Afyonkarahisar’da Kültür ve Sanat

Afyonkarahisar Gezi Rehberi 3. Yazı

Outdoor Türkiye

Türkiye’nin Outdoor Sayfası olarak özellikle outdoor turizminde büyük eksiklik olarak gördüğümüz illerin tek tek tanıtımı, illerde yapılabilecek outdoor aktiviteleri, outdoor ürün satan firmalar, kamp alanları, doğal güzellikler, yürüyüş rotaları gibi bütün bilgileri içeren bir yazı dizisine başladık.

Bu yazı dizimizde bulunduğunuz veya tatil amaçlı gittiğiniz ilde öncelikle yapabileceğiniz doğa aktivitelerinin, aktivite bölgelerinin, kamp alanlarının, tarihi ve turistik mekanların tam ve en geniş listelerini oluşturup okuyucumuzun kullanımına sunuyoruz.

Özellikle yaz aylarında tatilcilerkampçılardoğa severler, karavancılar için en çok aranan bilgileri derlemeye gayret gösteriyoruz. Listede gördüğünüz eksiklikleri ve eklenmesini istediğiniz bilgileri iletişim sayfamızda bulunan kanallardan bize ulaştırabilirsiniz.

Afyonkarahisar’da bulunan tarihi turistik ve doğal yerlerin listesi ve tanıtımı, Afyonkarahisar mutfağını oluşturan lezzetler için aşağıdaki yazılarımıza göz atın.

Afyonkarakisar’da Kültür ve Sanat

Afyonkarahisar eski Tunç Çağından itibaren birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Sandıklı Kusura Höyüğünde yapılan kazılarında ve Hitit döneminde yerel kaplar, Frig döneminde Ana Tanrıça Kybele için kaya tapınakları, Roma döneminde yerel heykelcilik öne çıkan özelliklerindendir.

Görülen bu özellikleriyle Afyonkarahisar’ın Anadolu’da bulunan diğer şehirler için bir köprü görevi üstlendiği görülmektedir. Afyonkarahisar, Milli Mücadele sürecinin başından sonuna kadar askeri ve lojistik pek çok durumda önemli roller üstlenmiştir. Bulunduğu konum nedeniyle demiryolu ulaşımında önemli bir yeri olan Afyonkarahisar, bu dönemde İngiliz, Fransız ve İtalyan ve daha sonra da Yunan askeri birlikleri tarafından işgal edilmiştir. Afyonkarahisar 20 Ekim 1920’den sonra Batı Cephesi Karargahı olmuştur.

Bu yazımızda Afyonkarahisar’da bulunan kültür ve sanat kurumlarını Afyonkarahisar Efsanelerini, Afyonkarahisar’da geleneksek erkek giysilerini, Afyonkarahisar’da geleneksel kadın giysilerini, Afyonkarahisar’da Düzenlenen Şenlik ve Festivalleri ve Afyonkarahisar’da yapılan geleneksel el sanatlarını tanıtacağız. Bu yazımızdaki bilgiler temel olarak https://afyon.ktb.gov.tr/ adresine dayanmaktadır.


Afyonkarahisar Efsaneleri

Efsaneler, edebi bakımdan evrenin doğal düzeninin kurulmasını, tanrı ve doğa üstü varlıkları, hayvanları, göksel yaratıkları, doğa üstü olayları, kişileri, yerleri konu edinen anlatmalardır. Düz konuşma dili ile anlatıldıklarından efsanelerde söz sanatları ve üslûp kaygısı yoktur.

Kendilerine özgü bir deyiş, günlük konuşma diline bağlı bir söyleyiş özelliği vardır. Efsanelerin en çarpıcı özelliği, kişi ve yer adlarının belirtilmesi ile anlatanların ve dinleyenlerin ona gerçekten olmuş gibi inanmalarıdır.1 Efsanelerin bir yanı az çok tarihe dayanmakla beraber, inanılmaz olaylarla süslüdürler.

Tarihleri yüzyıllar, belki de binyıllar öncesine dayanan efsaneler, yazanı ve söyleyeni belli olmayan anonim folklor ürünü oldukları için farklı yörelerde benzer efsanelerin anlatıldığı da bir gerçektir. Ancak yöresel adlar ve yöresel mekânlarla bezenerek yerelleştirilmişlerdir.

