Muğla Gezi Rehberi
Muğla Gezi Rehberi
Türkiye’nin Outdoor Sayfası olarak özellikle outdoor turizminde büyük eksiklik olarak gördüğümüz illerin tek tek tanıtımı, illerde yapılabilecek outdoor aktiviteleri, outdoor ürün satan firmalar, kamp alanları, doğal güzellikler, yürüyüş rotaları gibi bütün bilgileri içeren bir yazı dizisine başladık. Bu yazı dizimizde Muğla’yı tanıtıyoruz.
İçindekiler
ToggleMuğla Gezi Rehberi
Ege ve Akdeniz’i buluşturan Muğla, tarihin ve doğanın korunduğu, akvaryum gibi denizin çam ormanları ile iç içe geçtiği, zamanın durduğu yer olarak bilinmektedir.
Ege Bölgesi’nin güneyinde yer alan Muğla, bir taraftan antik dönemden bu zamana kadar korunmuş tarihi ve kültürel değerleri ile diğer taraftan içinizi ısıtan güneşi, pırıl pırıl denizi ve keşfedilmeyi bekleyen koylarıyla ziyaretçilerin gönlünü fethetmektedir.
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Muğla’da ilk insan yerleşimi, bölgede yer alan mağaralardaki kaya resimlerine göre pre-historik döneme kadar uzanmaktadır.
Muğla’yı ziyaret edenler bir taraftan deniz, kum ve güneşin tadını çıkarırken, diğer taraftan bölgede yer alan yüzlerce müze ve ören yeri ile antik kentleri ziyaret ederek adeta tarihte yolculuğa çıkarlar.
Muğla Evleri ve Bacaları: Geleneksel Türk ve Rum Mimarisi Harmanı
Muğla’nın geleneksel evleri, şehrin tarihî ve kültürel dokusunu yansıtan önemli yapıtlardır. Bu evlerin şekillenmesinde doğal ve kültürel çevrenin etkisi büyüktür. Muğla evleri genel olarak Türk ve Rum mimarisi olmak üzere iki farklı tarzda inşa edilmiştir.
Geleneksel Türk evlerindeki haremlik ve selamlık gibi ayrımlar Muğla evlerinde bulunmaz. Genellikle iki katlı olan bu evlerin bahçeye açılan bölümüne “hayat” adı verilir. Rum evleri ise daha sade çizgilere sahip, genellikle taştan yapılmış iki katlı evlerdir. Alt katlar depo olarak kullanılırken üst katlar yaşam alanı olarak düzenlenmiştir. Cadde veya sokağa bakan evlerin duvarlarının etraftan ayrılmaması, tüccarların toplumdaki statülerini yansıtır.
Muğla evlerini diğerlerinden ayıran en belirgin özellik ise bacasıdır. Bacaların şekillendirilmesinde iklim koşulları büyük önem taşır. Rüzgarı ve yağmuru engellemek için baca üstü kapatılarak dikdörtgen şeklinde yapılmıştır. Taş ustalarının elinde şekil alan alaturka kiremitlerle oluşan “Muğla Bacası”, şehrin sembolü haline gelmiştir. Bu bacaklar, Muğla’nın tarihi dokusunu ve mimari mirasını yansıtan önemli unsurlardır.
Muğla’nın Simgesi: Saatli Kule
Muğla’nın tarihi dokusunda önemli bir yer tutan Saatli Kule, 1895 yılında Muğla’nın ilk Belediye Başkanlarından Hacı Kadızade Süleyman Efendi ve eşi Pembe Ana tarafından yaptırılmıştır. İlginç bir hikayesi olan kule, Hacı Kadızade Süleyman Efendi ve eşinin Hicaz seyahati sırasında Şam’da gördükleri bir kuleye benzemesi için inşa edilmiştir.
Ünlü Rum usta Filvarus’a (Mihail Konstantin’in oğlu) yaptırılan kule, Muğla’nın simgelerinden biri haline gelmiştir. Şehrin siluetinde kendine özgü bir görünüme sahip olan Saatli Kule, tarihi ve kültürel önemiyle Muğla’nın önemli simgelerinden biridir. Bugün hala Muğla’nın merkezinde ziyaretçilerini ağırlamakta olan kule, şehrin geçmişine ve kültürel mirasına ışık tutmaktadır.
Muğla Kültür Evi: Tarih ve Mimaride Buluşma
Muğla Kültür Evi, ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken ve tarihi 1800’lü yıllara kadar uzanan önemli bir mekandır. 1999 yılında kamulaştırılan bu etkileyici yapı, Türk ve Rum mimarisinin benzersiz bir karışımını sunmaktadır.
Muğla’nın zengin kültürel mirasını yansıtan bu ev, geçmişten günümüze uzanan bir hikayeyi ziyaretçilerine aktarmaktadır. Türk ve Rum mimarisinin özgün detaylarını bir arada görebileceğiniz bu ev, Muğla’nın kültürel çeşitliliğini ve tarihini keşfetmek isteyen herkes için bir cazibe merkezidir.
Muğla’nın Tarihi Arasta Çarşısı: Bir Kervan Yolunun İzinde
Muğla’nın tarihî Arasta Çarşısı, şehrin geçmişine ışık tutan ve tarihi kervan yollarının izlerini taşıyan önemli bir ticaret merkezidir. İzmir, Aydın, Çine ve Tavas-Denizli güzergâhının kesiştiği bu noktada, eski zamanlarda kervanlar Sekibaşı Sokağı’ndan şehre girer ve bu yol üzerinde bulunan Yağcılar Hanı ve Kocahan gibi konaklama alanlarında dinlenirlerdi.
Saburhane semtinden şehri terk eden kervanlar, günümüzde de varlığını sürdüren “Yılanlı Dağı Yolu” üzerinden Tavas’a ulaşırlar ve oradan Denizli’ye geçerlerdi. Bu güzergâhta bulunan Yağcılar Hanı, İbrahim Hanı, Bacılar Hanı, Balcıoğlu Hanı ve Kocahan gibi yapılar, Muğla’nın en canlı ve hareketli mekânlarıydı.
Arasta Çarşısı, çeşitli mesleklerin loncalarının bulunduğu ve bu meslek gruplarının toplu olarak faaliyet gösterdiği bir bölgeydi. “Demirciler Arastası” ve “Bakırcılar Arastası” gibi adlar, günümüzde bile bu loncaların eski izlerini taşır. Arastanın kuzeyinde yer alan Tabakhane ise önemli bir ticaret merkeziydi ve burada işlenen deriler özellikle kervancılar tarafından ilgi görürdü.
Muğla’nın eski kervan yolu güzergâhı üzerinde konumlanan Arasta Çarşısı, kuzey-güney ve doğu-batı akslarının kesiştiği stratejik bir noktada yer alır. Bu çarşı, tarihi dokusunu ve geleneksel ticaret atmosferini günümüze taşıyan önemli bir bölgedir.
Muğla Müzesi: Tarih, Kültür ve Doğa
Muğla, Türkiye’nin tarihi ve kültürel mirasıyla ön plana çıkan şehirlerinden biridir. Bu zengin mirası keşfetmek isteyenler için Muğla Müzesi, önemli bir durak haline gelmiştir. Açık avlulu ve iki katlı dikdörtgen plana sahip olan bu müze, Arkeoloji, Etnografya, Gladyatörler ve Doğa Tarih Salonları gibi çeşitli bölümleriyle ziyaretçilere zengin bir deneyim sunar.
