Adıyaman Nemrut Dağı Tanıtımı ve Gezi Rehberi
Adıyaman Nemrut Dağı Tanıtımı ve Gezi Rehberi
İçindekiler
ToggleADIYAMAN GEZİ REHBERİ 3. YAZI
Türkiye’nin Outdoor Sayfası olarak özellikle outdoor turizminde büyük eksiklik olarak gördüğümüz illerin tek tek tanıtımı, illerde yapılabilecek outdoor aktiviteleri, outdoor ürün satan firmalar, kamp alanları, doğal güzellikler, yürüyüş rotaları gibi bütün bilgileri içeren bir yazı dizisine başladık.
Bu yazı dizimizde bulunduğunuz veya tatil amaçlı gittiğiniz ilde öncelikle yapabileceğiniz doğa aktivitelerinin, aktivite bölgelerinin, kamp alanlarının, tarihi ve turistik mekanların tam ve en geniş listelerini oluşturup okuyucumuzun kullanımına sunuyoruz.
Özellikle yaz aylarında tatilciler, kampçılar, doğa severler, karavancılar için en çok aranan bilgileri derlemeye gayret gösteriyoruz. Listede gördüğünüz eksiklikleri ve eklenmesini istediğiniz bilgileri iletişim sayfamızda bulunan kanallardan bize ulaştırabilirsiniz.
Adıyaman’da bulunan tarihi turistik ve doğal yerlerin listesi ve tanıtımı, Adıyaman mutfağını oluşturan lezzetler için aşağıdaki yazılarımıza göz atın.
- Adıyaman Gezi Rehberi 1 .Yazımız: Adıyaman Tanıtım ve Gerekli Bilgiler
- Adıyaman Gezi Rehberi 2. Yazımız: Adıyaman Gezilecek Yerler
- Adıyaman Gezi Rehberi 3. Yazımız: Adıyaman Nemrut Dağı Tanıtımı
- Adıyaman Gezi Rehberi 4. Yazımız: Adıyaman’da Kültür ve Sanat
- Adıyaman Gezi Rehberi 5. Yazımız: Adıyaman Kamp Alanları
- Adıyaman Gezi Rehberi 6. Yazımız: Adıyaman Outdoor ve Doğa Aktiviteleri
- Adıyaman Gezi Rehberi 7. Yazımız: Adıyaman Yemek Rehberi
Adıyaman Nemrut Dağı Tanıtımı ve Gezi Rehberi
Bu yazımızda Adıyaman’da bulunan dünyaca ünlü Nemrut Dağı kalıntılarını detaylı olarak tanıtacağız.
Nemrut Adıyaman – Kahta ilçesindeki UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer alan dağın (2206 m) adıdır. Bu dağın zirvesinde, Kommagene devletinin kralı I. Antiak’ın (M.Ö. 62 – 32) yaptırdığı bir yığma tepe ile çevresinde görkemli heykellerle süslü kutsal alanlar yer almaktadır.
Kommagene Kalıntıları
MÖ 109 ile MS 72 yılları arasında yani yaklaşık 200 yıl boyunca bölgede bağımsız bir devlet halinde varlığını sürdüren Kommagene Krallığı, Makedonya ve Pers medeniyetlerinin kültür ve inançlarını birleştiren bir uygarlıktır. Krallığın kurucusu olarak kabul edilen Mithridates Kallinikos’un hem Pers Hükümdarı Darius hem de Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akrabalığı bulunmasının böylesi bir kaynaşmaya neden olduğu çok açıktır.
Bir dönem bölgenin en güçlü devleti olarak hüküm süren Kommagene Krallığı’nın diğer görkemli eserlerini de Adıyaman’da bulabilirsiniz. Sütunlar ve heykellerle süslenmiş, kraliçelerin ezarlarının bulunduğu Karakuş Tümülüsü; en büyük şehirlerinden olan Perre’deki
nekropol alanları ve taban mozaikleri; krallığın kutsal alanı olan ve bir zamanlar sarayların bulunduğu Arsameia’yı bu uygarlığı daha akından tanımak isteyenler mutlaka görmelidir.
Bu yazımızın içeriği çoğunlukla Demet DEMİROĞLU tarafından yazılan İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Mühendisliği Anabilim Dalı, Ormancılık Politikası ve Yönetimi Programı’nda yapılan “Ulusal Parklarda Stratejik Yönetim Uygulanabilirliğinin İrdelenmesi (Örnek:Nemrut Dağı Ulusal Parkı)” adlı yüksek lisans tezine dayanmaktadır. Söz konusu tez 2004 yılında yayımlanmıştır. Tezin PDF dosyasına internetten erişilmiştir. Tezde yazılan eksikliklerin çoğunun giderildiği düşünülebilir.
Nemrut Dağı Milli Parkı’nın ve Yörenin Tanıtımı
Nemrut Dağı Ulusal Parkı, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Adıyaman–Kahta platosunun kuzeyi ile Toros dağlarının güney kesimi arasında yer almaktadır. Nemrut Dağı Ulusal Parkı’nın , bir kısmı Adıyaman ili Kahta ilçesinde, bir kısmı ise Malatya ili Pütürge ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Alanın kuzeyinde Malatya ili, batısında K.Maraş ili (Merkez ile Pazarcık ilçesi), güneydoğusunda Şanlıurfa (Siverek, Hilvan, Bozova ilçeleri), doğusunda ise Diyarbakır ili (Çermik ile Çüngüş ilçeleri) bulunmaktadır.
Nemrut Dağı Ulusal Parkı ve yöresi, topoğrafik açıdan engebeli bir yüzey şekline sahip olup, Kahta – Adıyaman platosu üzerinde 600 m civarında düzlük sahadan başlayarak, Nemrut Dağı’nda 2208 m ’ye ulaşmaktadır. Böylece 8- 9 km ’lik kuş uçuşu mesafe dahilinde yükseklik farkı 1500 m ’yi bulmaktadır. Son derece engebeli bir topografyaya sahip olan yöre, akarsular vasıtasıyla dar ve derin olarak parçalanmıştır.
Nemrut Dağı
Nemrut Dağı Ören Yeri, Pütürge’nin Büyüköz Köyü ile Adıyaman’ın Kâhta İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için 2 bin 150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nın yamaçlarına yaptırdığı mezar ve anıtsal heykeller, Helenistik Dönem’in en görkemli kalıntılarından birisidir.
Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmış olup, 8-10 metre yüksekliktedir. Eski çağlarda Kommagene olarak anılan bölgede I. Mithradates tarafından bağımsız bir krallık kurulmuş, krallık, onun oğlu I. Antiochos (M.Ö. 62-32) döneminde önem kazanmıştır. M.S. 72 yılında Roma’ya karşı yapılan savaşın kaybedilmesinin ardından krallığın bağımsızlığı sona ermiştir.
Nemrut Dağı’nın doruğu yerleşme yeri olmayıp, Antiochos’un tümülüsü ve kutsal alanlardır. Tümülüs, Fırat Nehri geçitlerine ve ovalarına hâkim bir noktadadır. Kralın kemiklerinin ya da küllerinin ana kayaya oyulmuş odaya konulduğu, 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki tümülüs, küçük kaya parçalarıyla örtülerek koruma altına alınmıştır. Her ne kadar yazıtlarda kralın mezarının burada olduğu belirtiliyorsa da bugüne kadar keşfedilememiştir.
