turizm

İlçeye her yıl binlerce turist gelir. Turizm ilçenin en çok istihdam yaratan iş koludur.

64 kilometrelik sahil şeridi ve Manavgat Şelalesi, özel çevre koruma alanları, tatil köyleri ile ilçede turizm oldukça gelişmiştir.

Antalya Manavgat Side Tanıtımı

Side ve çevresi Akdeniz sahilimizde çok güzel bir turizm merkezimizdir. Side, Antalya‘nın Manavgat ilçesine bağlı olan bir mahalledir. Antik dönemde Pamfilya’nın en önemli liman kenti olan Side, Antalya’nın 80 kilometre doğusunda, Manavgat’ın 7 kilometre güneybatısında bulunan 350-400 metre genişliğinde bir yarımada üzerinde kurulmuştur.

Side Tarihi Hakkında Bilgi

Side” adı Anadolu dilinde “Nar” anlamına gelmektedir. Bu özellik ve belgede bulunan bazı yazıtlardan elde edilen bilgiler Side tarihinin Hititlere kadar uzandığını göstermektedir. Fakat Anadolu’nun en eski yerleşim birimlerinden biri olan Side‘nin MÖ 7. yüzyıldan önce kurulduğu da söylenmektedir. Anadolu tarihleri içerisinde Side, diğer Pamphylia kentleriyle aynı aşamaları geçirmiştir.

Yunanlar MÖ 7. yüzyıl göçler sırasında Side‘ye gelmişlerdir. Eldeki yazıtlara göre MÖ 3. yüzyıla değin de kente özgü bir dil konuşmuşlardır. Hala tam olarak çözülemeyen bu dil Hint-Avrupa dillerindendir. Side MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında Lidyalıların, MÖ 547-546’da da Perslerin egemenliğine girmiştir. Pers yönetiminde gelişen kent, MÖ 334’te İskender’e teslim olunmuştur.

Side MÖ VII. yüzyılda bir yerleşim merkezi olmuştur. MÖ VI. yüzyılda tüm Pamfilya ile birlikte Lidya Krallığı’nın egemenliğine girmiş, Lidya Krallığı’nın 547/46’da yıkılışından sonra Perslerin hâkimiyeti altına girmiştir. Bu devirde özgürlüğünü bir ölçüde koruyan kent, kendi adına sikke basmıştır.

Büyük İskender’in Anadolu seferinde (MÖ 334) hiçbir direniş göstermeden kapılarını Makedonya kralına açan Side, daha sonraları İskender’in kurduğu büyük sikke basım merkezlerinden biri olmuştur. İskender’in ölümünden sonra Helenistik Dönem krallıkları arasında sürekli el değiştiren Side, MÖ III. yüzyılda, önce Ptolemaioslar’ın, MÖ 215-189 yıllarında da Seleukoslar’ın egemenliği altına girmiştir.  Seleukoslar Romalılar’a karşı açtığı savaşta yenik düşünce MÖ 188 yılında yapılan Apameia Barışı’na göre Pamfilya ve bu arada Side de Bergama Krallığı’na verilmiştir. Buna karşın Side bir süre sonra yeniden bağımsızlığına kavuşmuş ve tarih içerisindeki en parlak devirlerinden birini yaşamıştır.

Side’nin Tarih Sahnesine Çıkışı

Side’nin tarih sahnesine çıkışı konusunda, Strabon’un da desteklediği, kentin Ege’de İzmir bölgesinden güneye göç eden Kymeliler tarafından M.Ö. VII. yüzyılda kurulduğu görüşü genel olarak kabul görmektedir. Ancak, Side isminin kelime kökenine dair yapılan araştırmalar Side’de yerleşimin çok daha önceki yüzyıllara dayandığını göstermektedir.