Arkeoloji Bölümü: Muğla’nın zengin arkeolojik geçmişini keşfetmek isteyenler için ideal bir noktadır. Burada, 9 milyon yıl öncesine ait bitki ve hayvan fosilleri gibi eşsiz eserler sergilenmektedir. Bu fosiller, bölgenin jeolojik tarihine ışık tutar ve ziyaretçilere geçmişin derinliklerine bir yolculuk yapma fırsatı sunar.
Etnografya Bölümü: Muğla’nın kültürel dokusunu anlamak ve geleneksel yaşam tarzını keşfetmek isteyenler için etnografya bölümü vazgeçilmezdir. Burada, gündelik hayatta kullanılan giyim-kuşam aksesuarları, kap-kacaklar ve el sanatları ürünleri sergilenir. Ayrıca, dokuma ve marangozluk meslekleriyle ilgili araç gereçler de bu bölümde yer alır.
Gladyatörler Salonu: Stratonikeia antik kentinde ele geçirilen 7 adet Gladyatör Mezar steli bu bölümde sergilenmektedir. Bu eserler, antik dönemin savaşçı kültürünü ve gladyatörlerin yaşamlarını anlamak için benzersiz bir fırsat sunar. Ziyaretçiler, bu salonu gezerken antik dönemin atmosferini soluyacak ve tarihin derinliklerine yolculuk yapacaklar.
Muğla Müzesi, şehrin tarihi, kültürel ve doğal zenginliklerini daha yakından tanımak isteyenler için vazgeçilmez bir duraktır. Burada sergilenen eserler, Muğla’nın geçmişten günümüze uzanan hikayesini anlatır ve ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunar.
Saburhane Meydanı: Muğla’nın Kültürel Dokusunu Yansıtan Bir Alan
Saburhane Meydanı, Muğla’nın tarihî ve kültürel zenginliğini yansıtan bir alan olarak öne çıkar. Özgün mimari yapılarıyla coğrafyanın ruhunu taşıyan bu meydan, farklı kültürlerin uzun yıllar bir arada yaşadığı bir yerleşim bölgesinin simgesidir.
Adını geçmişte meydanda bulunan hapishaneden alan Saburhane Meydanı, kendine özgü atmosferiyle dikkat çeker. Meydanda bulunan 400’e yakın tescilli ev, 170’e yakın sivil mimari örneği yapısı ve 100’e yakın sokağıyla, bölgenin kentsel dokusunun en iyi örneklerinden birini sunar. Dar çıkmaz sokaklardaki avlu kapılarından geçerek ulaşılan bu evler, Muğla’nın ve çevresinin mimari mirasını temsil eder.
Muğla evlerinin belirgin özelliklerinden olan açık veya kapalı ön sofaları, ahşap süslemeleri, verandaları ve duvara gömülü banyoları, Saburhane Meydanı’nda göz kamaştırıcı bir şekilde sergilenir. Bu meydan, ziyaretçilere Muğla’nın tarihî ve mimari derinliğini keşfetme fırsatı sunar, aynı zamanda geçmişin izlerini günümüze taşıyan bir atmosfer sunar.
Yağcılar Hanı: Tarihi Bir Ticaret Merkezi
Muğla’nın tarihi dokusunu keşfederken, 1940’lı yıllara dayanan Yağcılar Hanı önemli bir duraktır. Eski zamanlarda kentin ticaret hayatında önemli bir rol oynayan bu han, günümüzde restore edilmiş ve ziyaretçilere tarihi bir atmosfer sunmaktadır.
Hanın avlusunda yer alan büyük çınar ağacı, ziyaretçileri serinleten bir gölge sağlar. Bu eski çınar ağacının altında dinlenme alanı bulunur ve burada keyifli bir çay molası vermek, Muğla’nın tarihine bir soluk mola vermek için harika bir fırsattır.
Yağcılar Hanı, Muğla’nın geçmişine bir yolculuk yapmak isteyenler için önemli bir duraktır. Burada geçmişin izlerini sürerken, tarihi bir atmosferin keyfini çıkarabilir ve şehrin eski ticaret hayatına dair ipuçları bulabilirsiniz.
Muğla’nın Tarihinden İzler: Eşsiz Camiler
Muğla’nın zengin tarihine tanıklık eden eşsiz camileri, şehrin kültürel dokusunu ve mimari mirasını yansıtan önemli yapıtlardır. Bu camilerden bazıları şunlardır:
1. Kurşunlu Cami: Menteşe Balıbey Mahallesi’nde yer alan Kurşunlu Cami, Osmanlı dönemine ait bir yapıdır ve 1493 yılında Es Seyit Şücaaddin tarafından yaptırılmıştır. Cami, Muğla’daki diğer camilerden ayrılan en önemli özelliği kurşunla kaplanmış büyük kubbesidir. Ayrıca, iç mekandaki kalem işi süslemeler Rodos’tan getirilen kök boyalarla işlenmiştir.
2. Şeyh Cami: 1565 yılında Şeyh Bedrettin tarafından yaptırılan bu cami, Muğla’nın en eski camilerinden biridir. Tarihte önemli bir yere sahip olan Şeyh Cami, Evliya Çelebi’nin 1671 yılında ziyaret ettiği ve önemli bir eser olarak bahsettiği camilerden biridir.
3. Yelli Cami: Muğla’nın doğusundaki surların yakınında bulunan Yelli Cami, merkezi kubbeli bir yapıdır ve son cemaat yeri iki çapraz tonozla örtülüdür. Kubbe, baklava desenli pandantiflerin üzerine oturur. Cami, 14. yüzyıla tarihlenmektedir ve küfeki taşıyla inşa edilmiş köşe taşları ve kapı çerçevesiyle dikkat çekmektedir.
4. Firuz Bey Cami: Firuz Paşa Mahallesi’nde yer alan bu cami, 1394 yılında inşa edilmiştir. Geniş bir avlu ortasında bulunan yapı, Osmanlı mimarisinin erken özelliklerini taşır. Cami, kubbesinin kurşun kaplı olması nedeniyle “Kurşunlu Cami” olarak da bilinir ve beden duvarlarında kullanılan mermerin renginden dolayı “Gök Cami” olarak da adlandırılır. Büyük avluya üç yönden giriş kapısı bulunmaktadır ve ters “T” planlı bir yapıya sahiptir.
Bu eşsiz camiler, zengin tarihleri ve mimari özellikleriyle Muğla’nın önemli kültürel mirasını oluştururlar. Her biri, şehrin geçmişinden günümüze uzanan hikayeleriyle ziyaretçilerini büyüler.