Doğu ve batı teraslarında Antiochos ile tanrı ve tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır. Batı terasında eşsiz bir aslanlı horoskop yer almaktadır. Heykeller Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene Ülkesi özgün sanatı harmanlanarak yontulmuştur. Bu anlamda Nemrut Dağı’na batı ve doğu uygarlıklarının köprüsü denebilir.
Kommagene Krallığı’nın tarih sahnesinden silinmesiyle Nemrut Dağı’ndaki eserler yaklaşık iki bin yıl boyunca yalnızlığa terk edilmiştir. 1881 yılında yöreyi görevli olarak gezen Alman mühendis Karl Sester, Nemrut Dağı heykellerine rastlamış ve İzmir’de bulunan Alman Konsolosu’nu, Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, tanrı heykellerinin oturtulduğu kaidelerin arkasındaki Grekçe yazıtları göremediğinden Asur harabeleri zannederek haberdar etmiştir.
Karl Sester, dev heykelleri keşfetmenin heyecanıyla bu hataya düşmüştür. 1882 yılında Otto Puchstein ve Karl Sester Nemrut’ta inceleme yapmıştır. Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) Müdürü Osman Hamdi Bey 1883 yılında bir ekiple gelip Nemrut’ta çalışmıştır. 2’inci Dünya Savaşı’nın ardından Amerikan arkeolog Theresa Goell ve Alman Karl Doerner; Nemrut ve yöresinde kazı, araştırma ve inceleme yapmışlardır.
Nemrut Dağı Ne İçin Yapılmıştır?
Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için 2 bin 150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı‘nın yamaçlarına yaptırdığı mezar ve anıtsal heykeller, Helenistik Dönem’in en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır.
Nemrut Dağı’na Ulaşım
Kahta ilçesinin Ankara’ya uzaklığı 803 km, İstanbul’a 1256 km, İzmir’e 1285 km, Adana’ya 450 km, K.Maraş’a 200 km ve Malatya’ya 65 km’dir.
Nemrut Dağı Ulusal Parkı’na gerek karayolu, gerekse havayolu ile ulaşım sağlanmaktadır. Alana karayolu ile Kahta ilçesini Sincik ilçesine bağlayan karayolu üzerinden ulaşılabildiği gibi Malatya ilinin Tepehan nahiyesi üzerinden de Nemrut DağınTümülüsüne doğrudan ulaşmak mümkündür.
Kahta’dan diğer komşu illere ulaşım ise rahatlıkla sağlanmaktadır. Kahta’dan Malatya ve Şanlıurfa illerine ulaşım, Adıyaman karayolu üzerinden, Elazığ iline ulaşım ise Gerger ilçesi üzerinden olmaktadır.
Nemrut Dağı Sanal tur için tıklayınız: https://www.360tr.com/nemrut-dagi-3-panorama-sanal-tur_646c6eaf40_tr.html
Kommagene Krallığı
Kommagene Krallığı, İranlı Orontid Hanedanı’nın Helenleşmiş bir kolu tarafından yönetilen ve MÖ 163 – MS 72 yılları arasında varlık göstermiş bir Greko-Pers krallığıdır.
Partlar, Ermeniler ve Romalılar arasında tampon bir ülke olmuş, çok kültürlü bir devlettir.
Kommagene Krallığı M.Ö. 162 – M.S. 72 yılları arasında Toros dağ silsilesinin güney eteklerinde Fırat nehrinin batı yakasında, bugünkü Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş illeri sınırları içerisinde 234 yıl boyunca hüküm sürmüştür. Arkeolojik araştırmaların yetersizliği ve yazılı belgelerin azlığı nedeniyle yeterinde aydınlığa kavuşturulmamış olsa da eldeki bilgiler ışığında, krallığın en parlak dönemini M.Ö. 69-36 yılları arasında hüküm süren I. Antiokhos döneminde yaşadığı tahmin edilmektedir.
Kommagene Krallığının Tarihi
Kommagene Krallığının yazılı kaynaklarda ilk yer alışı, M.Ö. 850’li yıllara rastlamaktadır. Asur ve Hitit egemenliğini yaşayan Krallığın, Asur kaynaklarına göre, Geç Hitit döneminde adı, “Kummuh” şeklinde geçmekte ve o devirlerde hüküm sürmüş Asur Krallığı’nın sömürgesi olarak altın, gümüş ve sedir ağacı şeklinde vergi ödemekte idi. Özellikle M.Ö. 700’lü yıllarda Kommagene halkı Asur’lara karşı ayaklanmışsa da bu ayaklanmalar başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
M.Ö. 600’lü yıllarda ise Asur Krallığı ile Mısır Krallığı orduları birleşerek, Babil’lere karşı ayaklandı ve Samsota’da (Samsat) yapılan savaşta Asur Krallığı yenilgiye uğradı. Böylece Kommagene halkı, Hititler, Asurlar, Babiller, Persler ve Yunanlılar gibi birçok krallığın egemenliği altında yaşamışlardır.
Stratejik konumundan ötürü ülke, çıkarları çatışan büyük devletler arasında sürekli çekişme konusu olmuştur. Çünkü, Fırat ve Toros geçitleri doğu – batı yönlerinde askeri etkinliklere girişen devletler için büyük önem taşımaktaydı. Ancak, Kommageneliler, örnek bir siyaset güderek, ilişkileri iyi değerlendirerek güçlü komşular arasında varlıklarını korumayı başarmıştır.
Kommagene Krallığı’nın Kuruluşu
Selokid Kralı Antiokhos Gypros’un kızı Thea ile evlenen I. Mithridathes, M.Ö. 80’de Kommagene Krallığı’nı bağımsız olarak kurmuş ve Kommagene Kralı olmuştur. I. Mithridathes ataları olan Persleri, Makedonları ve bölgedeki diğer toplulukları bir araya getirerek kurduğu devlete, Grekçe “Genler Topluluğu” anlamına gelen “Kommagene” adını vermiştir.
Kommagene Krallığını bağımsız olarak kuran I. Mithridathes olmasına rağmen, Kommagene Devletinin asıl kurucusu I. Mithridathes’ in oğlu I. Antiokhos olarak kabul edilmektedir. I. Antiokhos’un tahta çıktığı M.Ö. 69 tarihi de Kommagene Krallığı’nın kuruluş tarihi olarak anılmaktadır.
Kommagene Krallığı Devrinde Anadolu
Kommagene Krallığı’nın tarih sahnesine çıkmasındaki etkenler; tarih boyunca Hititler, surlar, Urartular, İranlılar, Selökidler ve Romalılar gibi kendisinden daha güçlü ve büyük devletlerle ilişki kurması ve hanedanlar arası yapılan evliliklerdir. Evlenmeler aracılığıyla çevrede ülkeler arasında sıkı ilişkiler kurulmuştur.
Bolca para bastırılarak, ülkelerarası ticaret geliştirilmiştir. İran ve Kommagene aileleri arasındaki evlenmeler, aynı zamanda birbirlerinin yasallıklarını kabul etmelerinde etkili olmuştur.
I. Antiokhos soyunun Makedonya, Akhamenit ve İran gibi üç ayrı kökenden gelmesi de ona büyük yetkiler vermiştir. Anadolu’da hüküm sürmüş diğer birçok krallık gibi Kommagene Krallığı da batıdan ve doğudan gelen insanların oluşturduğu kozmopolitik bir krallıktı.