Nar anlamına gelen “Side” kelimesinin etimolojisinden yola çıkılarak yapılan değerlendirmeler, kelimenin Kymelilerin kullandığı dile de Side’nin bulunduğu Pamphylia bölgesinde genel olarak konuşulan dile de ait olmadığı yönündedir. Bu kelimenin eski bir Anadolu diline, Side’de Kymelilerden önce yaşayan yerli halkın kendilerine özgü diline ait olduğu düşünülmektedir. M.Ö. III. yüzyılda yaşayan tarihçi Eusebius’a göre de Side, M.Ö. 1405 yılında kurulan çok eski bir şehirdir.

Side’yi günümüze taşıyan Büyük İskender’in seferlerinin yarattığı değişimler ve Roma hakimiyetidir. M.Ö. 334’te başlayıp 301 senesine kadar devam eden Makedonya egemenliği kısa sürede İskender’in geçtiği diğer yerlerde olduğu gibi Side’de de büyük değişimler yaratmıştır. İskender’in bölgeye gelişine kadar kullanılmış olan Side’nin yerli dili, yerini İskender’in görevlendirdiği hocaların halka öğrettiği Grekçeye bırakmıştır. Eski Anadolu şehirlerinden biri olan Side zamanla, sadece dilini değil, dinini, devlet şeklini ve yönetim biçimini de değiştirmiştir.

Makedonya egemenliğinden evvel Persler tarafından iki yüzyıla yakın süre yönetilen kent, İskender’in ölümünden sonra sırasıyla Ptolemaiosların (M.Ö. 301-218) ve Suriye’den gelen Seleukosların (M.Ö. 218-189) eline geçmiştir. Bu dönemde Side kendi parasını basabildiği için bir nevi bağımsızlığa da sahiptir.

M.Ö. I. ve II. yüzyıllarda Side, Pamphylia’nın en büyük limanı ve Akdeniz’in en zengin ticaret filosuna sahip şehriydi. Ticari açıdan etkin ve zengin olan kent entelektüel açıdan da oldukça gelişerek eğitim ve kültür merkezi haline gelmişti. Side’nin bu özelliği M.Ö. 138’de Seleukos Kralı VII. Antiochos’un Side’ye eğitim için gönderilmesinden de anlaşılmaktadır.

Side, M.Ö. I. yüzyılda, uğradığı korsan saldırılarından kendisini kurtaran Romalıların hakimiyetine geçmiş ve en görkemli dönemini yaşamaya başlamıştır. Roma Dönemi’nde özellikle M.S. II. yüzyılda harikulade eserlerle donatılmış, güzelleştirilmiş ve zenginleşmiştir.

Ne yazık ki Side, Roma’nın Anadolu’daki otoritesinin zayıflamasıyla M.S. III. yüzyılda kuzeyden gelen kavimlerin akınlarına maruz kalmıştır.

IV. yüzyılda da devam eden bu saldırılara karşı koymak için önce surlar onarılmış ardından da yarımadayı kapsar şekilde kenti ikiye bölen iç surlar yapılmıştır. Alınan tüm önlemlere karşın kent yoksullaşmaya ve önemini kaybetmeye devam etmiştir. Hıristiyanlık döneminde piskoposluk merkezi olarak önem kazandıysa da yedinci yüzyıldan itibaren uğradığı korsan saldırıları, Arap akınları ve depremler sonucunda terk edilmiştir.

Bugünkü Side yerleşiminin başlangıcı olan Selimiye Köyü ise Antik Side’nin yanı başında 1900’lerin başında kurulmuştur. Bugün karşımıza çıkan Antik Side, Roma Dönemi yapılarından ibarettir. Antik Side’nin tiyatrosu, surları, agoraları, tapınakları ve daha birçok kalıntısı tarih meraklılarını cezbetmektedir. Antik Kent’ten geriye kalanların çoğu kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılmış olmasına rağmen bir kısmı hala yerin altındadır ve kalıntıların bulunduğu sit alanı olan yarımada gizemini korumaktadır.