İztuzu Sahili ve Caretta Caretta Kaplumbağaları
İztuzu Plajı, dünyada doğallığını koruyan son kumsallardan biri olup Caretta Caretta kaplumbağalarının sıklıkla rastlandığı önemli bir yaşam alanıdır. Bu sevimli sakinler, genellikle 1-1.5 metre boyunda ve 150 kilograma kadar ağırlığa sahiptirler. Kumsala çıkarak arka ayaklarını kullanarak çeşitli çukurlar açarlar ve en uygun olanına yumurtalarını bırakıp denize geri dönerler. Yavrular, yumurtadan çıktıktan sonra içgüdülerini takip ederek ay ışığını pusula olarak kullanarak denize yönelirler. Ancak, kumsalı aşarak denize ulaşmak yavrular için kolay bir iş değildir ve bu süreç oldukça zaman alabilir. Güneşin doğmasıyla birlikte yolu kat etmeleri gerekmektedir, aksi takdirde sıcağa veya alıcı kuşlara yem olabilirler. Denize ulaştıklarında ise tehlike bitmez; belirli bir büyüklüğe ulaşana kadar balıklara yem olmaktan kurtulamazlar.
Bazı büyük Caretta Caretta kaplumbağaları, yumurtlama dönemlerinde içgüdüleriyle tekrar İztuzu Sahili’ne dönerler. Ancak, yumurtaların korunması önemlidir ve bu nedenle sahilde herhangi bir tesis yapılmaması ve yumurtlama sırasında ışık veya ateş yakılmaması gerekmektedir. Bu kurallar, yavruların denizi bulmasını kolaylaştırmak ve korumak amacıyla getirilmiştir. Yumurtlama döneminde, çevreciler dünyanın dört bir yanından kamp kurarak sahilde destek olmakta ve zaman zaman yavruların denize ulaşmasına yardımcı olmaktadırlar. İztuzu Sahili, hem doğal güzelliğiyle hem de Caretta Caretta kaplumbağalarıyla ünlüdür ve koruma altındaki bu hassas ekosistemi korumak için çeşitli önlemler alınmaktadır.
Antik Yürüyüş Yolları: Likya Yolu, Karia Yolu ve Kanuni Yolu
Muğla, deniz-kum-güneş tatili dışında alternatif turizm türleri için büyük bir potansiyele sahiptir. Likya Yolu, Karia Yolu ve Kanuni Yolu gibi antik yürüyüş yolları, doğa yürüyüşü meraklıları için önemli seçenekler sunar.
Likya Yolu, bilinen en eski yollardan biridir ve 540 km uzunluğundadır. Bu yol, 19 antik kenti birbirine bağlayarak Fethiye’den başlayıp Antalya’ya kadar uzanır. Sahil ve dağlar arasından geçen Likya Yolu, genellikle Roma yolları, eski patikalar ve katır yollarından oluşur. Bu parkur boyunca, Kabak Koyu, Cennet Koyu, Kelebekler Vadisi, Patara, Kekova, Korsan Koyu, Gelidonya Feneri, Adrasan ve Çıralı gibi doğal güzelliklerin yanı sıra Antiphellos, Sdyma, Letoon, Limyra, Simena, Xanthos, Patara, Apollonia, Chimera, Myra, Olympos ve Phaselis gibi antik kentleri de görebilirsiniz. Yol üzerindeki yerleşim birimlerinde, konaklama tesislerinde veya çadırlarda konaklama imkanı vardır. Likya Yolu, dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotalarından biri olarak kabul edilmektedir.
Likya Yolu’nun yanı sıra, Karia Yolu ve Kanuni Yolu da doğa yürüyüşü meraklıları için popüler seçenekler arasındadır. Bu antik yürüyüş yolları, Muğla’nın doğal ve tarihi güzelliklerini keşfetmek isteyen herkes için benzersiz deneyimler sunar.
Gümüşkesen Mezar Anıtı: Milas’ın Tarihi İhtişamının Yansıması
Milas’ın sınırlarındaki Sodra Dağı’nın doğu yamacında yer alan antik kent nekropolünde yükselen Gümüşkesen Mezar Anıtı, şehrin zengin tarihine ışık tutan önemli bir yapıdır. Bu ihtişamlı anıtın, antik dönemde kent senatosunun kararıyla inşa edilebilecek nitelikte olduğu düşünülmektedir. Mezarın yapılış amacı, muhtemelen Milas’ın önde gelen yöneticilerinden veya komutanlarından birinin ve ailesinin anısına yapılmış olabilir.
Gri damarlı mermerden yapılan bu mezar yapısı, meyilli bir arazide inşa edilmiş düz bir platform üzerinde yükselir. Genel olarak üç bölümden oluşur: Gömülerin yapıldığı mezar odası, dinsel törenlerin gerçekleştirildiği sütunlarla çevrili orta kat ve bu sütunlar tarafından desteklenen çatı katı.
Mezar odasının çatısının şekillendirilmesi özellikle dikkat çekicidir. Büyük mermer blokların birbirinin üzerine taşınarak daralması sonucunda oluşan bu çatı, ince işçiliğin ve detayların ön plana çıktığı bir yapıya sahiptir. Çatı, geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş, adeta bir nakış gibi işlenmiştir.
Gümüşkesen Mezar Anıtı’nın genel formu, dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnas Mozolesi’ni akıllara getirse de kendi özgün tasarımına sahiptir. Benzer yapıları genellikle Doğu Akdeniz ve Kuzey Mezopotamya’da görmek mümkündür. Mezarın yapım tekniği ve mermer süslemeleri, M.S. 2. yüzyılın ortalarına tarihlenmektedir, bu da onun Milas’ın zengin tarihinden izler taşıyan önemli bir yapı olduğunu göstermektedir.
Yediler Manastırı: Muğla’nın Gizemli Tarihine Yolculuk
Muğla İli, Milas İlçesi’nde bulunan Bafa Mahallesi’nde, Gölyaka Köyü’nde yer alan Yediler Manastırı, bölgedeki en büyük manastırlardan biridir. Manastır alanı, doğuda geniş bir alana sahip büyük bir avlu ile batıda tamamen kayalarla çevrili küçük avludan oluşmaktadır. Küçük avlunun kuzeyinde, duvarlarla çevrili bir yukarı kale bulunurken, güneyde ise savunması güçlendirilmiş küçük bir sığınma kalesi yer alır.
Muhtemelen güneybatıda dinsel bir merkez bulunan alanda iki şapel ve bir mağara bulunmaktadır. Mağaranın içinde, şapel olarak kullanılan ve iç tarafında bir duvarla oluşturulmuş apsise sahip bir yapı mevcuttur. Şapelin yer altına yapılmış ön odasına dar bir merdivenle ulaşılır.
Yediler Manastırı’nda, Hristiyanlık ile ilgili önemli olayları anlatan freskler bulunmaktadır. Lazarus’un dirilişi, Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi, mezar konusu ve diriliş sahneleri gibi Hz. İsa’nın yaşamı, yaptıkları ve ölümüne ilişkin sahneler, bu manastırda ziyaretçilere tarih ve dini mirası bir arada sunar.
Yediler Manastırı, Muğla’nın gizemli tarihine ışık tutan önemli bir yapıdır ve ziyaretçilerini geçmişin derinliklerine doğru unutulmaz bir yolculuğa davet eder.