Kral Mithridathes bu büyük topluluğu bir araya getirmek için çok çalıştı. II. Mithridathes, Kommagene’yi korumak ve güçlendirmek için mitolojik tanrılarla anlaştı.
Kral, tanrılarla yaptığı anlaşmalarla ve halkın birbirleri ile kaynaşmasını faaliyetlerle birçok farklı grubu birleştirmeyi başardı. Krallığı içinde bulunan her şehre, adına “Temenos” dediği kutsal tapınaklar yaptırdı.
Anadolu’nun doğusundaki Galatia, Kapadokia ve bazı küçük devletler arasında, özel yeri olan Kommagene’de Yunan ve Pers sanat anlayışından etkiler bulunan bir sanat yaklaşımı vardı. Kral Mithridathes’ in hükümdarlığı döneminde, doğu kültürünün etkileri hissedilse de Antiokhos döneminde Yunan kültürünün etkilerinin fazlaca görüldüğü bir sanat anlayışı hakimdi.
Samsota’ da (Samsat) yapılan kazılarda kireçtaşından yapılmış asma yaprakları ve üzümlerle çevrelenmiş tapınak kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Bu motif, daha çok Helenistik dönemde yaygındı.
Kommagene Krallığı Sosyal Ticari Hayatı
Kommageneliler için ticaret çok önemli bir gelir kaynağı idi. O dönemde, Romalılar ve Partlılar arasındaki çekişme, doğu – batı arasındaki ticareti engellemekteydi. Sadece, bu iki güç arasında yer alan ve bağımsız bir krallık olan Kommagene, hem Part Krallığı, hem de Romalılar için kabul edilebilir bir ticaret ortağı idi.
Kommageneli tüccarlar, Hindistan’dan getirdikleri baharatlar, değişik türdeki hayvanlar, Çin ipekleri gibi birçok malı Part ve Roma Krallıklarında pazarlayabiliyorlardı. Ayrıca, para bastırarak ülkelerarası ticareti de önemli ölçüde geliştirmişlerdi.
Kommagene Krallığı Savaşları
III. Antiokhos döneminde, ülke oldukça güçlü bir duruma geldi. O’nun ölümünden sonra, M. S. 17’de Romalı komutan Germenicus, Kommagene’yi Roma’nın Suriye eyaletine bağladı. Romalılar, Fırat boylarına ulaşınca, bölge üzerinde kesin bir denetim sağlamaya çalıştılar. Baskılarını zamanla daha da arttırarak ülke yönetimine sürekli olarak karıştılar.
Roma imparatoru Caligula, IV. Antiokhos’a babasından aldığı krallığı geri verdi ve M. S. 38’de Kommagene yeniden bağımsızlığını kazandı. IV. Antiokhos döneminde ülkenin sınırları batıya doğru genişledi. IV. Antiokhos, Kilikya bölgesinin önemli bir bölümüyle Lakanatis ve Lukaonia bölgelerini ele geçirdi.
Neron döneminde, Part Savaşlarında gösterdiği yararlılıklardan ötürü, Doğu Anadolu’nun bir bölümü Romalılar tarafından IV. Antiokhos’a verildi. Roma komutanı Vespasianus, Yahudi savaşları sırasında IV. Antiokhos’u tahttan indirdi ve Kommagene’nin bağımsızlığına son verdi.(M. S. 72) Böylece ülke yeniden Roma’nın Suriye Eyaletine bağlanmış oldu.
Nemrut Dağı ve Kommagene Krallığı
Nemrut Dağı Ulusal Parkı sınırları içerisinde Kommagene Krallığı ve Bizans İmparatorluğundan kalma birçok tarihi ve arkeolojik değer bulunmaktadır. Bunların başlıcaları; Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü, Arsemia (Eski Kale), Yeni Kale (Eski Kahta) ve Nemrut Dağı Tümülüsü’dür. Bunlardan Nemrut Dağı Tümülüsü ve Arsemia sit alanı, Cendere Köprüsü ve Yeni Kale ise arkeolojik anıt olarak korunmaktadır.
Nemrut Dağı’nda Bulunan Tarihi Yapılar
1- Karakuş Tümülüsü
Kahta’nın 12 km. kuzeyinde, Kahta – Cendere yolu üzerinde, Eski Kahta’ya giden yolun sol tarafında yer alan Karakuş Tümülüsü denizden 890 m yükseklikte bulunmaktadır. Kommagene Kralı I. Antiokhos tarafından, oğlu Mithridathes’in annesi İsias ve kız kardeşi Antiokhis için anıt mezar yeri olarak inşa edilmiştir. Aynı zamanda, bu tümülüsün Kommageneliler tarafından Roma’ya bağlılıklarının bir ifadesi olarak yapıldığı da sanılmaktadır.
Tümülüsün etrafında, Pers ve Helen sembollerinden oluşan Dor tarzında heykel ve kabartmalar bulunmaktadır. Güneydeki sütun üzerinde; yaklaşık 10 m yüksekliğinde dikdörtgen kaide üzerine oturtulmuş, 7 yuvarlak taştan oluşan ve üzerinde 2, 45 m yüksekliğindeki tümülüse “Karakuş” adını veren, kartal heykelli sütun bulunmaktadır.
Doğuda bulunan 2 sütundan birinde, tahrip olması nedeniyle müzede koruma altına alınan Roma Aslanı heykeli, diğerinde ise, boğa heykeli bulunmaktadır. Sütunlar yine dikdörtgen kaideler üzerine 6’şar adet yuvarlak taşın üst üste konulması ile oluşturulmuştur.
Sütunların kuzeyde bulunanının üzerinde Kral I. Antiokhos ile Herakles’in tokalaşma rölyefi bulunmaktadır. (Rölyef: Kabartma)
Yaklaşık 35 m yüksekliğinde ve 80 m genişliğindeki tümülüsün tam ortasında mezar odasının bulunduğu tespit edilmiştir. Kahta Çayı kenarından getirilen granit, bazalt, kireçtaşı ve kuvarsit taş bloklarla katlar halinde inşa edilen mezar odasının üzeri kırma taşlarla ve toprakla örtülerek tümülüs oluşturulmuştur.
2- Cendere Köprüsü
Fırat nehrinin bir kolu olan Kahta Çayı (Cendere Çayı) üzerinde kurulu bulunan antik köprü, 2000 yıllık muhteşem yapısını halen korumaktadır. Eski Kahta karayolunun 20. km sinde, Karakuş’un 10 km kuzeyine düşmektedir.
Roma mühendisliğinin bir şaheseri olarak kabul edilen Cendere Köprüsü, M. S. I. Yüzyılda (198 – 200) Samsat’ta karargah kurmuş olan XV. Roma Lejyonu tarafından inşa edilmiştir. Roma İmparatoru Septimus Severus’un M. S. 2. yy sonlarında izlediği doğu politikası ile bağlantılı olarak, eşi Julia Donma, oğulları Carcala ile Geta onuruna yaptırılmıştır.
