Denizli Gezilecek Yerler: Pamukkale Hierapolis Antik Kenti Gezi Rehberi

Denizli Gezilecek Yerler: Pamukkale Hierapolis Antik Kenti Gezi Rehberi
Türkiye’nin doğaya açılan kapısı Doğa Aktiviteleri & Macera Sporları Sayfası, doğa sporlarına ilgi duyan herkes için Türkiye’nin en güncel ve kapsamlı bilgi kaynağıdır. 🏕️⛰️
🌿 Dağcılık kulüplerinden kampçılara, doğa yürüyüşçülerinden ekstrem spor meraklılarına kadar geniş bir kitleye hitap eden platformumuz, outdoor dünyasına dair etkinlikleri, rehberleri ve duyuruları tek çatı altında topluyor. Türkiye’nin dört bir yanındaki doğa severlerle kurduğumuz güçlü iletişim ağı sayesinde, outdoor camiasının nabzını tutuyoruz.
🗺️📍 Sadece etkinliklerle sınırlı kalmıyoruz! Türkiye’nin dört bir yanını keşfetmek isteyen doğa tutkunları için illerin detaylı gezi rehberlerini de yayınlıyoruz.
🔥🚵♂️🌍 Kamp alanları, yürüyüş rotaları, doğa sporlarına uygun bölgeler ve gizli kalmış cennet köşeleri hakkında en güncel bilgileri bulabileceğiniz platformumuz, keşfetmeyi seven herkes için vazgeçilmez bir rehber! Siz de doğayla iç içe bir yaşamı benimseyenlerdenseniz, sayfamızı takip edin ve maceraya bizimle atılın!
🌿 TurkeyOutdoor, doğa sporları aracılığıyla çevre bilincini artırmayı amaçlar. Doğada spor yaparken çevreyi koruma, biyolojik çeşitliliğe saygı gösterme ve sürdürülebilirlik ilkelerini benimser.
Topluluğumuza Katılın!
- Instagram: @turkey_outdoor_org
- Facebook: TurkeyOutdoor
İçindekiler
ToggleDenizli Gezilecek Yerler: Pamukkale Hierapolis Antik Kenti
Pamukkale Hierapolis: Antik Bir Kutsal Kent

Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde konumlanan Hierapolis antik kenti, Arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılır. Bu isim, kentteki birçok tapınak ve dinsel yapıdan kaynaklanmaktadır.
Hierapolis’in antik coğrafik konumu çeşitli tarihi bölgelerle iç içe geçmiştir. Strabon ve Ptolemaios’un bilgilerine göre, Hierapolis, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakın bir konumda ve bir Frigya kenti olarak bilinir.
Antik kaynaklarda, kentin Hellenistik dönem öncesi adına dair bilgi bulunmamakla birlikte, Hierapolis’in Ana Tanrıça kültüne dayalı olarak var olduğu bilinmektedir.
Kent, Bergama Kralları’ndan II. Eumenes tarafından M.Ö. II. yüzyılın başlarında kurulmuş ve Amazonlar kraliçesi Hiera’nın, Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un karısı olmasından dolayı “Hierapolis” adını almıştır.
Roma İmparatoru Neron dönemine kadar (MS 60) Hellenistik kentleşme ilkelerini koruyarak varlığını sürdüren Hierapolis, büyük bir deprem sonrasında Hellenistik niteliğini kaybedip tipik bir Roma kenti görünümü kazanmıştır. Hierapolis, Roma döneminin ardından Bizans döneminde de önemli bir merkez olmuş, özellikle MS IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olmasıyla öne çıkmıştır. MS 80’lerde, Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Philip’in burada öldürülmesi, kentin Hıristiyanlık için özel bir önem kazanmasına neden olmuştur. Hierapolis, XII. yüzyılın sonlarına doğru Türklerin egemenliğine geçmiştir.

Hierapolis’in Önemli Yapıları
Frontinus Caddesi: Frontinus Caddesi, mimari özellikleriyle dikkat çeken ve Hierapolis’in ana caddesini oluşturan 14 metre genişliğinde bir cadde olarak bilinir. İ.S. 1. yüzyılda yapıldığı düşünülen bu cadde, monolit kapak taşları ile örtülü kanalizasyon sistemi ile donatılmıştır. Cadde boyunca her iki tarafta 170 metre uzunluğunda dükkanlar, depolar ve evler yer alır. Dönemindeki depremlerden sonra V-VI. yüzyılda yapılan bir dizi mekan, caddeyi daraltarak genişliğini 8 metreye indirmiştir.
Agora: İ.S. 60 yılındaki depremin ardından Frontinus Caddesi ile doğudaki tepenin yamaçları arasında geniş bir alanda Hierapolis Ticaret Agorası olarak düzenlenmiştir. Bu alanda daha önce nekropolis ve atölye olarak kullanılmış, kabartmalı megara kaseleri ve pişirme odaları gibi kalıntılar bulunmuştur. II. yüzyılda ise Küçük Asya’nın en geniş agoralarından biri inşa edilmiştir.
Kuzey Bizans Kapısı: Hierapolis’in sur sistemine dahil olan Kuzey Bizans Kapısı, İ.S. IV. yüzyıl sonlarına tarihlenir. Kare planlı iki kule ile desteklenmiş ve haç motifleri gibi Hristiyan sembollerle süslenmiş bir girişe sahiptir. Girişin yanlarında apotropeik işlevi gören arslan, panter ve gorgo başı gibi figürler bulunmaktadır.
Güney Bizans Kapısı: İ.S. IV. yüzyılda inşa edilen Güney Bizans Kapısı, traverten bloklar ve devşirme malzeme kullanılarak yapılmıştır. Kuzey Kapı’ya benzer şekilde iki kuleye dayanmaktadır. Ancak, bu kapı daha alçak bir mekanda konumlanmıştır.
Gymnasium: Hierapolis’teki Gymnasium, mimari özellikleri ile İ.S. 1. yüzyılda inşa edildiğini gösteren önemli bir yapıdır. Frontinus Caddesi, Apollon Tapınağı, ve diğer önemli yapılarla aynı döneme tarihlenmektedir. Büyük bir avlu ve dar düzenli portik içerdiği düşünülen gymnasium, Hierapolis’in eğitim ve spor faaliyetlerine yönelik önemli bir merkezi olabilir.