Milattan Sonra Side Tarihi

MÖ 78’den sonra Roma egemenliğinde bulunan kent, 2. ve 3. yüzyıllarda bölgenin ticaret merkezi oldu. Özellikle köle ticaretinin sağladığı zengin ve parlak bir dönem yaşandı. 2. yüzyıl boyunca bir bilim ve kültür merkeziydi. Suriye krallarından VII. Antiokhos, tahta geçmeden önce burada eğitim gördü.

Kral olduğu zaman (MÖ 138) Sidetes adını aldı. Bu devre kadar başta Athena ve Apollon olmak üzere Afrodit, Ares, Asklepios, Hegeia, Kharitler, Demeter, Dionisos, Hermes gibi birçok tanrıya inanıp tapan Sideliler 4. yüzyılda Hristiyanlaşmaya başlamışlardır. Side, 5. yüzyılda Pamfilya Metropolisi (Piskoposluk Merkezi) olunca, 5. ve 6. yüzyılda en parlak devrini yaşamıştır.

Bu gelişim 7. 9. yüzyıllar arasında Arap akınları ile son bulmuştur. Kazılar sırasında büyük bir yangın ve çok sayıda deprem izlerine rastlanmıştır. Arap istilası, doğal afetler kentin terk edilmesine yol açmıştır. 12. yüzyılda Arap coğrafyacısı El İdrisi burayı ölü bir kent olarak göstermekte ve yanmış Antalya olarak tanımlamaktadır.

İdrisi’ye göre 1150’ye doğru kent halkı Side‘den göç etmiş, 12. yüzyılda Side tümüyle boşaltılmıştır. 13. yüzyılda Selçukluların 14. yüzyılda ise Hamitoğulları Beyliği ve Tekelioğulları’nın egemenliği altına giren Side‘de bu devirlerde yerleşim olmamıştır. 15. yüzyılda kesin olarak Türk topraklarına katılmıştır. Ancak ne Osmanlılar ne de Selçuklular Side‘de oturmadıklarından, yarımada üzerinde Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait eserlere rastlanmaz.

MÖ 138 yılında Suriye tahtına oturan sonraları ise “Sidetes” lakabını alan Antiokhos VII’nin gençliğinde öğrenim görmesi için Side’ye gönderilmesi, kentin Doğu Akdeniz’de ne denli önemli bir kültür merkezi olduğunun göstergesidir. Kentin bu parlak dönemi fazla uzun sürmemiştir. MÖ 1. yüzyılda Pisidya ve dağlık Kilikya bölgelerinde başlayan korsanlık, Pamfilya ve dolayısıyla Side’ye de atlamış, korsanlarla başa çıkamayan Sideliler liman ve pazarlarını onlara açmak zorunda kalmışlardır. Sonunda MÖ 78 yılında Romalı Konsül Publius Servilius’un bölgeyi korsanlardan temizlemesi üzerine Side de Pamfilya’nın diğer kentleri gibi Roma İmparatorluğu’na bağlanmıştır.

Cumhuriyet Döneminde Side

1895-97 yılında Yunan isyanı sebebiyle kaçan Giritli Müslüman, yarımadanın uç kısmına bir köy kurularak Girit Adası’ndan gelen göçmenler buraya yerleştirilmişlerdir. Bugünkü mahallenin çekirdeğini oluşturan küçük köy zamanla tüm yarımadayı kaplamıştır. Sonraları “Selimiye” adını alan yerleşim, 21 Aralık 1987 tarihindeki kararla Kemer köyüyle birleştirilerek “Side” adı altında belediye statüsü alarak beldeye dönüştü.

Ticaret ve liman kenti olarak tanınan Side Antik Kenti kalıntıları üzerinde XX. yüzyıl başlarında Giritli göçmenler tarafından Selimiye Köyü kurulmuştur. Bir yarımada üzerine kurulmuş olan Side, diğer Pamfilya kentlerinde olduğu gibi şehrin ana kapısından başlayan bir anıtsal cadde boyunca uzanmaktadır.