Köprünün 4 ayağında 4 ayrı sütun vardır ve her bir sütunun üzerinde sütunların dikiliş amaçlarını doğrulayan kitabeler konulmuştur. Bu sütunlardan ilki Roma İmparatoru Septimus Severus’u, 2. sütun karısı Donma’yı, 3. sütun oğlu Caracala’yı ve 4. Sütun oğlu Geta’yı temsil etmektedir. Septimus Severus’un oğlu Carcala, imparatorluk için rakip olarak gördüğü Geta’yı öldürtmüş ve Geta’nın onuruna dikilen sütunu köprüden kaldırtmıştır. Ancak kitabe halen yerinde durmaktadır.
Halen günlük trafik akışında kullanılmakta olan Cendere Köprüsünün uzunluğu 117, 5 m ve eni 7, 8 m dir. Taş blok kaideler üzerine 7 adet taş bloğun oturtulması ile oluşturulmuş olan sütunların yüksekliği ise 5,95 m dir. Ayrıca köprünün su seviyesinden yüksekliği 17, 85 m olup iki ayağı arasındaki mesafe 40 m civarındadır.
3- Arsemia (Eski Kale)
Kommagene Krallığı’nın ilk başkenti olan Arsemia, Kahta Çayı (Nymphois) üzerinde Kral I. Antiokhos’un atası Arsames tarafından kurulmuştur. Yeni Kale’nin doğusunda bulunan, Eski Kahta Çayı’nın kenarındaki sarp kayalıklar üzerinde yer alan Arsemia antik kentinde I. Antiokhos’un babası (Mithridathes Kallinikos) için yaptırdığı Hierothesion’da bulunmaktadır. (Hierothesion: Kutsal İbadet Alanı)
Kommagene medeniyetinin tüm sırları ve gizemi burada bulunan yazıtlardan çözülmüştür. En büyük Grekçe yazıt özelliğini taşıyan kitabe 158 m. uzunluğunda olup, I. Antiokhos’un sülalesi, politikası ve inançları hakkında bilgi vermektedir.
Kitabe, “Büyük ve Yüce Antiokhos” başlığını taşımaktadır. Kitabenin birinci bölümünde Arsemia kentinin nasıl yapıldığı anlatılmaktadır. Bu bölümde özellikle dikkati çeken nokta kitabenin bir kentin meydana getirilmesinde doğal kaynakların rolünü anlatmasıdır.
“……..Kahta Deresinin göğsünden akarak onun iki yakasındaki bu toprakları bereketiyle sulayan …….” diye süren ifade, Yukarı Mezopotamya daki su bereketini anlatan en veciz cümleler olarak kabul edilmektedir. Yine bu bölümde kentin yapımında korunma dürtülerinin genişçe anlatılması dikkat çekicidir. Kitabenin devamında Kral Antiokhos kentin saldırı halinde oluşturulmuş stokları hakkında bilgi vermektedir.
Kitabenin son bölümünde Kral kendisi ve babası Kral Kallinikos’un ölümünden sonra nasıl anılacağı ve bu törenlerin hangi araçlarla yapılacağı konusunda bilgi yer almaktadır.
Arsemia antik şehrinde Mithridathes Kallinikos ile I. Antiokhos’un el sıkışma (dexiosis) sahnesini gösteren rölyef, Tanrı Herakles ile Mithtidathes Kallinikos’un el sıkışma sahnesini gösteren rölyef, kaya odaları ve krallık şehrine ait kalıntılar bulunmaktadır.
Mithridathes Kallinikos ile I. Antiokhos’un el sıkışma sahnesini gösteren rölyef, alanın giriş kısmından yaklaşık 100 – 120 m. kuzeybatısında yer almaktadır. Bu rölyefin sadece alt yarısı günümüze kadar gelebilmiştir. El sıkışma rölyefi, Cumederich Karl Dorner tarafından yapılan kazı çalışmaları sonucunda, 1951 yılında, ortaya çıkarılmıştır.
Rölyefin arkasında, I. Antiokhos’un Mithridathes – Apollon – Helios – Hermes adına yapılacak olan şenliklerde gelenlere hizmet etmeleri amacıyla iki ayrı rahibi görevlendirdiğini bildiren bir de kitabe yer almaktadır.
Arsemia’nın güney yamacında, kaya kütlesi içerisine oyularak yapılmış yüksek kubbeli kaya odası bulunmaktadır. Bu alan Mithridathes Kallinikos ile I. Antiokhos’un el sıkışma rölyefinin kuzeybatısında yer almaktadır. Bu kaya odasının yüksekliği 2,46 m. olup, 10 m. uzunluğunda ve 14 basamakla inilen merdivenli bir tünelle küçük bir alana ulaşılmaktadır.
Bu alanın yaklaşık 50–60 m. kuzeydoğusunda sert kristalli kireç taşından yapılma levha üzerine büyük bir özenle ve ihtişamlı kral kıyafetiyle işlenmiş Tanrı Herakles ile Mithridathes Kallinikos’un el sıkışma rölyefi bulunmaktadır. Bu rölyefin alt kısmında 35º eğimle yerin 158 m. derinine inen kaya geçidi bulunmaktadır.
Şehrin bulunduğu alana çıkıldığında, sadece kalıntılarla karşılaşılmaktadır. Geç Helenistik Çağı’nda, Bizans Döneminde ve Ortaçağ’da geniş ölçüde değişiklik yapılmış olan alanın batı kısmının Helenistik Dönem’de tören mekanı olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Alana çıkan merdiven, şenliklere katılanların kolayca çıkmaları ve inmeleri için yeterli genişlikte yapılmıştır. Bugün sadece kalıntıların bulunduğu şehir, Kommagene Krallığı için önemli bir şehir merkezi idi.
4- Yeni Kale (Kahta Kalesi)
Kahta’nın 26 km. kuzeyinde, Eski Kale ile karşılıklı bulunan Kahta Kalesi, Kocahisar köyü içerisinde yer almaktadır. İki kale arasında Kahta Çayı akmaktadır.
Kahta Çayının kenarında 300–350 m yüksekliğindeki bir tepe üzerinde kurulmuştur. Tek girişi bulunan kale içinde cami, hamam, dükkanlar ve su depoları bulunmaktadır.
Kahta Kalesi bulunduğu alana oldukça hakim durumda olup kaleye vadiden çıkılmamaktadır. Kalede Kahta Çayına doğru döne döne inen bir merdivenli su yolu vardır. Bu yol küçük bir hisara çıkmakta ve bu hisar kalenin su ihtiyacını karşılamaktaydı. Ayrıca güvercinlikler de inşa edilmiş ve güvercinlikler halen bozulmamıştır. Bu yapılar o dönemde haberleşmenin nasıl olduğunu göstermektedir.
Kommagene Krallığı’nın idare merkezi olarak da kullanılan kale Memlüklüler dönemine aittir. Duvarlardaki Arapça yazılardan kalenin Memluk Sultanlarından Kalaun (1279 – 1290), oğlu Eşref Halil (1290 – 1293) ve kardeşi Eşref Halil (1293 –1341) tarafından belirtilen tarihlerde yapıldığı ve onarıldığı anlaşılmaktadır.
Kahta Kalesi Osmanlı Döneminde I. Mahmut zamanında ve cumhuriyet döneminde 1968 – 1975 yılları arasında onarım görmüştür. Günümüzde oldukça bakımsız durumda olan kale, çok miktarda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir.
5- Nemrut Dağı Tümülüsü
Nemrut Dağı, Adıyaman’ın 86 km. doğusunda Toros dağ silsilesinin bir uzantısıdır.