Kadı Kalesi Kilisesi: Tarihin İzinde Bir Miras
Kadı Kalesi Kilisesi, ana yapısının hala sağlam durumda olduğu ve şu anda boş ve kullanılmayan bir yapıdır. Bu binaların birçoğu Helenistik dönem mimarisinin örnekleri olarak dikkat çeker. Eskiden Bodrum kadıları, önemli kararları almak için bu binalarda toplanırlardı. Kadı Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bölgesel kararların alındığı en önemli mekanlardan biriydi. Aynı zamanda Osmanlı döneminde donanmanın ikmal limanı olarak kullanıldı ve daha sonra Kos adası ve Kalimnos adası ile sınır ticaretinde önemli bir rol oynadı. Kadı Kalesi Kilisesi, tarihin izlerini taşıyan bu mirasın bir parçası olarak ziyaretçilere eşsiz bir keşif fırsatı sunmaktadır.
Bodrum Antik Tiyatrosu: Tarih ve Kültürün Büyüleyici Mekânı
Halikarnassos Antik Kenti’nin kuzeyinde, Göktepe’nin güney yamacına dayanmış olan Bodrum Antik Tiyatrosu, muhteşem bir yapıdır ve M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenmektedir. Roma İmparatorluk Çağı öncesine ait tiyatroların tüm özelliklerini taşır. Antik Tiyatro, Klasik çağdaki Bodrum’dan günümüze ulaşabilen tek yapıdır.
Tiyatronun dikkat çeken özellikleri arasında, oyunlardan önce Dionysos’a adanan sunağın bulunduğu ve bazı koltuklar arasında, muhtemelen gölgelik olarak kullanılmış olabilecek delikler yer almaktadır. Her koltuk arasında 40 cm’lik bir mesafe bırakılan tiyatro, 13.000 kişilik bir kapasiteye sahiptir. Bodrum Antik Tiyatrosu, tarih ve kültürün büyüleyici buluşma noktalarından biridir, ziyaretçilere antik dönemin izlerini keşfetme fırsatı sunar.
Bodrum Kalesi: Tarih ve İhtişamın Simgesi
Bodrum Kalesi, antik çağda Zephyirion olarak bilinen bir adanın yerinde, günümüzde yarımada konumunda inşa edilmiştir. Rodos merkezli St. Jean Şövalyeleri tarafından 1406 yılında yapılan bu kale, Şövalyeler Dönemi’nin orijinal planını ve karakterini korumakta ve Gotik mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
Anadolu’da St. John Şövalyelerine ait en iyi korunmuş örneği olan Bodrum Kalesi, dünyanın en iyi korunmuş Ortaçağ anıtlarından biri olarak kabul edilir ve eşsiz bir miras olarak ayaktadır. Kale, Mausoleion’un deprem sonucu yıkılmasından sonra kalan taşlar kullanılarak inşa edilmiştir, bu da onu tarihi ve mimari açıdan daha da önemli kılmaktadır.
St. Jean Şövalyelerinin 1523’te Bodrum’u terk etmelerinden sonra Osmanlılar tarafından 19. yüzyıla kadar hapishane olarak kullanılan kale, 1. Dünya Savaşı sırasında İngiliz ve Fransız bombardımanı nedeniyle hasar görmüştür. Ancak, Bodrum Kalesi, tarih ve ihtişamın bir simgesi olarak ayakta kalmaya devam etmektedir, ziyaretçilere eşsiz bir Ortaçağ deneyimi sunmaktadır.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi: Denizin Altındaki Hazine
Bugün, Bodrum Kalesi ev sahipliği yaparak Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne dönüşmüştür. Türkiye’nin tek, dünyanın ise en önemli sualtı müzelerinden biri olan bu müze, 1995 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi yarışmasında “Özel Övgü” ödülünü almıştır.
Müze, 14 sergi salonuna sahiptir ve dünyanın en zengin Doğu Akdeniz Amfora koleksiyonuna ev sahipliği yapar. Yassıada, Şeytan Deresi ve Serçe Limanı batıkları da müzede sergilenmektedir. Müzede, dünyanın en eski batık gemi enkazı olan Serçe Limanı Batıkları Cam Enkaz Salonu’nda, 1025 yılında batan gemiden çıkarılan 3 ton kırılmış ve kırılmamış cam parçaları sergilenmektedir. Ayrıca, dünyanın en büyük İslam Cam Koleksiyonu da burada yer almaktadır.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde; Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, Doğu Roma Batığı, Türk Hamamı Sergisi, Cam Batığı Salonu, Alman Kulesi, Sikke ve Mücevherat Salonu, Cam Salonu, Saklı Müze Yılanlı Kule, Uluburun Batığı, Zindan, Kumandan Kulesi ve Tektaş Cam Batığı gibi alanlar bulunmaktadır.
Müzenin en büyük eser koleksiyonu amphoralardır. Balta Kulesi “Kraliçe Ada” salonu, çapraz tonozun yanında yer alır ve dikkat çeken sergi alanlarından biridir. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, denizin altında gizlenmiş olan tarihi ve kültürel bir hazineyi ziyaretçilere sunmaktadır.
Aminthas Kaya Mezarı: Tarih ve Görkem
Fethiye sınırları içinde yer alan Aminthas Kaya Mezarı, dik kayalık bir yamaç üzerine oyularak yapılmış birçok kaya mezarı arasında öne çıkar. Bu mezarlar arasında, tapınak tipinde olanlarından biri, halk arasında “Kral Mezarı” olarak bilinir ve diğerlerine göre daha iyi korunmuştur. Mezarın doğu duvarlarının ortasında bulunan “Hermapias oğlu Aminthas” yazısı nedeniyle bu mezar, Aminthas Mezarı olarak adlandırılmıştır ve M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu mezar, İon Düzenli in antis planına sahiptir, yani anteler arasında iki sütunun bulunduğu bir tapınak tipinin ön cephesinin kayaya yansıtılmış biçimidir. Şehrin sembolü olan bu mezar, aynı dik yamaç cephesindeki diğer mezarlarla birlikte Likya Bölgesinin metal ve ahşap işçiliği hakkında en iyi örnekleri sunar.
Mezar odasına açılan bölümde, dört ana panele ayrılmış bir kapı tasviri bulunmaktadır. Odanın iç kısmında ise düz ve kaba işlenmiş bir tavan ile üç adet kline yer almaktadır.
Telmessos Antik Kenti ve kaya mezarları, 18. ve 19. yüzyıllarda birçok seyyah tarafından ziyaret edilmiş ve hayranlıkla karşılanmıştır.
Hekatomnos Anıt Mezarı: Karya’nın İhtişamlı Mirası
Hekatomnos Anıt Mezarı ve Kutsal Alanı, Anadolu’nun güneybatısında yer alan Karya Bölgesi’nin göz kamaştırıcı bir parçasıdır. Muğla İli’nin Milas İlçesi’nde konumlanan bu alan, Temenos Duvarı, Menandros Onur Sütunu, Podyum ve Mezar odası gibi unsurlardan oluşur. Antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen “Mozole” kavramını önceden taşıyan, Halikarnas Mozolesi’nden daha eski bir dönemde inşa edilen ve günümüze ulaşabilen tek örnek olan Anıt Mezar, eşsiz bir değere sahiptir.
