Türkiye’nin outdoor ve doğa sporları platformu: Türkiye’de outdoor (açık hava etkinlikleri) hakkında bilgi sağlayan Türkiye’nin outdoor ve doğa sporları platformu olarak yürüyüş, trekking, kamp, bisiklet, kano, dağcılık, kaya tırmanışı, rafting, dalış, yamaç paraşütü, binicilik gibi doğa sporlarıyla dolu maceralar hakkında detaylı rehberler, benzersiz rotalar, güncel haberler ve unutulmaz etkinlikler sunuyoruz. Her bir etkinlik için titizlikle hazırlanmış bilgiler, etkileyici rotalar, büyüleyici fotoğraflar ve ilham verici videolar sizi bekliyor.

Insta: @turkey_outdoor_org

Türkiye’nin popüler Outdoor Aktiviteleri Paylaşım Merkeziyiz: Doğaseverler, outdoor tutkunları ve macera arayışındakiler için Türkiye’nin en kapsamlı etkinlik platformu hizmetinizde! Türkiye ve dünyadaki popüler gezilecek yerler hakkında detaylı ve güncel bilgileri sitemizde arama yoluyla bulabilirsiniz.

Bu adresler üzerinden etkinlik detaylarını ve resimlerinizi bize iletebilirsiniz. Türkiye’nin outdoor tutkunlarını bir araya getiren platformda siz de yerinizi alın! ✨


NOT: Yazı ve resimler 27 Mart 2013 tarihinde aramızdan ayrılan ressam, öğretmen, arkeoloji aşığı, blog yazarı, gezgin, karşıyakalı, akademili, devrimci, aktivist, oyuncu, şakacı, yoldaş, arkadaş, akraba, sevgili, kardeş, evlat… Ahmet Erkmen Senan‘ın blog sayfasından birebir kopyalanmıştır.

Erkmen Senan
Erkmen Senan


Yazıyı doğrudan kopyalama amacımız Erkmen Senan’ın emeğine saygı göstermek ve oluşturduğu muhteşem içeriğin geniş kitlelere ulaşmasını sağlamaktır. Yazarın içeriği ile ilgili izin alacak kimseyi bulamadığımızdan buradan bu duyuruyu girmeyi görev bildik.Konuyla ilgili resimleri aşağıdaki sitede bulabilirsiniz.

Kaynak: https://erkmensenan.blogspot.com/

Erkmen Senan Yazıları: Yoros Bizans Kalesi – Hieron – Anadolu Kavağı – İstanbul Boğazı