Dünyanın sekizinci harikası olarak tanınan Nemrut Dağı, tepesinde 30.000 m³ hacminde küçük kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuş bir tümülüsün bulunduğu, 2150 m. yükseklikte görkemli bir kültür ve turizm merkezidir. Tümülüs 50 m. Yüksekliğinde olup, merkezinde 5×8 m. taban ölçülerinde ve 2, 40 m. yüksekliğinde bir oda bulunduğu ve oda içerisinde, I. Antiokhos, babası Mithridathes Kallinikos ve adı belirlenemeyen bir Kommagene Kralı’nın mezarlarının bulunduğu varsayılmaktadır.
Kral Antiokhos, buranın hierothesion ve aynı zamanda kendi dünya görüşünün yayılacağı bir merkez olmasını amaçlamakta idi. I. Antiokhos, gençlik yıllarında birçok yabancı uygarlıkları gezmiş ve bulunduğu bu yerlerdeki toplulukların düşünce tarzlarını incelemiştir.
Bu gezileri sırasında özellikle, Pers-Part ve Yunan Roma Uygarlıkları’nın sanat anlayışlarını, düşünce yapılarını araştırmış, Budizm felsefesinin ayrıntılarını öğrenmiştir. Bütün bu etkilerle Kral I. Antiokhos kendine farklı bir dünya edinmiş ve bu görüşlerini, “Kutsal Kanun” dediği, teraslarda yer alan tanrı heykellerinin arkasına taşları oyarak yazdırdığı “Nomes” isimli hitabesinde halkına duyurmuştur. Grek harfleriyle yazılmış olan bu hitabe, 237 satırdan oluşmaktadır.
Tümülüs, I. Antiokhos’un şerefine tertiplenen törenlere mahsus 3 terasla çevrilidir. Doğu, batı ve kuzey terasları olarak adlandırılan bu alanlardan doğu ve batı teraslarında; sıra halinde 8 – 10 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 7 – 8 ton ağırlığında 8 – 10 m. yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır.
Heykeller her iki terasta da aynı sıra ile yer almaktadır. Soldan sağa doğru Tanrı – Kral I. Antiokhos’un kendisi, yanında ülkenin Ana Tanrıçası Kommagene, tam ortada baştanrı Zeus, Zeus’un yanında Apollon-ve en sağda Herakles yer almaktadır. Bu heykellerin her iki yanında kartal ve aslan heykelleri simetrik olarak yer almaktadır.
Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize etmektedir.
Doğu terasında güney uçta ilk sırada yer alan I. Antiokhos’un başında, diadem’i (Diadem: Kraliyet tacı) ve kurdeleleri olan beş uçlu bir başlık vardır. Kralların giydiği bu başlığa “tiara” denilmekteydi. Diğer erkek figürlerinde olduğu gibi Pers çizmeleri giymiş ve Zeus’la Apollon gibi sol elinde bir ılgın demeti tutmaktadır.
İlk araştırmalar sırasında (Humann ve Punchstein) en güney uçtaki heykelin başının kaybolduğu belirtilmekle birlikte yarım kaldığı da sanılmıştır. Ancak 1953 yılında yapılan kazılarda tahtın arkasında heykelin başı bulunmuştur.
Kral I. Antiokhos’un hemen yanında ülkenin ana tanrıçası Tycha – Fortuna ya da Bereketli Kommagene vardır. Tanrıça Argende olarak da bilinen bu heykel, panteon*daki tek kadın figürüdür. Tanrıça, 1960’lı yılların başına değin başı omuzlarının üzerinde hiç bozulmadan duran tek figürdür.
Ayağında uzun çizmeleriyle bir himation giymiştir ve sol elinde içi meyve ve çiçek dolu bir çelenk, sağ elinde de bir kısmı kucağına düşmüş meyve sepeti bulunmaktadır.
Doğu terasında dev heykellerin ortasındaki Tanrı Zeus’un büyük olasılıkla bir deprem sırasında düştüğü varsayılan başı, avlunun güneybatı köşesine yakın bir yerde dik durmaktadır.
İki blok taştan oluşan Zeus başında, tepesi öne eğik duran diademli bir Pers tiarası vardır. Diademdeki şimşek kabartmaları Zeus başını diğerlerinkinden farklı kılmaktadır. Tüm yüzünü örten sakalları vardır. Sol elinde tuttuğu ılgın ağaç demeti, Pers–Mithra dininde kurban törenlerinde yakılan kutsal ateşi sembolize etmektedir.
Zeus’un yanında, sol tarafında, Apollon figürü yer almaktadır. Apollon’un başı da avluda heykelin hemen dibindedir. Tiarası ise, 1998 yılında yerine konulmuştur. Apollon’un omzundan bir parça düşmüş ve tahtın hemen arkasında durmaktadır.
Apollon’un başı ve yüksek Pers tiarası iki ayrı bloktan oyularak, ortadan 20 cm. çapından yuvarlak bir pimle tutturulmuştur. Zeus gibi Apollon’un da üzerinde uzun kollu bir tunikle pelerin vardır. Aynı şekilde önlük gibi bir eteklikle kısa çizmeler giymiş ve sol elinde bir ılgın demeti tutmaktadır.
En sağ başta Herakles heykeli yer almaktadır. Herakles diğer tanrılar gibi tümü ile giyimlidir. Heykelin başı avlunun kuzey tarafında Apollonunkinin yanında dik olarak durmaktadır. Zeus gibi sakalları vardır. Fakat ondan farklı bir diadem takmakta ve tiara giymektedir.
Tanrı heykelleri, her iki terasta da tahtların ilk basamağı ile aşağı yukarı aynı hizada, alçak ve uzun bir kaideyle son bulmaktadır. Her iki kaide de gücü sembolize eden koruyucu aslan ve kartal figürlerinden oluşan dev hayvan heykelleri yapılmıştır. Ancak, güney uçta Kral Antiokhos’un yanındaki grup tamamen dağılmıştır.
Batı terasında doğu terasından farklı olarak I. Antiokhos’un Tanrıça Kommagene, Tanrı Zeus ve Tanrı Apollon ile el sıkışma (dexiosis) sahnelerini gösteren kum taşından yapılmış olan kabarmalar bulunmaktadır. Ayrıca yine farklı olarak, Aslanlı horoskop bulunmaktadır. Bu horoskop bugüne kadar bilinen en eski horoskoptur.
Aslanın gövdesi üzerinde 19 yıldız, göğsü üzerinde de hilal biçimli ay ile üç gezegenin (Jupiter, Merkür, Mars) bileşimini gösterir. Kimi araştırmacılara göre bu bileşim, I. Antiokhos’un tahta çıkış tarihini, kimilerine göre de Nemrut Dağı’nın kuruluş tarihini göstermektedir.
Batı terasındaki ana heykeller, çok ufak detaylar hariç, Doğu terasındaki heykel dizisinin aynısıdır. Doğu terasındaki heykellerin kült yazıtın aynısı (Nomos) batı terasındaki heykellerin arkasında tekrarlanmıştır. Tahtlarında oturan tanrıların gövdelerinin hemen hemen hepsi parçalanmış, avlu tabanına dağılmıştır. Mimari yerleşimleri itibariyle Antiokhos’un yanında Tanrıça Tyche ya da Tanrıça Kommagene oturmaktadır.