Bu anıt, antik çağın en önemli mezar anıtı ve ölü kültünün sembolü olarak kabul edilir. Hem mimari tasarımı hem de heykeltraşlık ve duvar resim sanatı açısından olağanüstü bir örnektir. Özellikle “Hekatomnos Frizli Lahdi”, boyutu, niteliği ve sahibinin önemli kişiliğiyle Klasik ve Hellenistik Anadolu’da eşsizdir. Bu anıt mezar, zengin tarihi ve sanatsal değeriyle ziyaretçileri büyülemeye devam etmektedir.
Herakleia Antik Kenti: Tarihin İzlerini Taşıyan Efsanevi Bir Yer
Latmos, Helen dilinde “Ana Tanrıça Lada” anlamına gelir. Antik çağlarda bu bölge, Lada’ya adanmış olup şehre de aynı isim verilmiştir. M.Ö. 3. yüzyılda, Ptolemaios sülalesinden Pleistarkhos’un yönetiminde kalan şehir Pleistarkheia olarak adlandırılmış, daha sonra Latmos kıyısındaki Aleksandreia olarak da isimlendirilmiştir. Ancak bu isimler kalıcı olmamıştır. Şehrin ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, M.Ö. 2. yüzyılda Miletos-Magnesia Savaşı’nda adından sıkça bahsedilmiştir. Roma döneminde şehre bağımsızlık tanınmış ve önemi artmıştır. VII-IX. yüzyıllarda piskoposluk merkezi olarak birçok kilise ve manastır inşa edilmiştir.
Herakleia, Helenistik dönemde en parlak dönemini yaşamıştır. Şehrin sur duvarları M.Ö. 287’de Lysimachos tarafından genişletilmiş ve uzunluğu 6.5 kilometreye ulaşmıştır. Şehir tamamen terk edildikten bir süre sonra, MS VIII. yüzyılın ilk yarısında manastır ve kiliseler yapılmıştır. Kaya resimleri arasında Paleolitik’ten Neolitik döneme geçişi simgeleyen 170 tane resim bulunmaktadır. Herakleia Antik Kenti, tarihin izlerini taşıyan efsanevi bir yerdir.
İdyma: Tarihin İzinde Bir Kent
Antik İdyma kenti, yaklaşık iki bin beş yüz yıllık bir geçmişe sahiptir ve Gökova Körfezi’nin kuzeydoğu köşesinde Akyaka beldesi sınırları içinde bulunmaktadır. Günümüzde, İdyma kentine ait kalıntılar, Gökova köyünden Kıran Dağı’nın eteklerine kadar uzanmaktadır. Gökova köyünün hemen kuzeyinde yükselen tepe üzerinde, M.Ö. 4. ve 3. yüzyıllara tarihlenen kentin akropolisi (yukarı kent) kalıntıları göze çarpmaktadır. Aynı tepenin doğu tarafında ise acılara ve üzüntülere tanıklık etmiş nekropolis (mezarlık) bulunmaktadır.
Tepe boyunca uzanan kayalara oyulmuş mezarlar, ölümden sonraki yaşamlarını sürdürmeleri için adeta bir evi anımsatır şekilde inşa edilmiştir. Kaya mezarlarının bazıları, Anadolu’daki birçok antik kentte görebileceğimiz tapınakların formuna uygun olarak, sosyo-ekonomik farklılıkları göstermesi açısından diğerlerinden daha zengin bir tarzda yapılmıştır. En iyi korunmuş örneği, günümüzde Akyaka-Gökova köyü arasında bulunan ve “İnişdibi” olarak adlandırılan anıtsal kaya mezarıdır. Aynı yol üzerinde, Azmak kenarındaki alçak tepede yer alan Bizans kalesi de hala ayaktadır.
Kaunos Kaya Mezarları: Tarihin İzinde Bir Miras
Türkiye’nin en dikkat çeken antik yerleşimlerinden biri olan Kaunos, etkileyici kaya mezarlarıyla tanınır. Ticari açıdan önemli bir liman kenti olan Kaunos, zamanla denizin alüvyonlarla dolması sonucu liman özelliğini kaybetmiştir. Kentin merkezini oluşturan akropol, 152 metrelik bir tepe üzerine kurulmuştur. Kent surlarının kuzey yönündeki kısmı Ortaçağ’dan kalmadır. Uzun sur, limanın kuzeyinden başlayarak Dalyan Köyü’nün ilerisindeki sarp kayalığa kadar uzanır. Surun kuzey kısmı, Karya bölgesinin ünlü satrapı Mausolus’un dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen mezarının bulunduğu Halikarnassos döneminden kalmadır.
Kuzeybatı yönündeki sur duvarları Hellenistik Dönem’e (M.Ö. 323-M.Ö. 30) aittir, limana doğru uzanan surlar ise Arkaik Dönem’e (M.Ö. 750-475) aittir. Akropolün eteğinde antik kentin tiyatrosu bulunmaktadır. Tiyatronun batı yönündeki yapı kalıntılarından biri bazilika tipi bir kiliseye aittir. Kentteki diğer kalıntılar arasında Roma hamamı ve tapınağın arta kalanları bulunmaktadır. Dalyan’dan bile görülebilen kaya mezarları, M.Ö. IV. yüzyılda yapılmıştır ve daha sonra Roma döneminde de kullanılmıştır. İskeleden görebileceğiniz kayalara oyulmuş kovuklar, antik limana yanaşan gemilere fener görevi gören dev ateşlerin yakıldığı yerlerdir. Kaunos Kaya Mezarları, tarihin izinde bıraktığı eşsiz bir mirastır.
Kayaköy: Hüzünlü Bir Hayalet Şehir
Fethiye’nin 8 km güneyinde, Antik Dönemde Karmylassos olarak bilinen Kayaköyü’nün köklü bir tarihi vardır. Filolojik verilere göre M.Ö. 3. binlere kadar uzanan bir geçmişi olduğu tahmin edilse de, mevcut kalıntılarda M.Ö. 4. yüzyıldan daha eskiye giden bulgular henüz bulunamamıştır. Kent, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde azınlıklara tanınan haklarla, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın ilk çeyreğinde iskan edilen Rumlar tarafından yapılmıştır.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında bölgede yaşayan Rumların, batı Trakya’daki Türklerle mübadele edilmesi sonucu terk edilen kent, zamanla hayalet bir şehir haline gelmiştir. Kentteki yapıların ahşap olan kapı, pencere ve çatı sistemlerinin doğal etkenlerle tahrip olmasıyla birlikte Kayaköy, hüzünlü bir görünüme bürünmüştür.
Terk edilen kentte, her biri genellikle alt katları kiler hüviyetinde ikişer katlı olan ve manzara ile ışık açısından birbirini engellemeyen 350 ila 400 konut bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, evlerin arasına serpiştirilmiş çok sayıda şapel, 2 büyük kilise, 1 okul binası ve 1 gümrük binası gibi yapılar da görülmeye değerdir. Kayaköy, tarihinin izlerini taşıyan ve ziyaretçilere hüzünlü bir geçmişi hatırlatan bir yer olarak bugün hayatta kalmaktadır.