Yoros Kalesi ile ilgili Prof.Dr. Semavi Eyice Bizans Devrinde Boğaziçi adlı yapıtında konuyla ilgili şöyle bir giriş yapmakta;
Bugün Anadolu Kavağı’nda hakim hörgüç şeklindeki bir tepenin üstünü kaplayan Yoros Kalesi’nin bu adı Hieron=Kutsal yer’den aldığı söylenirse de, Zeus’un sıfatı olan OURİOS (Uygun rüzgarlar)’dan aldığı da iddia edilir. Yoros kelimesinin doğrudan doğruya OROS (Dağ) ‘dan gelmiş olması da herhalde düşünülebilir ve belki de daha doğrudur. Jason tarafından Boğaz’ın Karadeniz’e açıldığı bu bölgedeki yerde, belki de kalenin bulunduğu tepede 12 Tanrı adına yapılan mabedin bazı parçaları bulunmuştur. Bizans devri içinde yapılmış olmakla beraber, son Bizans devrinde 14. yy. içlerinde 1348den itibaren kısa bir süre için Cenova’lıların eline geçmiş ve aynı yüzyılın sonlarında da Osmanlılar tarafından alınarak tamir edilerek uzun süre kullanılmıştır.
Kulelerinden birinde görülen tuğladan harflerle yazılmış Grekçe kitabe, buranın Bizans inşaatı olduğunu gösterir. 14. yüzyılın başlarında, 1305’te kale, Şile Kalesi ile birlikte Türklerin eline geçmiş, ancak fazla bir süre elde tutulamamıştır. 1348’den itibaren de, Karadeniz ticaret yolu hakimiyetine sahip bulunan Cenevizliler buraya hakim olurlar. Fakat 14. yüzyılın sonlarında, Boğaziçi’nin Anadolu yakasına tamamen hakim olan Osmanlılar tarafından tekrar fethedilmiştir.
Yoros’un tarih içinde sıkça el değiştirdiği anlaşılıyor. Ceneviz idaresinde kaldığına dair belgelerden biri de L. Sauli’nin 1831 tarihli, Ceneviz idaresine dair kitabında yer alan ve Prof. Multedo adında bir kişi tarafından kalenin kapısı üstünden kopya edilen Latince bir kitabe. Tarih kısmı okunamayan bu kitabede “Cenevizli Vincenzo Lercari’nin kutsal burun üzerindeki kaleyi tamir ettirdiği” bildiriliyor.
Doğudan batıya, 500 metre kadar bir uzunluğu olan Yoros Kalesi, Karadeniz’e paralel olarak araziye yerleşir. Kalenin genişligi 6o-130 metre arasında değişir. Bu tahkimat, Boğaz tarafında olanı daha alçak iki tepenin üstünü kaplar. Kalenin en güçlü kısmı, yüksek tepenin, doğuya, yani Anadolu’ya bakan tarafıdır. Bu da Yoros Kalesi’nin, Boğaz girişini kontrol etmek kadar, kara tarafından gelecek bir tehlikeyi karşılamak üzere düşünüldüğünü gösteriyor.
Yoros Kalesi aralarında tuğladan hatıllar olan taş dizileri ile yapılmış. Taşların bir kısmı, antik ve erken Bizans dönemlerine ait yapılardan devşirilmiş malzemedir. Bunların aralarında işlenmiş mimari parçalara da rastlanır. Kalenin esas girişi, doğu tarafında, 120 metre kadar yükseklikteki tepenin üstünde en hakim noktada. Yükseklikleri 20 metre kadar olan yuvarlak iki burç arasında açılan tuğladan kemerli giriş sonraları örülmüş.