Yine bu heykelde de üçüncü kademenin üstündeki parçaların hiçbiri yerinde yoktur. Tanrıçaya ait parçalar avlu tabanına dağılmış durumdadır. Başı Antiokhos’un başının yanındadır. Tahtında oturan Zeus, yine tam ortada yer almaktadır.
Zeus’un güneyindeki Apollon, Herakles ve diğer tanrılarda olduğu gibi, onun da ayağında Pers tipi çizmeler vardır. Diademi alçak kabartma, daire ve eşkenar dörtgen şekilleri ile süslenmiştir. Tanrı heykelleri dizisinin güney ucundaki Artagnes–Herakles –Ares heykelinden geriye kalan sadece tahtın en alt kademesinin ufalanmış parçalarıdır.
Herakles’in başı şuanda gövdesinin epeyce uzağında, avlunun ortasına yakın bir yerdedir. Batı terasındaki hayvan heykelleri de çok ciddi anlamda zarar görmüştür.
Nemrut Dağı’nda Bulunan Heykeller
Heykel başlarının şakaklarında ve bazı blokların yanlarında bulunan delikler, parçaların yerde yapılıp sonradan gövde üzerine konulduğunu göstermektedir. Heykeller yapılırken taş işçiliğini azaltmak için gövdelerini oluşturan blokların içi boş bırakılmıştır. Heykel kaidelerinin orta bölümü de aynı şekilde boş yapılıp kireçtaşı molozları ile doldurulmuştur. Gövde bloklarının harç kullanılmadan dikkatle birleştirilerek yerleştirilmesi de depreme karşı esneklik kazandırmak amacıyla düşünülmüştür.
Heykel başlarının şakaklarında ve bazı blokların yanlarında bulunan delikler, parçaların yerde yapılıp sonradan gövde üzerine konulduğunu göstermektedir. Heykeller yapılırken taş işçiliğini azaltmak için gövdelerini oluşturan blokların içi boş bırakılmıştır. Heykel kaidelerinin orta bölümü de aynı şekilde boş yapılıp kireçtaşı molozları ile doldurulmuştur. Gövde bloklarının harç kullanılmadan dikkatle birleştirilerek yerleştirilmesi de depreme karşı esneklik kazandırmak amacıyla düşünülmüştür.
Doğu terası ile Batı terası arasında, Kral I. Antiokhos’un atalarının resimleri ile süslemek hazırlattığı, 50’yi aşkın taş stel (Mezar Taşı) Kuzey Teras olarak adlandırılan sahada, dikilmemiş halde yerde yatmaktadır. Bu taş stellerin bulunduğu Kuzey Teras’a Kommagene din adamları tanrılara sunulmak üzere getirdikleri içki ve yiyecekleri bırakıyorlar ve buradan diğer teraslara geçiyorlardı.
I. Antiokhos inşa ettirdiği bu görkemli eseri şöyle tarif etmiştir: “Bu Hierothesion benim tanrılara ve tanrılaşmış atalarıma gözle görülür yardımlarına şükran borcu olarak inşa ettirdim. Atalarıma ve şahsıma yakışanı edebileştirdim.”
Nemrut Dağı ve Anıtların Keşif Süreci
Kommagene Kralı I. Antiokhos’un yaptırdığı Nemrut Dağı’nın zirvesindeki tümülüsün bulunuşu, 1881 yılının son dönemlerine rastlamıştır. Berlin’deki Prusya Kraliyet Bilimler Akademisi’ne İzmir’de bulunan Alman konsolos yardımcısının yazdığına göre, o sıralar Diyarbakır ilinde yol yapım işlerinde mühendis olarak çalışan Karl Sester adlı bir Alman Doğu Toroslarda bir zirvede, çok sayıda ve muazzam büyüklükte Asur Krallığı’na ait heykellerin bulunduğunu iddia etmiştir.
Karl Sester’in anlattığına göre, devasa boyutlara sahip olan bu heykeller karşılıklı olarak iki terasta yer almakta ve bunlar bir tepe ile birbirinden ayrılmaktaydı. Karl Sester bu kalıntıların daha önce bu yörede hüküm süren Asur Krallığına ait olabileceği fikrini savunmuştur. Bu yazıları okuyan bazı akademi üyeleri, bu arkeolojik eserler hakkında herhangi bir bilgi bulunmamasından dolayı farklı değerlendirmeler yapmışlar ve anlatılanları pek önemsememişlerdir.
Ünlü Alman subayı Helmut Von Moltke, Osmanlı Sarayı’nın teklifi üzerine Malatya ve civarında kartografik çalışmalar yapmıştır. O sıralarda Nemrut Dağı’nın zirvesindeki tarihi eserler hakkında hiçbir bilgi almamıştır. Sonradan Berlin İlimler Akademisi Onursal Üyeliği’ne seçilen Moltke, Anadolu’daki seyahatleri sırasında antik kalıntılar hakkında bilgi toplamaya özen göstermiş birisi olarak, 1881 yılında Berlin İlimler Akademisi’ne Nemrut Dağı hakkında şaşırtıcı bilgiler içeren bir mektup göndermiştir.
Akademi üyeleri, Karl Sester’in raporunun gerçek yönlerini araştırmaya karar vermişlerdir. Bu amaçla, Otto Puchstein ve Karl Sester bu konunun aydınlatılması için görevlendirilerek 4 Mayıs 1882 yılında Nemrut Dağıyla ilgili ilk önemli bilgileri saptamışlardır.
Konunun aydınlatılması için görevlendirilen iki bilim adamından birisi olan Otto Puchstein, Doğu Terasındaki tahtlar üzerinde yer alan heykeller dizisinin kuzeyinde yer alan heykelin sol elinde tuttuğu bir sembolün Grek Tanrısı Herakles’in hep böyle bir lobutla tasvir edildiğini fark etmiştir. Daha sonra teraslar üzerinde yer alan Grekçe harflerle yazılı kitabeleri çözümlemiştir.
Böylelikle, Nemrut Dağı üzerindeki bu heykellerin Asur Krallığı ile bir ilişkisi olmadığına ve daha sonraki bir döneme ait olduğuna karar vermiştir. Uzun ve yoğun çalışmalardan sonra kitabelerin başlangıç kısmını çözümlemeyi başarmış ve bu metinlerin ataları Pers ve Makedonyalı olan Kommagene Krallığı’na ait olduğu sonucuna varmıştır.
Otto Puchstein, daha sonra eski çağa ait tarihi kaynakları araştırdığında, Nemrut Dağı’nın zirvesinde bulunan bu görkemli tapınaksal mezarı yaptıran gizemli kişinin Seleukos Prensesi’nin oğlu ve Grypos (Çengel burunlu) lakabı ile anılan Suriye Kralı VIII. Antiokhos’un torunu Kral I. Antiokhos olduğunu belirlemiştir. I. Antiokhos’un yazdırdığı kitabelerde kutsal alanları tanımlamak için daha önce bilinmeyen, içinde kutsal bir şey saklayan yer anlamına gelen, “Hierothesion” kelimesinin kullanıldığı anlaşılmıştır.
Karl Sester ve Otto Puchstein, 8 Kasım 1882’de Nemrut Dağı’ndan ayrıldıklarında, kitabelerin tam bir kopyasını almışlardır. Ayrıca, Dağın asıl özelliği olan zirvenin insan eliyle yapılmış bir tepe olduğunu da ortaya çıkarmışlardır. Berlin İlimler Akademisine üye olan bu iki akademisyen, 16 Temmuz 1882’de tekrar Berlin’e hareket etmişlerdir.