Knidos Antik Kenti: Tarihin İzinde Bir Deniz Kenti
Batı Anadolu’nun önemli kıyı kentlerinden biri olan Knidos, Datça Yarımadası’nın en uç noktasında, Ege ve Akdeniz’in buluştuğu noktada, Tekir Burnu üzerinde konumlanmıştır. Rodos Birliği’ne bağlı olan Knidos, şarap ticaretiyle gelişmiş ve zenginleşmiştir. Kent, yuvarlak ve köşeli kulelerle güçlendirilmiş surlarla çevrilmiştir ve askeri ve ticari olmak üzere iki limana sahiptir.
Knidos’un önemli yapıları arasında Dor Tapınağı, Apollon Tapınağı ve Sunağı, Yuvarlak Tapınak ve Sunağı, Meclis Binası, Korinth Tapınağı, güneş saati, Tiyatro, Dionysos Tapınağı ve Stoası, Yamaç Evleri, Odeon, Demeter Kutsal Alanı, Nekropol ve Kap Krio Yarımadası bulunmaktadır. İngiliz arkeolog Charles Newton, 1858 yılında Knidos’ta kazı yaparken, günlüğüne şu ifadeleri yazmıştır: “Halikarnassos’un gurur duyacağı bir anıt mezarı olan Mozole’ye sahipse, Knidos’un da gurur duyabileceği bir Afrodit Heykeli vardır.”
Heykeltıraş Praksiteles’in yarattığı çıplak Aphrodite heykeli günümüze ulaşmasa da kaidesi görülebilmektedir. Knidos Antik Kenti, deniz kenarında tarihle iç içe geçmiş bir kent yaşamının izlerini taşımaktadır.
Mausoleion Anıt Müzesi: Tarihin Efsanevi İzleri
Antik dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Mausoleion, Bodrum’un en önemli tarihi yerlerinden biridir ve ziyaret etmeniz gereken bir anıt müzesidir. Persler tarafından Karia Bölgesi’ne Satrap olarak atanan Hekatomnoslar Sülalesi’nden olan Mausolus, kendi adına yaptırdığı bu anıtla ölümsüzlüğünü ve büyüklüğünü sembolize etmek istemiştir.
Mausolus’un, M.Ö. 353 yılında başladığı ancak ölümünden sonra karısı ve aynı zamanda kız kardeşi Artemisia tarafından tamamlanan bu muazzam yapı, dönemin en önemli yöneticilerinden birinin gücünü ve etkisini yansıtır. Türk edebiyatının ünlü yazarı Halikarnas Balıkçısı, Mausoleion’un mimarisi hakkında, geleneklere meydan okuyan bir eser olarak yazmıştır.
Mausoleion’un yüksekliği, antik çağdaki 80 ion ayakına denk gelir, yaklaşık olarak 50 metre veya 20 katlı bir apartman yüksekliğindedir. Antik yazarlar, yapının mimarının Priene Athena Tapınağı’nın mimarı olan Pytheos olduğunu belirtirken, Vitruvius ise dönemin en önemli heykeltraşlarının bu yapıda çalıştığını ifade eder.
Anıt, 1500 yıl boyunca ayakta kalmış ancak 1304’teki bir depremde yıkılmıştır. Günümüzde Mausoleion, dünyanın yedi harikası listesinde düzenlenmiş tek bir ören yeri olarak kültür tarihinde özel bir yere sahiptir. Bu müze, ziyaretçilere tarihin efsanevi izlerini keşfetme ve Mausolus’un büyüleyici mirasını deneyimleme fırsatı sunar.
Myndos Antik Kenti: Tarih ve Doğanın Buluşma Noktası
Antik yazarların sıkça bahsettiği şehirlerden biri olan Myndos, bugün Gümüşlük olarak bilinen yerdedir ve Karya’nın ünlü kralı Mausolus tarafından kurulmuştur. Myndos’a ulaşmak oldukça kolaydır. Günümüzde Bizans çağına ait bir kilise, birkaç sur duvarı ve tepe üzerinde bulunan “Leleg Duvarı” olarak adlandırılan sur kalıntısı, su içinde kalan dalgakıran ve kule kalıntısı dışında, toprak üstünde pek fazla iz bulunmamaktadır. Ancak dikkatli gözlerle toprağın altında kısmen gömülü sütunlar, mozaik izleri ve seramik parçaları hemen hemen her yerde görülebilir.
İskender’in kuşatmasına rağmen alamadığı bu şehir, günümüzde sevimli bir balıkçı köyüdür. Antik dönemlerde şarap üretimi de yapılan Myndos, deniz suyuyla karıştırılarak içilen şaraplarıyla da bilinir. Bu adet, antik çağda başka yerlerde de görülmüştür. Gümüşlük beldesi, günümüz Myndos’u olarak bilinen yer, mandalina bahçeleriyle ünlüdür. Ayrıca, az da olsa kilim dokumacılığı da yapılmaktadır.
Mausolus döneminde, Gümüşlük yakınlarındaki Koyunbaba Mevkii, taş ocağı olarak kullanılmıştır ve görülmeye değer bir yerdir.
Sedir Adası: Tarihin İzinde Bir Ada
Sedir Adası ören yerinin deniz seviyesine olan yüksekliği 0 ile 15 metre arasında değişmektedir. Bu alana ulaşım genellikle Muğla İli, Ula İlçesi, Akyaka Mahallesi’nden günübirlik gezi tekneleriyle veya Marmaris İlçesi, Çamlı Köyü’ndeki teknelerle sağlanmaktadır.
Eski adı Kedreai olan ada, Keramos Körfezi’nin doğusunda yer alan bir yerleşim yeridir. Türk döneminde “Şehiroğlu” olarak adlandırılan ada, günümüzde “Sedir” olarak bilinir. Ada ismini sedir ağacından almış olsa da günümüzde adada bu tür ağaçlar bulunmamaktadır.
Yaklaşık 800 metrelik bir kıyı şeridine sahip olan ada, yanı başındaki Orata ve Küçük Ada ile birlikte üç adadan oluşur. Sedir Adası’nda yerleşim, adayı ikiye bölen kıstak bölgesinin doğusunda gelişmiştir. Kentin tiyatrosu, kutsal alanları, konutlar, liman ve diğer birçok önemli sivil ve dini yapılar, surlarla çevrili bu alanda bulunmaktadır. Nekropol alanı, liman ve diğer sivil yapıların bir kısmı ise adanın doğu yakasındaki ana kıyıda yer almaktadır.
Antik çağda Sedir Adası, Rhodos’un mülkiyeti altındaydı. Bozburun Yarımadası, Rhodos Peraia’sının bir parçasıydı ve antik çağ boyunca Rhodos etkisi ve hakimiyetinin en yoğun olduğu yerlerden biriydi. Kent içinde 2500 kişilik bir tiyatro, Apollon Kutsal Alanı, Büyük Bazilika, Kıstak Kilisesi ve Agora gibi önemli yapılar bulunmaktadır.
Stratonikeia Antik Kenti: Zengin Tarih ve Mimari Mirasıyla Benzersiz Bir Deneyim
Stratonikeia antik kenti, M.Ö. 3. yüzyılda kurulmuş bir yerleşimdir. Suriye Kralı I. Seleukos’un oğlu Antiokhos’a hediye ettiği Stratonike adını taşıyan eşi için kurulmuştur. Strabon’un anlatılarına göre, kent çok güzel yapılarla donatılmıştı. Stratonikeia sikkelerinin Rhodos’tan bağımsızlığını kazandığı M.Ö. 167’den başlayarak Gallienus dönemine kadar basıldığı bilinmektedir.