Girişteki çifte kulenin içlerinde dört kolu eşit bir haç biçiminde mekanlar var. Her iki kulede de bu mekanların üstlerinde, duvar tekniğinin değişik oluşundan anlaşıldığına göre, geç bir dönemde yükseltilerek birer kat eklenmiş. Güney duvarlarının sonunda, bugün bir kapı açıklığı gibi görünen parça da aslında bir burçtur. Kalıntılardan anlaşıldığı üzere, büyük kulelerin benzeri olarak, içinde haç biçiminde dört kemerli ve kubbeli tonozla örtülü yüksek bir mekan olmalıdır. Bilinmeyen bir dönemde, bu burç yarısına kadar yıkılmıştır. Yoros Kalesi’nin kıyıya kadar indiği ve burada en azından bir iskelesi ile bu iskeleyi koruyan bir burcu olduğuna ihtimal verilebilir. Ayrıca burada hangi döneme ait olduğu anlaşılamayan bir de fenerin bulunduğu, R. Walsh’ın kitabında Th. Allom tarafından yapılan gravürde görülmekte.
Geç bir dönemde örülerek kapatılan ana girişin iki yanındaki haşmetli kulelerin cephelerinde, mermer üzerine kabartma olarak birer yarım ay (hilal) içine, kollarının uçları tomurcuklu haçlar vardır. Her iki taşın da dört köşesinde Grekçe kısaltmalı harfler incelendiğinde, görülür ki, bunlar hakkında şimdiye kadar yazılanlar eksik veya yanlıştır. Karadeniz tarafındaki kulenin üzerindeki harfler “İsa’nın nuru, herkesin nurudur” anlamına gelen kelimelerin kısaltmasıdır. Marmara tarafındaki kulede ise yine “ışık, nur” kelimelerinin kısaltması teşhis olunur. Ancak XY kısaltmasının hangi kelimeyi ifade ettiği üzerinde bir uzlaşma yoktur.
Çifte burcun kapıya dönen yüzlerinde ise yine mermere işlenmiş bir haçı çevreleyen dairenin içinde de “İesos Hristos Zafer” anlamındaki kelimelerin kısaltmaları yer almıştır. Örülü esas kapının iç tarafında ve yukarıda bir mermer levhada, iki küçük sütun kabartmasına oturan kemer biçiminde bir çerçevenin içinde bir haç vardır. Bunun kolları arasındaki boşluklarda da kısaltma oldukları belirtilen dört harf bulunur. Kaleyi inceleyen gezginler, harflerin Bizans devletinin klasik formülü olan dört B’yi burada teşhis ettiklerini sanmışlardı. Buradaki dört harf, “Ey sahip, despot Mihael Palaeologos’a kurtarıcı ol” anlamına gelen dört kelimenin başharfleri olarak okunmalıdır. Böylece kalenin, şehir Latinlerden 1261 ‘de geri alındıktan sonra İmparator VIII. Mihael Palaeologos (hd 1261-1282) tarafından yaptırıldığını ileri sürmek mümkün olabilecektir.
Yoros Kalesi’nde şimdiye kadar hiçbir araştırmacının üzerinde durmadığı veya göremediği bir kitabe daha vardır. Kalenin yukarı bölümünü enine bölen sur duvarının, kuzeydeki burcunun yukarı kısmında tuğlalardan yapılmış çepeçevre iki satır halinde bir yazı bulunur. Burcun sur duvarına bitiştiği köşeden başlayıp, burcun yuvarlaklığını takip ederek, öbür köşeye kavuşan bu tuğla kitabede aralıklı olarak tek tek bazı harfler teşhis edilmektedir. Ama zamanıla ağır tahribat sonucu aralardaki boşluklar büyümüş, bu konuyu çözecek bir araştırmaya ise henüz raslanmıyor. Yalnız böyle bir kitabenin varlığı, bu ara duvarın Ceneviz veya Osmanlı ilavesi olmadığını açıkça kanıtlıyor.