Tritonlu Çeşme Binası: Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Tapınağı’nın yakınında bulunan ve şehirdeki önemli anıtsal binalardan biri olan bir çeşme binasıdır. 70 metre uzunluğundaki bir havuzdan oluşur ve içine heykeller konulmak üzere nişler bulunmaktadır. İ.S. III. yüzyıla tarihlenen bu yapıda, önemli kabartmalar ve figüratif dekorasyon öğeleri bulunmaktadır.
Ion Sütun Başlıklı Ev: Bu ev, Hierapolis’teki ikincil bir uzun yol üzerinde yer alır. İ.S. II. yüzyıla ait olan orijinal yapı, merkezi bir peristyle’e sahiptir ve bu mekanlar her kenarda üç sütun ile çevrilidir. Ev, İ.S. IV. yüzyılda önemli değişikliklere uğramıştır ve duvar üzerine yazılmış olan bir yazıt, bu döneme ait bir İncil parçasını içermektedir.
Latrina: Latrina, deprem sonucu yıkılan ancak tüm parçalarıyla günümüze ulaşan bir yapıdır. Uzun ve dar bir yapı olan Latrina, giriş kısmı dar yan taraftan iki kapı ile yapılmıştır. İ.S. I. yüzyılda inşa edilmiştir ve sıhhi ihtiyaçlar için bir temiz su kanalı ile tasarlanmıştır. İmparator Justinianus adına yazılmış yazılar, yapının yıkılma tarihi ve depremin tarihi hakkında bilgi sağlar.
Apollon Kutsal Alanı: Bu anıtsal yapı, Hierapolis’in en önemli tanrısı Apollon’a adanmıştır. Teraslar üzerindeki kutsal alan, mermer merdivenlerle birbirine bağlanmıştır. Alt teras geniş bir alanı içerir ve dor düzenindeki mermer sütunlarla çevrilidir. İ.S. I. yüzyıla tarihlenen bu yapı, kehanet merkezi olarak da kullanılmıştır ve zaman içinde önemli değişikliklere uğramıştır.
Gymnasium: Hierapolis’teki Gymnasium, Hierapolis kentinin İ.S. 1. yüzyılda yapılan Apollon Tapınağı ve Frontinus Caddesi’nin inşa edildiği dönemde yapılmıştır. Sütun dizisi ve üzerindeki yazıtlı arşitrav parçası, bu yapıyı işaret etmektedir. Bu gymnasium, büyük bir avlu ve çevresindeki dar bir portik içermeliydi.
Tritonlu Çeşme Binası: Hierapolis’teki Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Tapınağı’nın yakınlarında yer alır ve şehirdeki önemli anıtsal binalardan biridir. Yapının kazıları, büyük havuzun içine düşmüş ve kalker tabakası tarafından kaplanmış bir yapı ortaya çıkarmıştır. İ.S. III. yüzyıla tarihlenen bu yapıda, Amazonamachia sahnesi gibi önemli bloklar ve kaynakların kişileştirildiği kabartmalar bulunmaktadır.
Ion Sütun Başlıklı Ev: Hierapolis’teki Ion Sütun Başlıklı Ev, Domus kentin aristokrat ailelerinden birine aittir. İ.S. II. yüzyılın başlarını işaret eden bu ev, merkezi bir peristyle ile çevrili mekanlara sahiptir. Ev, İ.S. IV. yüzyılda önemli değişikliklere uğramış ve özellikle duvar üzerine yazılmış olan Bizans öncesi bir yazıt dikkat çekmektedir.
Latrina: Latrina, deprem sonucu yıkılan ancak tüm parçaları ile günümüze ulaşan bir yapıdır. Uzun ve dar bir yapı olan Latrina, giriş kısmı dar yan taraftan iki kapı ile yapılmıştır. İ.S. I. yüzyılda inşa edilmiştir ve sıhhi ihtiyaçlar için bir temiz su kanalı ile tasarlanmıştır. İmparator Justinianus adına yazılmış yazılar, yapının yıkılma tarihi ve depremin tarihi hakkında bilgi sağlar.
Apollon Kutsal Alanı: Hierapolis’teki Apollon Kutsal Alanı, Hierapolis’in en önemli tanrısı Apollon’a adanmış bir anıtsal yapıdır. İ.S. I. yüzyıla tarihlenen bu yapı, teraslar üzerindeki kutsal alanı, mermer merdivenler ve dor düzenindeki sütunlarla çevrilmiştir. Kehanet merkezi olarak da kullanılmıştır ve İ.S. III. yüzyılda önemli değişikliklere uğramıştır.
Frontinus Caddesi: Frontinus Caddesi, mimari özellikleri nedeniyle Hierapolis’in ana caddesi olarak kabul edilen bir yoludur. İ.S. 1. yüzyılda yapıldığı düşünülen 14 metre genişliğindeki cadde, kentin ana caddesini oluşturuyordu. Caddenin ortasında, üstü monolit kapak taşları ile örtülü bir kanalizasyon sistemi bulunmaktadır. Cadde boyunca, her iki yanında toplamda 170 metre uzunluğunda dükkanlar, depolar ve evler yer almaktadır.
Agora: İ.S. 60 yılında meydana gelen depremden sonra Frontinus Caddesi ile doğudaki tepenin yamaçları arasında geniş bir alanda oluşturulan Hierapolis Ticaret Agorası, önemli bir ticaret ve toplumsal alanı temsil eder. Bu alanda önce nekropolis ve atölye olarak kullanılan yerler bulunmaktaydı. İ.S. II. yüzyılda inşa edilen geniş agora, 170 metre genişliğinde ve 280 metre uzunluğundadır. 1979 yılından itibaren yapılan kazılar, agora alanının planını ortaya çıkarmış ve bazı onarım çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Kuzey Bizans Kapısı: Hierapolis’teki Kuzey Bizans Kapısı, İ.S. IV. yüzyıl sonlarına tarihlenir ve şehrin anıtsal girişini oluşturan sur sistemine dahil edilmiştir. Kare planlı iki kule tarafından desteklenen kapı, üzerinde haç motifleri bulunan zarif bir kemerle süslenmiştir. Girişin iki yanında, antik şehri kötü etkilerden korumak amacıyla kullanılan apotropeik olarak adlandırılan dört adet konsol bulunmaktadır.