Daha sonra 1893 yılında Otto Puchstein’ın da katılımı ile, Humann’ın yönetiminde Nemrut Dağı’na ikinci gezi gerçekleştirilmiştir. Aynı tarihlerde Osmanlı Hükümeti de Nemrut Dağı’nda bulunan anıtları incelemek, kitabeleri ve konu ile ilgili çeşitli problemleri aydınlatmak amacı ile, Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey’i görevlendirmiştir. Osman Hamdi Bey, bu alanlardaki ilk kazı çalışması ve araştırmasını 1893 yılının Mayıs ayında gerçekleştirmiştir. Dönüşünde kazı sonuçlarını fotoğraflarla birlikte aynı yıl İstanbul’da yayınlamıştır. Bu onun ve Türkiye Arkeolojisinin ilk büyük yayını olmuştur.
1950-1970’li yıllar arasında Amerikalı Theresa Goell, 1980’li yıllar da Cumedrich Karl Dörner ve son olarak Prof. Dr. Sencer Şahin Nemrut Dağı’nda bilimsel çalışmalar yapmışlardır. Son çalışmalar sırasında yapılan jeofizik araştırmalarda kral mezar odasının tümülüs altında zirveye yakın bir noktada ve “Zeus Ekseni” olarak tanımlanan çizgi üzerinde olabileceği ileri sürülmüştür.
Nemrut Dağı Milli Parkı’nda Karşılaşılan Sorunlar
(Bu yazı 2004 yılında yayımlanan teze dayanmaktadır. Aşağıda verilen sorunların zaman içerisinde birçoğunun çözüldüğü bilimektedir.)
Nemrut Dağı Altyapı Sorunları
Ziyaretçilere sorulan “Ulusal Park alanında en çok rahatsız olduğunuz hizmet nedir?” sorusuna ziyaretçilerin büyük bir çoğunluğu altyapı (su, tuvalet, elektrik, otopark v.s.) hizmeti yanıtını vermiştir.
Nemrut Dağı Ulusal Parkı’nın ziyaretçilerinin karşılaştığı altyapı sorunlarının başında tuvalet ve su sorunu gelmektedir. Alanda yoğun olarak kullanılan yerlerden (Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü, Arsemia, Yeni Kale ve Nemrut Dağı Tümülüsü) sadece Nemrut Dağı’nda ve Arsemia’da tuvaletten ve sudan yararlanma olanakları vardır.
Özellikle Nemrut Dağı Tümülüsü güneşin batış ve doğuş saatlerinde aynı anda yüzlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Ziyaretçilerle yapılan birebir görüşmelerde ve alanda yapılan gözlemlerde mevcut tuvaletlerin yeterli olmadığı görülmüştür.
Nemrut Dağı Temizlik Sorunları
Ziyaretçilerin %6’sı Ulusal Park alanında en çok temizlik hizmetinden rahatsız olduklarını belirtmişlerdir. Ulusal Park içerisinde yer alan yerleşimlerde ve ziyaretçilerin yoğun olarak kullandığı alanlarda düzenli bir çöp toplama sisteminin olmaması özellikle yaz aylarında sağlıksız ortamların ve hoş olmayan görüntülerin oluşmasına sebep olmaktadır. Arsemia’da ve Nemrut Dağı’nda biriken çöpler Ulusal Park Müdürlüğünce sistemli olarak toplansa da, Karakuş Tümülüsünde, Cendere Köprüsü çevresinde ve Yeni Kale’de biriken çöpler düzenli olarak toplanamamaktadır.
Nemrut Dağı Otopark Sorunları
Nemrut Dağı Ulusal Parkı’ndaki otopark sorunu da altyapı sorunlarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Her geçen yıl artış gösteren ziyaretçi sayısı bu sorunu da beraberinde getirmektedir. Özellikle Karakuş Tümülüsü’nde, ziyaretçilerin araçlarıyla arkeolojik eserlerin ve tümülüsün yanına kadar yanaştığı gözlenmiştir. Otopark sorunu ayrıca Cendere köprüsü çevresinde, Yeni Kale’de, Arsemia da ve bu alanlardan daha yoğun olarak kullanılan Nemrut Dağı Tümülüsü’nün bulunduğu alanda da vardır.
Nemrut Dağı Tanıtım Sorunları
Bir ulusal park alanını ziyaret eden kullanıcıların alandan en iyi şekilde yararlanmalarının yanında, alan hakkında bilgi sahibi olmaları da önemlidir. Bu durum bir anlamda ulusal parkların kullanıcılara karşı olan bilimsel ve eğitsel işlevlerini gerçekleştirmesiyle de ilgilidir.
Nitekim ankete katılan ziyaretçilerin %16’sı en fazla tanıtım ve rehberlik hizmetlerinin eksikliğinden dolayı rahatsızlık duyduklarını belirtmişlerdir.
Ulusal Park ziyaretçilerinin %19’u ise öncelikli olarak tanıtım ve rehberlik hizmetlerinin iyileştirilmesini istemektedir. Ayrıca giriş kapılarından belirli bir ücret ödeyerek park alanına giren ziyaretçilere herhangi bir broşür, bilgilendirme kitapçığı ya da alanla ilgili çıkartmalar dağıtılmamaktadır. Alan hakkında bilgi sahibi olmak isteyen ziyaretçiler ise Nemrut Dağı Tümülüsü’nde, Arsemia’da bulunan hizmet binalarında ve Cendere Köprüsü çevresinde satılan kitapçıkları yüksek fiyatlarla almak zorunda kalmaktadır.
Nemrut Dağı Tanıtıcı Levha Sorunları
Ulusal Park alanı içerisinde yer alan belirli kullanım alanlarında bazı tanıtıcı ve uyarıcı levhalar bulunmakla birlikte bunların yetersiz, bakımsız ve alanın tarihi ve doğal dokusuna uygun olmadıkları görülmektedir. Alanın kaynak değerlerinden olan Karakuş Tümülüsü’nde, Cendere Köprüsü’nde, Arsemia’da, Yeni Kale’de ve Nemrut Dağı Tümülüsü’nde bulunan bilgilendirme panolarında bu alanların tarihi hakkında genel tanıtım İngilizce ve Türkçe olarak yapılmıştır. Ziyaretçilerle yapılan görüşmelerde eserlerle ilgili daha ayrıntılı bilgilere gereksinim duyulduğu ortaya çıkmıştır.
Nemrut Dağı Ulaşım Sorunları
Adıyaman’ın merkezinde ve kenti diğer illere bağlayan ulaşım yollarında yeterli olmayan sayıda yönlendirici ve bilgilendirici tabelalar mevcuttur. Fakat bu tabelalarda yeterli bilgilerin olmaması ve bazılarının İngilizce olarak yazılmaması önemli bir eksikliktir. Bu eksiklik, uluslararası öneme sahip olan Nemrut Dağı Ulusal Parkı’nı ziyaret etmek isteyen yerli ve yabancı turistlerin alanda yer alan değerlere ulaşmakta zorlanmalarına neden olmaktadır.