Ceneviz idaresinde kaldığına dair belgelerden biri de L. Sauli’nin 1831 tarihli, Ceneviz idaresine dair kitabında yer alan ve Prof. Multedo adında bir kişi tarafından kalenin kapısı üstünden kopya edilen Latince bir kitabe. Tarih kısmı okunamayan bu kitabede “Cenevizli Vincenzo Lercari’nin kutsal burun üzerindeki kaleyi tamir ettirdiği” bildiriliyor.
Yıldırım Bayezid’in, 1391’de karayoluyla Kocaeli’nden büyükçe bir kuvvetle gelerek Yoros’a çıktığını, buradan da Yahşi Bey’i göndererek Şile Hisarı’nı teslim aldığını Âşık paşazâde yazıyor. Bayezid bundan sonra Yoros Kalesi’ni bir üs gibi kullanıyor. Ardından, Güzelcehisar da denilen Anadolu Hisarı’nı yaptırıyor. Bu, Konstantinopolis’i fethetme yolundaki hazırlıkların en önemli ayaklarından sayılıyor. Kalenin yakınlarındaki ormanlık bölgede, içinde buranın zaptı sırasında şehit düşenlerin mezarları olan bir şehitlik vardı.
1399 yılına gelindiğinde, Mareşal Boucicaut Karadeniz Boğazı girişinde yaptığı akında, o sırada artık Türklerin elinde olan Yoros Kalesi’ne saldırmaya cesaret edemiyor. Yapabildiği şey kalenin eteğindeki köyü yaktıktan sonra geri çekilmek oluyor. 1402’deki Ankara Savaşı’ndan sonra 1. Bayezid’in oğullarından Çelebi Mehmed, kardeşi Musa’ya karşı harekatı sırasında 1414’ten az önce Trakya’ya geçmek için Bizans imparatorundan yardım istiyor, kendisi de Bursa’dan çıkarak Yoros’a gelip konaklıyor.
1391-1414 arasında Yoros Kalesi Türklerin eline geçiyor. İspanya kralının elçisi olarak Timur’un yanına gönderilen Ruy Gonzales de Clavijo, Karadeniz’e açılırken gördüğü kaleyi “El Guirol de la Turquia” olarak adlandırıyor. Buranın bakımlı olduğunu ve içinde bir Türk garnizonu bulunduğunu bildiriyor. Halbuki karşısındaki kale harap ve terk edilmiş durumdadır; kalenin eteğinde, etrafında duvar olan bir kule bulunmaktadır, o kadar… Clavijo’nun yazdığına göre, buradan karşı kıyıdaki bir kuleye zincir gerildiği yolunda bir söylenti vardı. Ama zinciri gören yoktu…
İstanbul’un fethinde Yoros da artık Türk hakimiyetin e giriyor. Osmanlı Devleti’nin hemen her tarafındaki kıyı kalelerini tamir ettiren veya yenilerini yaptıran II. Bayezid burasını da tamir ettiriyor, içine Yoros Kalesi Mescidi denilen bir ibadet yeri yaptırıyor. Sonraları kale dizdarı Mehmed Ağa da bir hamam inşa ettiriyor.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki 28 Recep 984/1576 tarihli bir belgeden, kale ile birlikte buradaki cami, çeşme ve hamamın da tamir edildikleri yazılı. Alman seyyahı, Brettenli M. Heberer 1580’e doğru İstanbul’a geldiğinde kaleyi iyi durumda buluyor ve seyahatnamesine gerçeğe oldukça uygun bir de gravürünü koyuyor. Ermeni yazar P. Ğ. İnciciyan, 18. yüzyılın sonları, 19. yüzyılın başlarında Yoros Kalesi içinde 25 evlik bir Türk mahallesi bulunduğunu, ayrıca muhafız olarak bir dizdar idaresinde 20 kişilik bir müfrezenin de burada kaldığını bildiriyor.