Güney Bizans Kapısı: İ.S. IV. yüzyılda inşa edilen Güney Bizans Kapısı, traverten bloklar ve devşirme malzeme kullanılarak yapılmıştır. Kuzeydeki kapı gibi, bu kapı da 2 adet kare planlı kuleye dayanmaktadır ve monolit arşitrav üzerinde hafifletme kemerine sahiptir. Ancak, diğer kapıdan farklı olarak, bu kapının bulunduğu mekan daha alçaktır.
Hierapolis’teki su kanalları ve nymphaeumlar: Hierapolis’teki su kanalları ve nymphaeumlar, çevredeki tepelere inşa edilmiş olan iki aquadükt aracılığıyla kente içme suyu sağlamaktadır. Bu aquadüktlerden biri kuzeyde Pamukkale ve Karahayıt arasında, diğeri ise doğuda Güzelpınar yönündedir. Günümüzde hala üstlerini kaplayan taş plakaları görmek mümkündür. Bu kanallar, kentin doğusundaki tepenin üstünde inşa edilmiş bir filtre odasında birleşmektedir.
Buradan çıkan su, pişmiş toprak künkler aracılığıyla kent sokaklarına taşınmakta, daha sonra da daha küçük çaplı künklerle evlere ulaştırılmaktadır. Bu sistem, antik Hierapolis sakinlerine içme suyu sağlamak amacıyla geliştirilmiş sofistike bir su dağıtım sistemini temsil etmektedir. Su kanalları ve aquadüktler, antik dönemde şehir planlamasının önemli bir parçası olarak suyun etkili bir şekilde yönetilmesine ve dağıtılmasına olanak tanımıştır. Bu sistem, antik kent sakinlerine temiz içme suyu sağlama konusundaki ileri düzeydeki mühendislik bilgisini yansıtmaktadır.
Hierapolis Ploutonion Kutsal Alanı
Antik çağın gizemli dokusunu hissetmek, tarihin içinde derin bir yolculuğa çıkmak isteyenler için Hierapolis Ploutonion Kutsal Alanı, adeta bir kapı aralıyor. “Kutsal Kent” anlamına gelen Hierapolis, içinde barındırdığı termal suların yanı sıra, Ploutonion’un efsanevi mağarasıyla da ünlüdür.
Bu antik kentin sırlarını keşfe çıkmak, pagan inançlarının etkisi altında geçmişe ışık tutmak adına adım atmak demektir. Ploutonion Kutsal Alanı, antik dünyada “ölüler ülkesine geçiş kapısı” olarak kabul edilen mağaranın girişini gün yüzüne çıkarmıştır. Tanrı Plouton ve Persephone’nin hüküm sürdüğü bu yeraltı dünyasına yapılan ritüeller, adeta bir zaman tünelinde yolculuk yapma hissi verir.
2013 yılında gerçekleştirilen kazılar, Pamukkale traverten havuzlarının sularının kaynağını keşfetmenin ötesinde, Hierapolis’in tarihini derinlemesine inceleme fırsatı sağladı. Ploutonion’un etrafına kurulan kutsal alan, termal suların iyileştirici gücüne adanmış bir ibadet ve ritüel mekanı olarak geçmişin izlerini günümüze taşımaktadır.
Ploutonion Kutsal Alanı’ndaki kazılarda ortaya çıkan eserler arasında Helenistik döneme ait kandiller, tanrıça Aphrodite’ye ait mermer baş ve Dionysos Heykeli, ziyaretçilere antik dünyanın estetik zenginliğini sunuyor. Mağaranın girişini koruyan mitolojik figürler, mermer yılan heykeli ve Kerberos heykeli, efsaneleri ve mitolojiyi soluyarak geçmişe dönüş yapma fırsatı sunar.
Ploutonion Kutsal Alanı’nda gerçekleştirilen kazılar, Hierapolis Antik Kenti’nin tarihini M.Ö. 6. yüzyıla kadar taşıdı. Bu keşifler, Friglerin ziyaret ettiği kutsal mağaranın, kentin M.Ö. 3. yüzyılda kurulmadan önce dahi önemli bir ritüel ve ibadet merkezi olduğunu göstermektedir.
Keşif dolu bir macera için Hierapolis Ploutonion Kutsal Alanı, tarih, mitoloji ve doğanın eşsiz güzellikleriyle buluşma noktasıdır. Adım atın, antik dünyanın sırlarını keşfedin ve geçmişin büyüsüne kapılın.
Antik Savunma: Hierapolis Surları ve Selçuklu Kalesi
Roma İmparatorluğu’nun etkisi altında, MS. V. yüzyılda, Hierapolis surlarla çevrildi. MS. 396’da çıkarılan bir kanuna göre kuzey, güney ve doğu yönlerinde inşa edilen surlar, antik kentin savunmasını simgeliyor. Bugün yıkılmış durumda olan surlar, 24 kare planlı kule ile süslenmiş, toplamda 2 anıtsal kapı ve 2 küçük kapıdan oluşan 4 girişi barındırmaktadır. Bu girişlerden kuzey ve güney anıtsal kapıları, ana caddeye açılmaktadır.
Ortaçağ’a geçişte, Selçuklu kalıntıları kaleyi süslemiş durumda. Stratejik bir konumda yer alan bu kale, vadiyi kontrol altında tutabilen geniş bir sur sisteminden oluşmaktadır. Yıkıntı halindeki duvarlar arasında, devşirme malzeme kullanılarak inşa edilen kalelerden birinde yapılan kazılarda, semerdam kemerli, nişler açılmış iç kısma ait giriş kapısı, tabanı ve depremle meydana gelen geniş çatlaklar ortaya çıkarılmıştır. Bu malzemeler, IX. ve XIII. yy. arasındaki dönemde, bölgenin Bizanslılar ile Selçuklular arasındaki anlaşmazlıklara işaret etmektedir. Ayrıca, yıkıntılar arasında bulunan bir sikke, bu dönemi daha da net bir şekilde tarihlemektedir. Hierapolis surları ve Selçuklu Kalesi, ziyaretçilere antik savunma sistemleri ve Ortaçağ’ın izlerini keşfetme fırsatı sunuyor.
Antik Görkem: Hierapolis Tiyatrosu
Hierapolis Tiyatrosu, büyük bir yapı olup dört ada üzerine inşa edilmiştir. Dik olan cavea, diazoma’dan iki kısma bölünmüş, dikey olarak ise 9 cuneusa Summa cavea galerisi ile 8 basamak eklenmiştir. Ima cavea (alt basamaklar), proedria için özel olarak düzenlenmiş, yüksek sırtlı, arslan ayaklı oturaklar içermekte, bu oturaklar kentin önemli kişileri için ayrılmıştır.