Kent, çeşitli dönemlere ait yapı ve kent dokusunun bir arada görülebileceği ender yerlerden biridir. Akropol, güneydeki dağın tepesinde yer alır ve etrafı surlarla çevrilidir. Kentte Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma İmparatorluğu, Bizans, Beylikler, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerine ait yapılar bulunmaktadır.
Stratonikeia, dünyanın mermerden inşa edilmiş en büyük kentlerinden biri olarak bilinir ve 7 kilometrekarelik bir alanı kaplar. Kentin Türk mimarisi açısından önemli örnekleri vardır ve insan yapımı anıtsal yapılar ile doğal güzelliklerin bir araya geldiği nadir yerlerden biridir. Stratonikeia antik kenti, zengin tarihi ve mimari mirasıyla ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunmaktadır.
Tlos Antik Kenti: Lykia’nın Görkemli Mirası
Tlos Antik Kenti, M.Ö. 2. yüzyılda Lykia Birliği’ne katılan ve Bizans döneminde de varlığını sürdüren ender ören yerlerinden biridir. Fethiye – Korkuteli yolunun 13 km sonrasında, Yaka Köyü’nde bulunan Kale Mahallesinden ulaşmak mümkündür. Lykia şehirlerinin tarihi M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanmaktadır ve Lykia’da yaşamın M.Ö. 2. bin yıllarına kadar uzandığı bilinmektedir.
Tlos’un kökenleri tam olarak belgelenemese de, M.Ö. 2. bin yılda Talawa adıyla var olduğu bilinmektedir. Bu antik kentin geçmişi, bulunan arkeolojik kalıntılar ve tarihi eserlerle zenginleşmektedir. Tlos’un M.Ö. 2. bin yıla ait olduğunu gösteren bir baltanın keşfi, antik kentin köklü tarihini destekleyen önemli bir kanıttır. Tlos Antik Kenti, Lykia’nın büyüleyici ve görkemli mirasını günümüze taşımaktadır.
Xanthos-Letoon Antik Kentleri: Likya’nın Tarihî İzleri
Muğla il sınırları içinde yer alan Letoon, Antik Çağ’da Likya’nın dini merkezi olarak önem kazanmıştır. Bu kutsal alanda Leto, Apollon ve Artemis’e adanmış tapınaklar ile birlikte manastır, çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunmaktadır. Leto’ya adanmış en büyük tapınak olan Leto Tapınağı, batıda bulunur ve peripteros tarzında yapılmıştır. Doğuda yer alan Apollo tapınağı ise Dor tarzında inşa edilmiştir ve Leto Tapınağı’ndan daha az korunmuş durumdadır. Her iki tapınağın ortasında ise en küçük tapınak olan Artemis Tapınağı yer alır. Letoon antik kenti, 4 km uzaklıkta bulunan Xanthos ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır. Bu antik kent aynı zamanda Likya Yürüyüş Yolu rotasında da bulunmaktadır.
Fethiye’ye 46 km uzaklıkta, Kınık köyü yakınlarında yer alan Xanthos, Antalya il sınırları içinde konumlanmıştır. Likya’nın en büyük idari merkezi olan bu antik kent, M.Ö. 545’te Perslerin egemenliğine girene kadar bağımsızdı. Ancak yüzyıl sonra tamamen yanarak yok olmuştur. Bu yangından sonra tek
Muğla’nın Antik Yürüyüş Yolları
Muğla, sadece deniz, kum ve güneş turizmi ile değil, aynı zamanda alternatif turizm türleri için de zengin bir potansiyele sahiptir. Özellikle antik yürüyüş yolları, doğaseverler ve tarih tutkunları için önemli destinasyonlardan biri olmuştur.
- Likya Yolu:
- Uzunluk: 540 km
- Güzergah: Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanır.
- Özellikler: Dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotası arasında gösterilir. Antik Likya kentlerini birbirine bağlar.
- Manzaralar: Sahil ve dağlar arasından geçer, Roma yolları, eski patikalar ve katır yollarını içerir.
- Görülecek Yerler: Kabak Koyu, Cennet Koyu, Kelebekler Vadisi, Patara, Kekova, Korsan Koyu, Gelidonya Feneri, Antiphellos, Letoon, Limyra, Xanthos, Olympos, Phaselis gibi doğal ve tarihi güzellikleri içerir.
- Konaklama: Parkur üzerinde çeşitli konaklama seçenekleri mevcuttur, aynı zamanda çadır kampı da yapılabilmektedir.
- Karia Yolu:
- Uzunluk: 800 km
- Güzergah: Karia Bölgesi’ni keşfeder.
- Özellikler: Antik dönemde önemli bir bölge olan Karia’nın zengin tarihini ve doğasını keşfeder.
- Manzaralar: Dağlık alanlar, antik kent kalıntıları, zeytinlikler ve kıyı bölgelerini içerir.
- Görülecek Yerler: Aphrodisias, Lagina, Labranda gibi antik kentleri içerir.
- Konaklama: Parkur üzerinde çeşitli konaklama seçenekleri mevcuttur.
- Kanuni Yolu:
- Uzunluk: 455 km
- Güzergah: Marmaris’ten başlayarak Muğla ve Fethiye’yi geçer, Antalya’ya kadar devam eder.
- Özellikler: Osmanlı döneminde padişah Kanuni Sultan Süleyman’ın savaş rotasını takip eder.
- Manzaralar: Doğal güzellikler, dağlık alanlar, kıyı bölgeleri ve antik kalıntılar.
- Görülecek Yerler: Kayaköy, Saklıkent, Tlos gibi önemli noktaları içerir.
- Konaklama: Parkur üzerinde çeşitli konaklama seçenekleri bulunmaktadır.
Bu antik yürüyüş yolları, ziyaretçilere doğanın güzelliklerini, tarihi zenginlikleri ve unutulmaz manzaraları bir arada sunmaktadır.
Muğla’nın keşfedilmeyi bekleyen zengin kültürel ve doğal hazinelerini sizin için sıraladık. Şehrin göz kamaştıran güzelliklerini keşfetmek istiyorsanız, Muğla’da gezilecek yerler hakkında kapsamlı bilgiler içeren aşağıdaki rehberimize göz atabilirsiniz. Tarihi zenginlikleri, doğal harikaları yöresel lezzetleri ve benzersiz atmosferiyle Muğla her ziyaretçisine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Muğla’nın eşsiz atmosferinde kaybolmak ve şehrin tarihle iç içe geçmiş dokusunu hissetmek için, siz de bu muazzam şehri keşfetmeye hazır olun.
Muğla’da Gezilecek yerleri sizin için özel olarak hazırladığımız Muğla Gezi ve Outdoor Rehberi haritalarımızda bulabilirsiniz.