Çifte burcun kapıya dönen yüzlerinde ise yine mermere işlenmiş bir haçı çevreleyen dairenin içinde de “İesos Hristos Zafer” anlamındaki kelimelerin kısaltmaları yer almıştır. Örülü esas kapının iç tarafında ve yukarıda bir mermer levhada, iki küçük sütun kabartmasına oturan kemer biçiminde bir çerçevenin içinde bir haç vardır. Bunun kolları arasındaki boşluklarda da kısaltma oldukları belirtilen dört harf bulunur. Kaleyi inceleyen gezginler, harflerin Bizans devletinin klasik formülü olan dört B’yi burada teşhis ettiklerini sanmışlardı. Buradaki dört harf, “Ey sahip;
despot Mihael Palaeologos’a kurtarıcı ol” anlamına gelen dört kelimenin başharfleri olarak okunmalıdır. Böylece kalenin, şehir Latinlerden 1261 ‘de geri alındıktan sonra İmparator VIII. Mihael Palaeologos (hd 1261-1282) tarafından yaptırıldığını ileri sürmek mümkün olabilecektir.
Yoros Kalesi’nde şimdiye kadar hiçbir araştırmacının üzerinde durmadığı veya göremediği bir kitabe daha vardır. Kalenin yukarı bölümünü enine bölen sur duvarının, kuzeydeki burcunun yukarı kısmında tuğlalardan yapılmış çepeçevre iki satır halinde bir yazı bulunur. Burcun sur duvarına bitiştiği köşeden başlayıp, burcun yuvarlaklığını takip ederek, öbür köşeye kavuşan bu tuğla kitabede aralıklı olarak tek tek bazı harfler teşhis edilmektedir. Ama zamanıla ağır tahribat sonucu aralardaki boşluklar büyümüş, bu konuyu çözecek bir araştırmaya ise henüz raslanmıyor. Yalnız böyle bir kitabenin varlığı, bu ara duvarın Ceneviz veya Osmanlı ilavesi olmadığını açıkça kanıtlıyor.
Doğudan batıya, 500 metre kadar bir uzunluğu olan Yoros Kalesi, Karadeniz’e paralel olarak araziye yerleşir. Kalenin genişligi 6o-130 metre arasında değişir. Bu tahkimat, Boğaz tarafında olanı daha alçak iki tepenin üstünü kaplar. Kalenin en güçlü kısmı, yüksek tepenin, doğuya, yani Anadolu’ya bakan tarafıdır. Bu da Yoros Kalesi’nin, Boğaz girişini kontrol etmek kadar, kara tarafından gelecek bir tehlikeyi karşılamak üzere düşünüldüğünü gösteriyor.
Yoros Kalesi aralarında tuğladan hatıllar olan taş dizileri ile yapılmış. Taşların bir kısmı, antik ve erken Bizans dönemlerine ait yapılardan devşirilmiş malzemedir. Bunların aralarında işlenmiş mimari parçalara da rastlanır. Kalenin esas girişi, doğu tarafında, 120 metre kadar yükseklikteki tepenin üstünde en hakim noktada. Yükseklikleri 20 metre kadar olan yuvarlak iki burç arasında açılan tuğladan kemerli giriş sonraları örülmüş.
Girişteki çifte kulenin içlerinde dört kolu eşit bir haç biçiminde mekanlar var. Her iki kulede de bu mekanların üstlerinde, duvar tekniğinin değişik oluşundan anlaşıldığına göre, geç bir dönemde yükseltilerek birer kat eklenmiş. Güney duvarlarının sonunda, bugün bir kapı açıklığı gibi görünen parça da aslında bir burçtur. Kalıntılardan anlaşıldığı üzere, büyük kulelerin benzeri olarak, içinde haç biçiminde dört kemerli ve kubbeli tonozla örtülü yüksek bir mekan olmalıdır. Bilinmeyen bir dönemde, bu burç yarısına kadar yıkılmıştır. Yoros Kalesi’nin kıyıya kadar indiği ve burada en azından bir iskelesi ile bu iskeleyi koruyan bir burcu olduğuna ihtimal verilebilir. Ayrıca burada hangi döneme ait olduğu anlaşılamayan bir de fenerin bulunduğu, R. Walsh’ın kitabında Th. Allom tarafından yapılan gravürde görülür.