Sahne binası geniş bir sahne arkası ve logeion ile birlikte tasarlanmıştır. Skene fronsu, üç düzenli mermer monolit sütunlar tarafından desteklenmekte ve üzerinde Apollon ve Artemis’e adanmış bezeli bir korniş bulunmaktadır. Bu etkileyici yapı, İmparator Septimius Severus’un hükümdarlığı döneminde, MS III. yüzyılda inşa edilmiştir. Bu yapının önceki evresi (Flavius dönemi) içine alınarak ve tamamen yok edilerek yapılmıştır. Tiyatro, Geç Roma Dönemi’ne kadar kullanılmış olup, arkhitravının alt yüzünde, MS 352 yılına tarihlenen ve skene fronsun onarımını belirten bir yazıt bulunmaktadır. Hierapolis Tiyatrosu, ziyaretçilere antik performans sanatlarının ve mimarinin izlerini keşfetme şansı sunmaktadır.
Efsanevi Tarih: 1800 Yıllık Hierapolis Antik Tiyatrosu
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Pamukkale Hierapolis Antik Kenti, içinde barındırdığı eşsiz 1800 yıllık antik tiyatro ile kültürel ve doğal bir miras olarak öne çıkıyor. Roma İmparatorluğu’nun nadide örneklerinden biri olan bu tiyatro, sadece mimari özellikleriyle değil, mitolojik kabartmaları, büyüleyici sahne binası ve oturma basamakları ile de dikkat çekiyor.
MS I. yüzyılın ikinci yarısında başlayan ve III. yüzyılın başlarına kadar devam eden uzun bir inşa sürecinin ardından tamamlanan Hierapolis Antik Tiyatrosu, 150 yıla yakın bir süreyi kapsayan özverili bir çalışmanın ürünüdür. Yamaca yaslanmış çarpıcı cepheleriyle öne çıkan bu muazzam yapı, 50 oturma sırasına ve 8 merdivenle bölünen 9 kısma sahiptir. Diozoma’nın ortasından geçen tonozlu geçitlerle ulaşılan tiyatro, Roma tiyatrolarının estetik anlayışının en güzel örneklerinden birini sunar.
Tiyatronun kabartmalı frizlerinde, Apollon ve Artemis’in doğuşu, Dionysos, Satyr ve Menad’lardan oluşan eğlenceli sahneler, Marsyas ve Apollon arasındaki müzik yarışması, tanrılar ile devler arasındaki savaşlar ve Hades’in Persephone’yi kaçırması gibi mitolojik temalar, ziyaretçilere antik dünyanın derinliklerine yolculuk fırsatı sunar.
Pamukkale Hierapolis Antik Tiyatrosu’nun sahne binası, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı aracılığıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gönderilen ödenekle İtalyan Kazı Heyeti tarafından gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sonucunda eski ihtişamına kavuştu. Sahne binasına ait 3.000’den fazla mermer blok ve mimari süsleme parçası incelenerek, %95 oranında orijinal malzeme kullanıldı.
Restorasyon çalışmaları 19 Nisan 2010’da başladı ve 10 Haziran 2013’te tamamlandı. Türkiye’deki restore edilen tek tiyatro ünvanına sahip olan Hierapolis Antik Tiyatrosu, 12.000 kişi kapasitesiyle kültürel ve sanatsal etkinliklere ev sahipliği yaparak ziyaretçilerine antik Roma atmosferini yaşatıyor. 1938-2013 yılları arasındaki restorasyon süreci, bu tarihi yapıyı gelecek nesillere taşımak adına önemli bir kilometre taşı olmuştur.
Aziz Philippus Martyrionu: Kutsal Bir Ziyaret
Hierapolis, sadece şifalı termal suları ile değil, aynı zamanda hem Pagan hem de Hristiyan dönemlerinde kutsal bir yer olarak kabul edilmiştir. Bu kutsal statünün temel sebeplerinden biri, MS 80 yıllarında Hierapolis’e Hristiyanlığı yaymak üzere gelen ve Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Philippus’un burada çarmıha gerilerek şehit edilmesidir.
İ.S. 4. yüzyılda, Hristiyanlık resmi din haline geldikten sonra, Aziz Philippus’un öldürüldüğü noktada bir şehitlik inşa edilmiştir. Bu dini ve ruhsal tedavi merkezi, sekizgen bir plana sahiptir ve içerisinde Aziz Philippus’un mezarını barındıran mermer kaplı bir alan bulunmaktadır.
Bu merkeze Bizans dönemine ait surların dışından geniş ve uzun bir merdivenle çıkılmaktadır. Yaklaşılan son bölümdeki merdivenlerin sağında, Ayazma çeşmesi yapısı göze çarpmaktadır. Yaklaşık 20 metre çapındaki sekizgen bölüm, kurşun kaplı bir kubbe ile örtülmüştür. Yapı, dua edilmesi için küçük şapellerle donatılmıştır. Sekizgen bölümün tabanı mermerden, koridor ve bağlı odaların tabanı bitkisel motifli mozaikten, odaların tabanı ise travertenden yapılmıştır. Halkın kaldığı dış odaların tabanı ise sıkıştırılmış topraktan oluşur.
Günümüzde birçok kilise, Aziz Philippus’un şehit olduğu yeri onurlandırarak, Aziz Philippus bayramını kutlamak ve ayin düzenlemek amacıyla bu kutsal mekanı ziyaret etmektedir. Hierapolis’in bu tarihi alanı, hem dini hem de tarihi önemiyle ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.
Aziz Philippus Köprüsü: Tarihi Bir Geçiş Noktası
Aziz Philippus Kapısı’nın hemen ardında, büyük boyutlara sahip bir köprü görülmektedir. Bu büyük yapı, genişliği 12 metreyi bulan dikdörtgen traverten bloklardan oluşur ve yalnızca güney sırtı, korunmuş yapı taşlarıyla döşenmiş, şehir merkezinden gelen yolun devamında yer alır. Köprüyü geçtikten sonra, hakim tepe üzerinde bulunan Aziz Philippus Martyrionu’na ulaşılır. Köprünün kuzey sırtında ise sekizgen planlı başka bir yapı bulunmaktadır, muhtemelen vaftizhane olarak kullanılmış olabilir. Bu yapının hemen yanından başlayan basamaklar, yüksek tepeye çıkarak Aziz Philippus’un defnedildiği alanla sona erer. Bu alan, Bizans öncesi dönemde Küçük Asya’nın en önemli hac ziyaret alanlarından biridir.