- Muğla Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Merkez Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Datça Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Milas Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Dalaman Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Fethiye Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Marmaris Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Köyceğiz Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Bodrum Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Kavaklıdere Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Yatağan Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Ula Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
- Muğla Ortaca Gezi ve Outdoor Rehberi Haritası
Muğla’nın gezilecek bütün mekanları, outdoor olanakları, kamp karavan tesisleri hakkındaki yazılarımız aşağıdadır. Açılır pencereyi tıklayarak Muğla hakkındaki bütün yazılarımıza ulaşabilirsiniz.
Muğla Tanıtım Yazıları
- Muğla Tanıtımı ve Merak Edilenler
- Muğla İli Coğrafi Özellikleri, İklim ve Ulaşım
- Muğla’da Gezilecek Tarihi ve Turistik Yerler
- Muğla Şehir Gezisi: Tarih ve Lezzet Dolu Bir Keşif
- Muğla’nın Antik Yürüyüş Yolları
- Muğla’nın Turistik Yerleri ve Önemi
- Muğla’nın Yöresel El Sanatları
- Muğla Yöresel Lezzetleri
- Muğla’da Yapmadan Dönme
- Muğla’nın Popüler Gezi Rotaları
- Muğla Hakkında Merak Edilenler
Muğla Gezi Rehberleri
- Muğla Menteşe Merkez İlçe Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Dalaman İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Datça İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Fethiye İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Kavaklıdere İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Köyceğiz İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Marmaris İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Milas İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Ortaca İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Seydikemer İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Ula İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Ula Gezi Rehberi
- Muğla Gezi Rehberi
- Muğla’da Neler Yapılır? Muğla’da Yapılabilecek En Keyifli Aktiviteler
- Muğla’da Gezilecek Tarihi Yerler Rehberi
- Muğla’da Gezilecek Tatil Beldeleri
- Muğla’da Ne Yenir? Muğla Yöresel Yemekleri
- Bodrum’da Denize Girilebilecek En İyi 50 Plaj ve Koy
- Likya Yolu Hakkında Bilinmesi Gereken Her Şey: Likya Yolu Rehberi
- Muğla Yatağan İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Bodrum İlçesi Tanıtımı ve Gezilecek Yerler
- Muğla Merkez Menteşe İlçesi Gezi Rehberi
- Muğla Bodrum İlçesi Gezi Rehberi
- Muğla Marmaris Gezi Rehberi
- Muğla Marmaris’te Yapılabilecek Macera ve Outdoor Aktiviteleri
- Muğla Fethiye Gezi Rehberi
- Muğla’nın Bisiklet ve Yürüyüş Rotaları
- Muğla Ortaca Gezi Rehberi
- Muğla Datça Gezi Rehberi
- Muğla Milas Gezi Rehberi
- Muğla Dalaman Gezi Rehberi
- Muğla Köyceğiz Gezi Rehberi
- Muğla Yatağan Gezi Rehberi
- Muğla Kavaklıdere Gezi Rehberi
Muğla Outdoor – Kamp ve Karavan Alanları Yazılarımız
- Muğla’da Ne Yapılır? Muğla Aktivite Rehberi
- Bodrum Kamp ve Karavan Alanları
- Likya Yolu Gezginler İçin Pratik Tavsiyeler
- Muğla Marmaris Kamp ve Karavan Alanları
- Muğla Köyceğiz Kamp ve Karavan Alanları
- Muğla Dalaman Kamp ve Karavan Alanları
- Muğla Fethiye Kamp ve Karavan Alanları
- Muğla Milas Kamp ve Karavan Alanları
- Muğla Datça Kamp ve Karavan Alanları
- Muğla’da Dalış Yapılacak En İyi Yerler
- Muğla Bodrum’da Macera ve Outdoor Aktiviteleri
- Muğla Marmaris’te Yapılabilecek Macera ve Outdoor Aktiviteleri
- Türkiye’de Yamaç Paraşütü Yapılan Yerler
- Yamaç Paraşütü Hakkında Merak Edilen Her Şey
TurkeyOutdoor.org: Doğayla Buluşma Merkezi!: TurkeyOutdoor.org, Türkiye’nin en çekici açık hava platformu! Yürüyüş, kamp, bisiklet, kano, dağcılık, kaya tırmanışı, rafting, dalış, yamaç paraşütü, binicilik gibi doğa sporlarıyla ilgili detaylı rehberler, benzersiz rotalar, güncel haberler ve unutulmaz etkinliklerle dolu.
Türkiye’nin Doğasını Keşfedin! TurkeyOutdoor.org, Türkiye’nin dört bir yanındaki doğal güzellikleri keşfetmek isteyenlere hitap ediyor. Özenle hazırlanmış bilgiler, etkileyici rotalar, çarpıcı fotoğraflar ve ilham verici videolar sizi bekliyor. Ayrıca, Türkiye’deki açık hava etkinlikleriyle ilgili en güncel haberlere ve etkinlik takvimine de göz atabilirsiniz.
Outdoor Tutkunları İçin Özel Rehber!: TurkeyOutdoor.org, Türkiye’de outdoor etkinliklere ilgi duyan her seviyeden maceraperest için ideal bir kaynaktır. Deneyimli gezginlerden yeni başlayanlara kadar herkesi hedefleyen bu platform, Türkiye’deki açık hava etkinlikleriyle ilgili ihtiyacınız olan her şeyi sunuyor. Doğa, kamp ve macera arayanlar için mükemmel bir rehber olarak öne çıkıyor. Sizi, unutulmaz bir doğa serüvenine davet ediyoruz! TurkeyOutdoor.org ile hayalinizdeki maceraya adım atın!
İLGİLİ YAZILAR
Tüm Kategoriler
- Adventure
- Alıntı Yazılar
- Bisiklet
- City Tours
- Dağcılık Tırmanma
- Doğa Sevgisi
- Doğa Yürüyüşleri
- Doğada Sağlık
- Ekoloji
- Ekstrem Sporlar
- Festival- Etkinlik – Yarışma
- Geçmiş Etkinlikler
- Genel
- Gezi Rehberi
- Giyim, Ekipman, Applikasyon
- Gündeme Dair
- Kampçılık
- Life Style
- Misafir Yazar
- Motor Sporları
- Motosiklet Sporları
- Nerede Hangi Etkinlik Var?
- Nerede Ne Yapılır?
- Otomobil Sporları
- Outdoor
- Outdoor Aktivistleri
- Outdoor Aktiviteleri
- Outdoor Haber
- Outdoor Sektörü
- Outdoor Ürün Firmaları
- Outdoor Yazıları
- Sizden Gelenler
- Yurtdışı Gezileri
Outdoor Haber
Türkiye Hava Sporları Federasyonu’ndan Önemli Uyarı: Yetkisiz Faaliyetlere Karşı Hukuki Süreç Başlatılacak
Trekking'e Yeni Başlayanlara Kitap Önerisi: Doğayı Yaşamak
Türkiye'nin Outdoor ve Doğa Sporları Bülteni (5-6 Nisan Etkinlikleri)
Türkiye'de Yapılacak Outdoor Etkinlikleri, Kültür Turları ve Doğa Gezileri (3-13 Nisan)
Gümüşhane'de Doğa Yürüyüşünde Kaybolan Doktor Helikopterle Kurtarıldı
KAMPÇILIK
Türkiye'yi Keşfet
Sorularınız ve sponsorluk için
info@turkeyoutdoor.org