Kaynaklar: Bizans Devrinde Boğaziçi, Prof. Dr.Semavi Eyice-Yeditepe yayınları 2. baskı 2007


Doğa sporlarına meraklıysanız ve outdoor aktivitelerinde bulunmayı seviyorsanız, güvenlik konusunda dikkatli olmanız hayati önem taşır. Doğa sporları, doğru önlemler alındığında keyifli ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Kişisel güvenliğinizi ve çevrenizi koruyarak, doğanın tadını çıkarmak sizin elinizde. Unutmayın, doğa sporları heyecan verici olduğu kadar ciddi sorumluluklar da gerektirir. Doğa Sporlarında Karşılaşabileceğiniz Tehlikeler ve Almanız Gereken Önlemler yazımızı mutlaka okuyun.

İşte doğa sporlarına başlamadan önce bilmeniz gerekenler:

  • Güvenlik Önceliğiniz Olsun: Doğa sporları, adrenalin dolu ve heyecan verici olsa da, beraberinde ciddi tehlikeler de barındırır. Hiçbir makale veya video, doğru pratik eğitim ve şahsi deneyimin yerini tutamaz. Bu nedenle, outdoor aktivitelerine katılmadan önce mutlaka teorik mümkünse pratik eğitim alın ve deneyim kazanın.
  • Doğa Sporlarının Tehlikeleri: Doğa sporları, tecrübeli sporcular için bile risk taşır. Dağcılık, kampçılık, doğa yürüyüşleri ve diğer outdoor aktiviteleri, ölüme veya ciddi yaralanmalara sebep olabilen kazalara yol açabilir. Uzun yıllara dayalı deneyim sahibi lisanslı sporcu basit bir doğa yürüyüşü esnasında yaşanan kazada hayatını kaybetmiştir. Dağcılık sporu zaten ciddi tehlikeler barındırmaktadır ve bütün önlemlere rağmen ölüme ya da ciddi yaralanmalara sebebiyet veren kazalar her zaman yaşanabilmektedir. En kolay doğa yürüyüşlerinde bile bilek burkulması, yabani arı, akrep ya da yılan gibi bir hayvan tarafından ısırılmanız/sokulmanız sıradan bir olaydır. Bu yüzden, her zaman hazırlıklı olun ve gerekli önlemleri alın. En kolay doğa yürüyüşünde bir dikkatsizlik sonucu yaşanan kazada tecrübeli bir dağcı arkadaşımız vefat etti.
    Uzun yıllardır trekking yapan sporcu Ağrı dağında gruptan ayrıldı ve donarak öldü.
    Yıllardır dağlara tırmanan tecrübeli dağcı bir kaza sonucu Aladağlar’da hayatını kaybetti.
    Altınoluk Şahindere Kanyonu’nda 10 kişi trekking yaparken kayboldu ve Jandarma tarafından kurtarıldı.
    Doğa yürüyüşünde arı saldırısına uğrayan sporcu hastaneye kaldırıldı. (2022)
  • Kişisel Güvenlik ve Ekip Uyumu: Özellikle ekstrem sporlarla uğraşıyorsanız, kişisel güvenliğinizden öncelikli olarak siz sorumlusunuz. Her zaman ekip arkadaşlarınızla uyum içinde çalışın ve güvenliği ön planda tutun. Birlikte olduğunuz takımın güvenliği, sizin güvenliğiniz kadar önemlidir.
  • Çevreyi Koruyun ve Saygılı Olun: Doğayı ve çevreyi korumak, outdoor aktivitelerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Doğal, tarihi ve turistik mekanlara zarar vermemek, çöplerinizi yanınızda taşımak ve doğayı temiz tutmak temel sorumluluklarınızdandır. Doğa aktiviteleri sırasında vahşi hayvanlara ve doğal yaşam alanlarına zarar vermemeye özen gösterin.
  • İlk Yardım Bilgisi Edinin: Doğa aktiviteleri sırasında karşılaşabileceğiniz acil durumlar için temel ilk yardım bilgisine sahip olun. “Doğada Sizi Öldürebilecek 6 Şey” başlıklı yazımızı okuyarak bu konuda bilgi sahibi olabilirsiniz.
  • Yasaklar ve Yasal Düzenlemeler: Türkiye’de ormanlara girişler, özellikle yaz aylarında yasaklanmaktadır. Bu yasaklara uymak, doğanın korunması ve sizin güvenliğiniz açısından önemlidir. Güncel orman giriş yasaklarını illerin Orman Bölge Müdürlüklerinden teyit etmeyi unutmayın. Ayrıca, doğada yapacağınız bütün outdoor aktiviteleri için önceden izin almanız gerekmektedir. Aktiviteye başlamadan önce kolluk güçlerine bilgi vermek, olası risklerin önüne geçebilir.
  • Görüş, Tecrübe ve Önerilerinizi Paylaşın: Outdoor ve doğa aktiviteleri hakkındaki tecrübe, görüş, düşünce ve önerileriniz bizim için değerlidir. Çekinmeden bize yazabilir ve deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Sitemize abone olarak en güncel bilgileri alabilir ve outdoor dünyasındaki gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
  • İletişim Kurun: Sadece okuduğunuz makale değil, outdoor ve doğaya dair yayınlanmasını istediğiniz her konu hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz. İletişim sayfamızdaki bağlantıları kullanarak görüşlerinizi paylaşın ve doğa sporları dünyasında aktif bir rol alın.

Güvenliğinizi ön planda tutarak, doğanın sunduğu güzelliklerin tadını çıkarın. 🌲🚵‍♂️🏞️

Türkiye'nin outdoor ve doğa sporları platformu
Türkiye’nin outdoor ve doğa sporları platformu