İtalyan Arkeoloji Heyeti’nin hedeflerinden biri, köprüyü restore etmek ve bu sayede kentten başlayarak Martyrion’a kadar uzanan ayin yoluna işlevsellik kazandırmaktır. Bu çalışma, bölgenin tarihi ve dini önemini vurgulayarak ziyaretçilere etkileyici bir geçmiş deneyimi sunmayı amaçlamaktadır. Aziz Philippus Köprüsü, tarihi bir geçiş noktası olarak sadece mimari değil, aynı zamanda kültürel bir sembol olarak da öne çıkmaktadır.
Direkli Kilise: Tarih ve Mimari Harikası
M.S. 7. yüzyıla dayanan tarihine sahip olan şehir merkezindeki Direkli Kilise, üç nefli bir yapıya sahiptir ve nefleri ayıran büyük ve küçük direklerle karakterizedir. Ortadaki büyük nefin sonunda bir apsis bulunur ve büyük olasılıkla kilisenin tonozla örtülü olduğu düşünülmektedir. Diakonon ve protasis (vaftizhane ve ayin bölümü), kilisenin merkezi sahanlığının sonundaki tek apsisin iki yanında konumlanmıştır. Şehir merkezindeki bu kilisenin yanı sıra, Hierapolis’in kuzey tarafında daha küçük, tek apsisli kiliseler de bulunmaktadır. Bu yapılar genellikle geç dönem kiliseleridir ve Hierapolis’in kimliğini zaman içinde nasıl sürdürdüğünü gösterir.
M.S. 5-7. yüzyıllarda Hierapolis’te inşa edilen birçok önemli kilise, şehrin hem dini hem de Bizans dönemindeki büyük bir merkez olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca M.S. 5-6. yüzyıllara tarihlenen Akköy aile mezarının altın buluntuları, Hierapolis’in bu dönemdeki önemini ve zenginliğini doğrulamaktadır. Hierapolis’in ilk dini temsilcisi St. Philippus’tur, ve bu kiliseler onun etkisi altında inşa edilmiştir. Direkli Kilise, hem tarihi hem de mimari açıdan göz kamaştırıcı bir yapı olarak günümüze ulaşmıştır.
Hierapolis Nekropol Alanları: Tarihin ve Anıtların İzinde
Hierapolis, batısındaki traverten alanları dışında, üç farklı yönde konumlanmış nekropol alanlarına sahiptir. Bu alanlar özellikle kuzeyde Tripolis-Sardes’e giden yol ve güneyde Laodikeia-Colossae’ye giden yolun iki tarafında yoğunlaşmıştır. Mezarlar genellikle kireçtaşı ve mermerden yapılmıştır, özellikle mermer lahit tiplerinde kullanımı belirgindir.
Kuzey nekropolü, Geç Hellenistik dönemden erken Hristiyanlık dönemine kadar uzanan çeşitli lahit tipleri, mezar tipleri ve anıtları içermektedir. Hierapolis’teki mezarlardan bazıları lahitler, tümülüsler ve ev tipi mezarlardır. Bu mezar yapıları, konut mimarisini anımsatarak nekropol alanının önemli öğelerini oluşturur. Hierapolis Nekropol Alanları, zengin tarihleri ve mimari özellikleriyle ziyaretçilere antik dönemin izlerini sürme fırsatı sunar.
Hierapolis Hamam Bazilika: Geçmişin Sıcaklığı ve Mimari Ustalık
Frontinus Kapısı yakınında konumlanan Hierapolis Hamam Bazilika, M.S. 3. yüzyılda inşa edilmiştir. Ancak, 5. yüzyıldan sonra yapılan değişikliklerle hamam, güneye bakan calidarium duvarının yıkılması ve bir apsisin eklenmesiyle dönemin özgün mimarisinden ayrılarak üç nefli bir bazilikaya dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm, yapının geçmişin sıcaklığını günümüze taşıyan benzersiz bir örnektir.
Hamam Bazilika’nın önceki yapıya ait beşik tonozları, sonraki dönemde yapılan değişikliklerle yerini üç kubbeli bir yapıya bırakmıştır. Bu mimari değişiklikler, Hierapolis’in zaman içindeki kültürel ve mimari evrimini yansıtarak ziyaretçilere benzersiz bir tarihî deneyim sunar.
Hierapolis Katedrali: Hristiyanlık Mirasının İhtişamlı Temsili
Hierapolis kentinin en görkemli Hristiyan kült yapılarından biri olan Katedral, hem dini hem de mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir. Plateia’ya narteks ve atrium ile açılan bu muazzam yapı, Hristiyanlık döneminin izlerini taşımaktadır.
Yapının sağ tarafındaki kapıdan girilen vaftiz mekanı, dörtgen planlı ve apsisli bir yapıdır. Sütunlarla ayrılmış üç nefli mekan, dini ayinler için özel bir atmosfer sunar. Apsis bölümünde, mermer kaplama levhalarla süslenmiş yuvarlak vaftiz teknesi, dikkat çeken detaylardan biridir. Saçaklık, ikinci sütun dizisi tarafından taşınarak, kadınların oturduğu bölümü özel bir estetikle tamamlar.
Apsisin iç kısmında yer alan konsantrik merdivenler ve synthronon, ayin sırasında papazların ve piskoposun oturduğu özel bir alanı temsil eder. Yapı planı üzerindeki ortaçağ onarımları, Katedral’in tarihini İ.S. VI. yüzyılın ilk yarısına kadar götürmemize yardımcı olur. Hierapolis Katedrali, ziyaretçilere Hristiyanlık mirasının ihtişamını ve tarihini yaşatmaya devam ediyor.
Büyük Hamam Kompleksi – Roma Hamamı: Antik Yılların Yorgunluğunu Yıkan Mekân
Günümüzde masif duvarları ve bazı tonozları ile göz kamaştıran Büyük Hamam Kompleksi, Roma dönemine ait bir hamamın izlerini taşımaktadır. Yapının iç mekanlarındaki mermer kaplamalar, antik çağın zarafetini yansıtmaktadır. Hamamın planı, tipik Roma hamamlarının özelliklerini taşımaktadır.