Nemrut Dağı Konaklama Sorunları
Araştırma alanı sınırları içerisinde hizmet veren konaklama tesislerinin yetersiz olmasından dolayı alanı ziyaret eden ve her yıl artış gösteren yerli ve yabancı iyaretçiler genellikle Adıyaman il merkezinde ve Kahta’da konaklamaktadır. Yöredeki turistik tesislerin durumları incelendiğinde bu tesislerin yöreye gelen ziyaretçilere cevap verebilecek kapasiteye ve niteliğe sahip olmadığı görülmektedir.
Nemrut Dağı Koruma Sorunları
Ulusal Parkın kaynak değerlerini oluşturan ve alanın Ulusal Park olmasını sağlayan arkeolojik eserler etkin bir biçimde korunamamaktadır. 1880 yılından bu yana uluslar arası düzeyde değer taşıyan kültür mirası yıllardır hem insan hem de doğanın baskısı altındadır. Doğal afetler ve iklim koşullarından dolayı eserler her geçen gün biraz daha zarar görmektedir.
Nemrut Dağı Tümülüsü’nde ve Arsemia’da bulunan eserler yetersiz sayıda görevliyle korunmaya çalışılmaktadır. Karakuş Tümülüsü’nde, Cendere Köprüsünde ve Yeni Kale’de herhangi bir koruma hizmeti bulunmamaktadır.
Nemrut Dağı İşletme Sorunları
Nemrut Dağı Mili Parkı’nda kontrollü ve merkezi bir girişin bulunmaması da bir diğer sorunu oluşturmaktadır. Park alanına 8 değişik noktadan (Kahta, Doluca, Sincik, Kocahisar-Çamlık, Yolaltı, Karadut-Şahintepe, Gerger ve Malatya) giriş yapılması alandaki kontrolü ve denetimi zorlaştırmaktadır. Öte yandan alan içerisinde sadece Arsemia ve Nemrut Dağı Tümülüsü’nde giriş-kontrol üniteleri vardır.
Nemrut Dağı’nda Yapılması Gerekenler
Nemrut Dağı’na gitmeyi düşünüyorsan aşağıdaki listeye bir göz at. Bunları yapmadan Nemrut Dağı’ndan dönersen orayı tam olarak keşfetmiş sayılmazsın!
- Çevredeki Yerel Esnafları Dolaş
Zirvelere çıkmadan önce Kahta ilçesinde ve çevre köylerde esnafları gez. Otantik el yapımı eşyaların yanı sıra pek lezzetli yöresel tarifler seni bekliyor!
- Güneşin Doğuşunu ve Batışını İzle
Nemrut Dağı’nda gün doğumu ve gün batımını izlemek tıpkı bir rüya gibi. Her iki anda da sarı ve kızıl tonlarının birbirleri ile yakaladığı uyum seni büyüleyecek. Özellikle zirvedeki gün batımı manzarası, hiçbir şeye benzemez!
- Batı ve Kuzey Teraslarına Çık
Heykeller, dağın batı ve kuzey teraslarında bulunuyor. Burada ayrıca Kommagene hanedanındaki önemli isimlerin kabartma stellerine de yer verilmiş.
- Tarihin Gölgesinde Piknik Yap
Dağ için bilet aldıktan sonra tepede konaklayabilme hakkın da bulunuyor. Yani yanında bir çadır getirirsen burada konaklayabilirsin. Unutmadan, o kadar yüksekte geceleri hava çok soğuk oluyor. Yani yanında kalın elbiseler bulundurman önemli bir detay.
Kaynaklar:
Adıyaman’da bulunan tarihi turistik ve doğal yerlerin listesi ve tanıtımı, Adıyaman mutfağını oluşturan lezzetler için aşağıdaki yazılarımıza göz atın.
- Adıyaman Gezi Rehberi 1 .Yazımız: Adıyaman Tanıtım ve Gerekli Bilgiler
- Adıyaman Gezi Rehberi 2. Yazımız: Adıyaman Gezilecek Yerler
- Adıyaman Gezi Rehberi 3. Yazımız: Adıyaman Nemrut Dağı Tanıtımı
- Adıyaman Gezi Rehberi 4. Yazımız: Adıyaman’da Kültür ve Sanat
- Adıyaman Gezi Rehberi 5. Yazımız: Adıyaman Kamp Alanları
- Adıyaman Gezi Rehberi 6. Yazımız: Adıyaman Outdoor ve Doğa Aktiviteleri
- Adıyaman Gezi Rehberi 7. Yazımız: Adıyaman Yemek Rehberi
Bütün outdoor aktivitelerinde ve doğa sporlarında güvenlik öncelikle sizin sorumluluğunuzdadır. Hiçbir makale veya video, doğru pratik eğitim ve şahsî deneyimin yerini alamaz. Özellikle outdoor ekstrem sporlarda kendi kişisel güvenliğinizden öncelikli olarak siz sorumlusunuz. Her zaman kişisel güvenliğinizi, birlikte olduğunuz takımın uyum ve güvenliğini ön planda tutun.
Her durumda doğadan taraf olun, çevreyi temiz tutun, vahşi hayvanlara, vahşi yaşamın devam ettiği doğaya kesinlikle zarar vermeyin. Tarihi ve turistik mekanlara zarar vermeyin, çöplerinizi yanınızda götürün.
Lütfen sadece okuduğunuz makale değil outdoor ve doğaya dair yayınlanmasını ve irdelenmesini istediğiniz her konu hakkında iletişim sayfamızdaki bağlantıları kullanarak bize yazın. Outdoor aktiviteleri ve macera turizmi hakkında en son bilgileri almak için sitemizi takip ediniz.
İLGİLİ YAZILAR
Tüm Kategoriler
- Adventure
- Alıntı Yazılar
- Bisiklet
- City Tours
- Dağcılık Tırmanma
- Doğa Sevgisi
- Doğa Yürüyüşleri
- Doğada Sağlık
- Ekoloji
- Ekstrem Sporlar
- Festival- Etkinlik – Yarışma
- Geçmiş Etkinlikler
- Genel
- Gezi Rehberi
- Giyim, Ekipman, Applikasyon
- Gündeme Dair
- Kampçılık
- Life Style
- Misafir Yazar
- Motor Sporları
- Motosiklet Sporları
- Nerede Hangi Etkinlik Var?
- Nerede Ne Yapılır?
- Otomobil Sporları
- Outdoor
- Outdoor Aktivistleri
- Outdoor Aktiviteleri
- Outdoor Haber
- Outdoor Sektörü
- Outdoor Ürün Firmaları
- Outdoor Yazıları
- Sizden Gelenler
- Yurtdışı Gezileri
Outdoor Haber
Türkiye'nin En Popüler Trekking Rotası Likya Yolunda Yılda Yaklaşık 30 Bin Kişi Yürüyor
Spor Tırmanış Milli Takımı'ndan Balkan Şampiyonasında Büyük Başarı!
İstanbul 5. Uluslararası Yat Yarışları'nda Şampiyonlar Belli Oldu
Denizli'deki Orman Yangınlarında Dağ ve Doğa Kulüpleri Aktif Görev Aldı
TODOSK'un 23. Ulusal Kaya Tırmanış Şenliği Coşkuyla Tamamlandı
Türkiye'nin Outdoor ve Doğa Sporları Bülteni 2 / 3 Kasım Hafta Sonu Etkinlikleri
KAMPÇILIK
Türkiye'yi Keşfet
Sorularınız ve sponsorluk için
info@turkeyoutdoor.org