Kuzeydoğudaki “Büyük Kapı”dan başlayan ana cadde, tiyatro önündeki kavis dışında hemen hemen düz bir çizgi şeklinde yarımada boyunca ilerleyerek tapınaklar yakınında büyük bir meydanla sona erer. Kentin ikinci büyük caddesi de “Büyük Kapı”dan kentin güneyine doğru uzanmaktadır. Her iki cadde de sütunlu olup iki taraflarında korint başlıklı sütunlu portikler ve bunların gerisinde de bir sıra dükkân vardır.


Antalya hakkında bütün yazılarımız için Antalya Outdoor, Turizm ve Gezi Rehberi sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Antalya‘da kamp yapılacak yerleri toplu olarak haritada görmek ve bulunduğunuz konuma olan uzaklığını öğrenmek için Antalya Kamp ve Karavan Alanları haritasını tıklayabilirsiniz.

Antalya‘da Gezilecek Yerleri toplu olarak haritada görmek ve bulunduğunuz konuma olan uzaklığını öğrenmek için;

Kamp ve Karavan ile ilgili geniş bilgi almak ve kampçılıkla ilgili bütün yazılarımızı görmek için TurkeyOutdoor Kampçılık Rehberi sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.


Doğa Sporları ve Outdoor Aktivitelerinde Güvenlik Önlemleri

  • Bütün outdoor aktivitelerinde ve doğa sporlarında güvenlik öncelikle sizin sorumluluğunuzdadır. Hiçbir makale veya video, doğru pratik eğitim ve şahsî deneyimin yerini alamaz.
  • Özellikle outdoor ekstrem sporlarda kendi kişisel güvenliğinizden öncelikli olarak siz sorumlusunuz. Her zaman kişisel güvenliğinizi, birlikte olduğunuz takımın uyum ve güvenliğini ön planda tutun.
  • Her durumda doğadan taraf olun, çevreyi temiz tutun, vahşi hayvanlara, vahşi yaşamın devam ettiği doğaya kesinlikle zarar vermeyin.
  • Doğal ve tarihi güzellikleri keşfederken tatilinizin keyifli ve güvenli geçmesi için bazı önemli noktalara dikkat etmelisiniz. Seyahatiniz öncesinde gideceğiniz bölge hakkında detaylı araştırma yaparak hava durumunu kontrol edin ve yanınıza uygun kıyafetler alın. Doğal, tarihi ve turistik mekanlara kesinlikle zarar vermeyin. Gittiğiniz yerlerde çöplerinizi bırakmayın, çöplerinizi getirdiğiniz gibi poşetler içerisinde geldiğiniz yere geri götürün veya bir çöp konteynırına atın.
  • Doğa gezileri, kamp veya açık hava etkinlikleri planlıyorsanız, gerekli ekipmanlarınızı eksiksiz şekilde hazırlayın.
  • Türkiye’de ormanlara ve bazı korunan alanlara girişlerde sık sık yasaklar uygulanmakta ve uymayanlara idari cezalar yazılmaktadır. Güncel orman giriş yasaklarını illerin Orman Bölge Müdürlüklerinden teyit etmelisiniz.
  • Teknik olarak doğada yapılan bütün outdoor aktiviteleri için önceden izin alınması gerekmektedir. Okuyucularımıza, kampçılara, doğa yürüyüşçülerine ve bütün outdoor sporlarına katılanlara tavsiyemiz, aktiviteye başlamadan önce hiç olmazsa kolluk güçlerini arayarak yapacakları doğa aktivitesi ve rotaları hakkında bilgi vermeleridir.
  • Outdoor ve doğaya dair görüş, düşünce, öneri ve istekleriniz bizim için değerlidir. Çekinmeden bize yazabilirsiniz.

Keyifli ve güvenli bir doğa/outdoor serüveni dileriz! 🚴‍♀️⛺🌳🌲🚵‍♂️🏞️🌿🌄

📌 Instagram: @turkey_outdoor_org

📌 Facebook: TurkeyOutdoor

Türkiye'nin outdoor ve doğa sporları platformu
Türkiye’nin Doğa Aktiviteleri & Macera Sporları Sayfası