İlk olarak büyük avluyla karşılaşılan giriş, ardından iki yanında geniş hol bulunan kapalı dikdörtgen bir alana açılır. Bu alandan sonra ise asıl hamam yapısı gelir. Palaestra adı verilen ve imparatora ve özel törenlere ayrılmış iki büyük hol, hamam kompleksinin zarafetini vurgular. Hamamın kalıntıları, MS. II. yüzyıla kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir.
Büyük Hol’e bitişik tonozlu kapalı mekanlar, günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Antik Roma’nın hamam kültürünü yansıtan bu yapı, ziyaretçilere geçmişin güzelliklerini ve rahatlamayı sunmaya devam ediyor.
Domitian Kapısı (Frontinus Kapısı): Roma İhtişamının Kapıdaki Yansıması
Hierapolis’in kuzey girişinde göz kamaştırıcı bir şekilde ayakta duran Domitian Kapısı, üç büyük gözü ve yuvarlak kuleleriyle dikkat çeker. Bu kapı, imparator Domitian’a ithaf edilmiş olup üzerinde Latince ve Grekçe bir yazıt barındırır. Bu etkileyici yapıya aynı zamanda Frontinus Kapısı da denir.
MS 82-83 yıllarında inşa edilen kapı, Roma İmparatorluğu’nun ihtişamını ve gücünü yansıtan bir simge olarak günümüze ulaşmıştır. Domitian Kapısı, ziyaretçilere antik dönemin zenginliğini ve Roma’nın görkemini hissettirir. Yazıtın yanı sıra mimari detaylarıyla da ön plana çıkan bu kapı, Hierapolis’in tarihini ve kültürel değerini yansıtan önemli bir anıttır.
Aziz Philippus’un Mezarının Keşfi: Hierapolis’in Kutsal Sırları Ortaya Çıkıyor
Antik Hierapolis, Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir rol oynamış ve Aziz Philippus gibi önemli figürlere ev sahipliği yapmıştır. II. yüzyılın sonunda, Efes Piskoposu Polycrates, Hierapolis’in iki büyük havarinin, Hz. İsa’nın 12 havarisinden ikisinin istirahat ettiği yer olduğunu belirtir. Bu iki büyük figür, Hierapolis’te Havari Philippus’un, Efes’te ise Havari Johannes’un mezarlarıdır.
Günümüzde, Hierapolis’te yapılan kazılar ve araştırmalar, Aziz Philippus’un mezarının izini sürmektedir. Lecce Üniversitesi’nden Prof. Dr. Francesco D’Andria liderliğindeki kazı ekibi, şehrin Roma Çağı’ndan Bizans Çağı’na kadar olan evrimini anlamak ve Aziz Philippus’un mezarını bulmak için çaba harcamaktadır.
Eusebius’un yazdığına göre, İ.S. 1. yüzyılın 60’lı yıllarında Havari Philippus, Hierapolis’e gelmiş ve burada öldürülerek gömülmüştür. Ancak, kazılardan elde edilen veriler, Aziz Philippus’un mezarının bulunduğu alanın tam olarak belirlenemediğini göstermektedir.
Gelişen teknoloji ve araştırma yöntemleri, Hierapolis’in gizemli geçmişini aydınlatmaya devam ediyor. Uydu görüntüleri, şehri baştan başa geçen ve Martyrion’a doğru yönlendiren bir yolun varlığını ortaya çıkarmıştır. Hacıların bu yolu takip ederek Aziz Philippus’un mezarına ulaştıkları düşünülmektedir.
Ancak, henüz Sekizgen Kilise’de Aziz Philippus’un mezarını doğrulayan somut bir kanıt bulunmamıştır. Yapılan jeofizik analizler, Martyrion’un altında bir boşluk olup olmadığını belirlemek için gerçekleştirilmiş ancak olumsuz bir sonuç vermiştir. Aziz Philippus’un mezarının sırları, hala Hierapolis’in toprakları altında gizemini korumaktadır.
Proto Bizans Dönemi’nde Hierapolis (İ.S. IV-VII. Yüzyıllar): Kentin Yeniden Doğuşu
IV. yüzyılın ortalarında yaşanan deprem, Hierapolis’i yıkıma uğratarak önemli yapıları tahrip etti. Özellikle İmparator Antoninus Pius döneminde inşa edilen görkemli Kuzey Agora, bu depremde yerle bir oldu ve yeniden inşa edilemez hale geldi. Ancak, Hierapolis, IV. yüzyılın sonlarından V. yüzyılın başlarına kadar süren yoğun inşa faaliyetleriyle yeniden şekillendi.
Bu dönemde, kenti çevreleyen surların dışına yeni bir sur duvarı inşa edildi ve Agora, mermer ve traverten blokların çıkartıldığı bir taş ocağına dönüştü. Antik pagan kutsal alanları yerine, piskopos liderliğinde kiliseler inşa edildi ve kentte sivil işlevlerini yerine getirdi. Doğu Tepesi, bu yeni kent oluşumunun merkezi haline geldi.
Doğu Tepesi’nde, I – IV. yüzyıllar boyunca yapılmış olan şapelli mezarlar ve çok sayıda lahit, önemli bir nekropol oluşturdu. Ancak, IV. yüzyılın sonlarından itibaren Roma Dönemi mezarları tahrip edildi ve sadece Aziz Philippus’a adanmış büyük bir hac kutsal alanının merkezi olarak korunan bir mezar kaldı. Geleneksel olarak, İsa’nın havarisi Aziz Philippus, şehit olduğu ve gömüldüğü yer olarak Hierapolis’e kabul edilir. 2011 yılında gerçekleştirilen kazı çalışmalarında, Aziz Philippus’un mezarı etrafında büyük bir hac merkezi ortaya çıkarıldı. Bu dönemde, Hierapolis yeniden doğuşunu kiliseler ve kutsal alanlar aracılığıyla yaşadı, ve bu, kentin Proto Bizans Dönemi’ndeki dini ve kültürel değişimini yansıttı.
Aziz Philippus: İsa’nın Havarisi ve Öğrencisi
Aziz Philippus, İsa’nın on iki havarisinden biridir ve Celile’deki Beytüllahim balıkçı köyünde doğmuştur, aynı zamanda Pietro ve Andreas gibi diğer havarilerle birlikte öğrencisi olmuştur. Yahya İncili’nde, Philippus’a çeşitli bölümlerde rastlanır. En dikkat çekici anlatılardan biri ekmekleri çoğaltma mucizesidir. İsa, Philippus’a hitap ederek dinlemeye gelen kalabalığı doyuracak ekmeği nereden bulacaklarını sorar. Philippus, iki yüz denarlık ekmek bile bu kadar insanı doyurmaya yetmeyeceğini düşünerek cevap verir. Ancak İsa, mevcut az sayıdaki ekmeği alır ve mucizevi bir şekilde herkesin doymasını sağlar.
Yahya İncili’nde başka bölümlerde de Philippus, kendi kültürünü anlamak ve İsa’nın sözlerinin derin anlamını kavramak isteğini ifade eder. IV. ve V. yüzyıllar arasında yazılan Philippus belgeleri, havarinin uzak bölgelerde, özellikle İskitya’da vaazlar verdiğini tanımlayan bir metindir. Havarinin sonu, paganlar tarafından çarmıha gerildiği Hierapolis’e ulaşır. Hierapolis nekropolünde bulunan bir yazıt, Philippus’u “Aziz’in kilisesinin başdiyakonu, şanlı havari ve teolog” olarak tanımlar. Aziz Philippus ve Aziz Yakup Bazilikası inşa edildiğinde, Papa III. Giovanni (561-574) tarafından azizin emanetleri Roma’ya getirilir.
Hierapolis’te Aziz Philippus’un mezarına dair tanıklıkların bulunduğu belgeler arasında, Ephesos piskoposu Polikrates’in I.S. 190 yılında Papa Vittore’ye yazdığı mektup da bulunmaktadır. Polikrates, doğu kiliselerinin havari kökenlerine vurgu yaparak, “Asya’da büyük yıldızlar dinlenmektedir, İsa’nın dirilişinin son gününde (parousìa)… (aralarında) on iki havariden biri olan Hierapolis’te uykuya dalmış Philippus… Ephesos’ta uykuya dalmış olan Yahya… kalkacaktır” ifadelerini kullanır. Hierapolisli sapkın montanosçulardan Proklos ise Roma kilisesinin temelini Pietrus ve Paulus’un ganimetleri olarak değil, Philippus’un ve rahibe kızlarının mezarlarının bulunduğu Havari Hierapolis’in asaletinden bahsederek görmekteydi.
Aziz Philippus Kutsal Alanı Anıtları: Tanıtım ve Ayrıntılar
- Aziz Philippus Kapısı:
- İmparator Teodosius döneminde (IV. yüzyıl sonları) inşa edilmiştir.
- Girişin iki yanında bulunan kulelerle vurgulanmıştır.
- Hacıların Aziz Philippus’a adanmış yapıların bulunduğu tepenin zirvesine ulaşmalarını sağlar.
- Köprü:
- IV. yüzyıl sonları – V. yüzyıl arasında yapılmıştır.
- Antik köprü temelleri günümüze ulaşmıştır.
- Modern metal yapıyla rekonstrüksiyon projesi düşünülmektedir.
- Merdiven (IV – V. yüzyıllar):
- Tepenin güneydoğu kenarında, 16 metrelik seviye farkını aşmak için kullanılan bir merdiven.
- 70 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde.
- Orta Bizans Dönemi’nde yapılan bir duvar, merdivenin genişliğini daraltmıştır.
- Sekizgen Hamam:
- Köprüyü geçtikten sonra karşılaşılan hamam yapısı.
- Sekizgen plana sahiptir ve 3 kubbeli bir yapıdır.
- VII. yüzyılın ortalarındaki depremle yıkılmıştır.
- Orta Bizans Dönemi Yapısı (IX-XI. yüzyıllar):
- Eğimin üst tarafında IX. ve XI. yüzyıllarda inşa edilmiştir.
- Dörtgen planlı, iki girişli bir yapıdır.
- XIII. ve XV. yüzyıllar arasında terk edilmiştir.
- Ayazma – Kutsal Alan Çeşmesi:
- Merdivenin yukarısında, hacıların bekleyebileceği küçük bir meydanın ortasında yer alır.
- Dikme şeklinde, deniz kabuğu şeklinde bir mermer blok içerir.
- Mezar Kilisesi:
- 2011 kazıları sırasında gün yüzüne çıkarılmıştır.
- Roma Dönemi mezarlığının içindeki şapelli bir mezarın etrafına inşa edilmiştir.
- Sunak ve synthronon içerir.
- Aziz Philippus’un Mezarı:
- Üç nefli kilisenin içinde bulunan Roma Dönemi mezarı.
- Traverten bloklardan yapılmış, alınlığı bulunur.
- Bizans Dönemi’nde hastalıkların iyileştirilmesi için kullanılmıştır.
- Aziz Philippus Martyrion’u:
- V. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir.
- Sekizgen planlı, mermer sütunlar ve kemerlerle açılan merkezi bir mekana sahiptir.
- İstasyon uygulamaları için 28 mekan içerir.
Sanatta Aziz Philippus İmgeleri: Bir Bakış
- Proto Bizans Dönemi:
- Ayasofya’daki yuvarlak panolarda ilk betimlemelerine rastlanır.
- İsa ve oniki havari siklusunda bu döneme ait resimlerde görülür.
- Sinai Aziz Katerina Kilisesi’ndeki mozaiklerde de yer alır.
- Padova Aziz Bazilikası (13. Yüzyıl):
- Giusto de’ Menabuoi tarafından yapılan bir şapelde Aziz Philippus’u betimleyen resim bulunur.
- Havarinin Hierapolis’deki şehitlik hikayesini içerir.
- Azize Maria Novella Kilisesi (14. Yüzyıl):
- Floransa’da yer alan kilisede Filippino Lippi tarafından yapılan fresklerde zengin betimlemelere rastlanır.
- Rönesans tarzında yapılmış olup, Hierapolis antik kalıntılarını içeren bir peyzajda Aziz Philippus’un hayatını anlatır.
- Jusepe de Ribera (17. Yüzyıl):
- İspanyol ressam Jusepe de Ribera, 1639 tarihli baş yapıtında Aziz Philippus’u betimler.
- Tablo olağanüstü gerçekçilikle yapılır ve kalabalığın içinde ilgi çekici bir şekilde Aziz’in çarmıha gerilme anını tasvir eder.
Sanat tarihinde Aziz Philippus’un tasvirleri, dönemsel farklılıklar ve sanatçıların yaklaşımlarıyla çeşitlenmiştir, ancak genellikle Aziz’in Hierapolis’teki şehitlik hikayesi ve dini önemi etrafında şekillenir.
Eğer Denizli’de gezilecek yerler hakkında bilgi arıyorsanız şehirde mutlaka gezmeniz gereken yerleri listemizde bulabilirsiniz. Denizli’nin gezilecek bütün mekanları, outdoor olanakları, kamp karavan tesisleri ve Denizli’nin keşfedilmeyi bekleyen zengin kültürel ve doğal hazinelerini sizin için sıraladık. Şehrin göz kamaştıran güzelliklerini keşfetmek istiyorsanız Denizli Gezi, Outdoor ve Tanıtım Sayfası rehberimize göz atabilirsiniz.
Ayrıca tanıtımını yaptığımız bütün noktaların GPS koordinatlarını da Denizli Gezilecek Yerler Haritası bağlantısında bulabilirsiniz.
Denizli Kamp ve Karavan Alanlarını liste halinde görmek için Denizli Kamp ve Karavan Alanları yazımız size rehberlik edecek. Denizli Kamp ve Karavan Alanlarını haritada görmek ve bulunduğunuz yere uzaklığını öğrenmek için Denizli Kamp ve Karavan Alanları Haritası‘nı tıklayınız
Kamp ve Karavan ile ilgili geniş bilgi almak ve bütün yazılarımızı görmek için TurkeyOutdoor Kampçılık Rehberi sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Doğa Sporları ve Outdoor Aktivitelerinde Güvenlik Önlemleri
- Bütün outdoor aktivitelerinde ve doğa sporlarında güvenlik öncelikle sizin sorumluluğunuzdadır. Hiçbir makale veya video, doğru pratik eğitim ve şahsî deneyimin yerini alamaz.
- Özellikle outdoor ekstrem sporlarda kendi kişisel güvenliğinizden öncelikli olarak siz sorumlusunuz. Her zaman kişisel güvenliğinizi, birlikte olduğunuz takımın uyum ve güvenliğini ön planda tutun.
- Her durumda doğadan taraf olun, çevreyi temiz tutun, vahşi hayvanlara, vahşi yaşamın devam ettiği doğaya kesinlikle zarar vermeyin.
- Doğal ve tarihi güzellikleri keşfederken tatilinizin keyifli ve güvenli geçmesi için bazı önemli noktalara dikkat etmelisiniz. Seyahatiniz öncesinde gideceğiniz bölge hakkında detaylı araştırma yaparak hava durumunu kontrol edin ve yanınıza uygun kıyafetler alın. Doğal, tarihi ve turistik mekanlara kesinlikle zarar vermeyin. Gittiğiniz yerlerde çöplerinizi bırakmayın, çöplerinizi getirdiğiniz gibi poşetler içerisinde geldiğiniz yere geri götürün veya bir çöp konteynırına atın.
- Doğa gezileri, kamp veya açık hava etkinlikleri planlıyorsanız, gerekli ekipmanlarınızı eksiksiz şekilde hazırlayın.
- Türkiye’de ormanlara ve bazı korunan alanlara girişlerde sık sık yasaklar uygulanmakta ve uymayanlara idari cezalar yazılmaktadır. Güncel orman giriş yasaklarını illerin Orman Bölge Müdürlüklerinden teyit etmelisiniz.
- Teknik olarak doğada yapılan bütün outdoor aktiviteleri için önceden izin alınması gerekmektedir. Okuyucularımıza, kampçılara, doğa yürüyüşçülerine ve bütün outdoor sporlarına katılanlara tavsiyemiz, aktiviteye başlamadan önce hiç olmazsa kolluk güçlerini arayarak yapacakları doğa aktivitesi ve rotaları hakkında bilgi vermeleridir.
- Outdoor ve doğaya dair görüş, düşünce, öneri ve istekleriniz bizim için değerlidir. Çekinmeden bize yazabilirsiniz.
Keyifli ve güvenli bir doğa/outdoor serüveni dileriz! 🚴♀️⛺🌳🌲🚵♂️🏞️🌿🌄
📌 Instagram: @turkey_outdoor_org
📌 Facebook: TurkeyOutdoor

İLGİLİ YAZILAR
Tüm Kategoriler
- Adventure
- Alıntı Yazılar
- Bisiklet
- City Tours
- Dağcılık Tırmanma
- Doğa Sevgisi
- Doğa Yürüyüşleri
- Doğada Sağlık
- Ekoloji
- Ekstrem Sporlar
- Festival- Etkinlik – Yarışma
- Geçmiş Etkinlikler
- Genel
- Gezi Rehberi
- Giyim, Ekipman, Applikasyon
- Gündem
- Gündeme Dair
- Kampçılık
- Life Style
- Misafir Yazar
- Motor Sporları
- Motosiklet Sporları
- Nerede Hangi Etkinlik Var?
- Nerede Ne Yapılır?
- Otomobil Sporları
- Outdoor
- Outdoor Aktivistleri
- Outdoor Aktiviteleri
- Outdoor Haber
- Outdoor Sektörü
- Outdoor Ürün Firmaları
- Outdoor Yazıları
- Sizden Gelenler
- Yurtdışı Gezileri
Outdoor Haber
1 Temmuz- 14 Temmuz Türkiye'de Yapılacak Outdoor Etkinlikleri, Kültür Turları ve Doğa Gezileri
İsmet İnan İçin Aladağlar'da Anma Etkinliği Yapıldı
Seda Kaçan Avrupa Şampiyonu İlk Kadın Pilotumuz Oldu
Türkiye'nin Outdoor ve Doğa Sporları Bülteni 27/28 Haziran 2024
25 Haziran- 5 Temmuz Türkiye'de Yapılacak Outdoor Etkinlikleri, Kültür Turları ve Doğa Gezileri
Zonguldak Jandarma Filyos Sahili Bilgilendirme Yaptı
Bisiklet Özgürlük ve Macera Dolu Bir Yaşama Açılan Kapıdır
KAMPÇILIK






Türkiye'yi Keşfet
Sorularınız ve sponsorluk için
info@turkeyoutdoor.org