Afyonkarahisar’da söylenen Eşek Kulaklı Midas Efsanesi, Gazlıgöl Efsanesi, Hüdai Efsanesi, Kara Kuyu Efsanesi gibi efsaneler, yaklaşık bir tarihi belli ederken; yine de abartılmış tipler, olağanüstü olaylar, bunların vazgeçilmez unsurlarıdır. Şahitler Kayası, Erenler Pınarı, Kara Kuyu gibi efsanelerin konusu da Günümüzde de var olan bu doğa parçalarının oluşumu ile ilgilidir. Buna benzer bir köprü, bir ev, belki bir ulu ağaç da efsanelerin konusu olabilir.

Efsane kahramanları, insan olsun, hayvan olsun ya da bir doğa parçası olsun, alışılan mantığa uygun ölçüler içinde değildir. Benzerlerinden farklı, üstün özellikler taşırlar.

Gazlıgöl ve Hüdai efsanelerinde suyun şifa dağıtması, Erenler Pınarı efsanesinde kuyu suyunun kendiliğinden kaynaması, Erenler Pınarı efsanesinde pınarın üzerini yosunlarla örterek düşmanlara su vermek istememesi gibi ayrıntılar, efsanelerde başka bir tat, başka bir kuruluş ve türetiş olduğunu göstermektedir. Yazanı, söyleyeni belli olmayan efsaneler, yüzyıllar sonra bir eli kalem tutanın düzenlemesi olarak yazılı metin durumuna getirilmişlerdir.

Afyonkarahisar Efsaneleri şunlardır:

  • Kadınana Efsanesi
  • Hudai (Huzai) Efsanesi
  • Erenler Pınarı Efsanesi
  • Kara Kuyu Efsanesi
  • Şahitler Kayası Efsanesi
  • Afyonkarahisar Kalesi Efsanesi;
  • Gazlıgöl Termal Kaynağı hakkında Midas Efsanesi

Afyonkarahisar Geleneksel Kıyafetleri

Afyonkarahisar ‘da mahalli özelliklerini taşıyan giyimler, daha çok geleneği sürdüren yerli halkı düğünlerde giyerler. Elbiseler genel olarak aynı olmakla beraber ilçe ve kasabalara göre bazı değişikliklere uğramıştır. Bu farklılık yöresel gelenekler, farklı zevkler, iklim şartları ve tarihi olaylardan dolayı ortaya çıkmıştır. Bazen şehirdeki hanımlar anne ve nine hatırası olarak eski elbiseleri kıymetli diğer eşyalarıyla birlikte sandıkta muhafaza etmektedirler.

Başlar ve başlıklar:

Başlıklar genel olarak ikiye ayrılır; bunlarda birincisi hazır olarak yapıldıktan sonra giyilir, ikincisi ayna karşısında doğrudan başa yapılır. Hazır başlıkların bazıları tas, tepelik, fes, arakçin (rakçinde denir) taç, tozak ve hotozdur.

Başlıklar giyimin en önemli kısmını bölgenin geleneğini ve zevkini belirler. Sağa sola eğmek veya dik kullanılarak kişinin durumu anlatılmaya çalışılır, örneğin bazı yerlerin başlıklarında süs olarak kullanılan altın miktarı evlilik yıllarını gösterir. Bazı yerlerde ise bu durum başa bağlanan yemenilerin sayısı ile belirtilir. Nişanlı gelin, kız, dul evlenmek isteyen veya istemeyen genç kızın başlıklarıyla evli kadın başlıkları farklıdır. Bazı bölgelerde ise genç kızlar evleninceye kadar tek baş örtüsü kullanılır. Bazı başörtülerinin kenarlarında çeşitli renkli oyalar dikilir, bazılarının iç kısımları işlemelerle süslüdür.

Peşli entariler:

Bunların bir kısmı ayakların görünmesine elverişli uzunluktadır. Bazılarının uzunluğu ise bir bucuk boya yakındır. Bu büyük özellikleri etek uçlarının veya münasip yerlerinin kaldırılarak bele sokulması ile kıvrıntılar yapılmasıdır. Genellikle kollar uzundur. Düz ve kadifeden yapılmış olanları el ile işlemelidir. Peşli entarilerin üstüne cepken giyilmek suretiyle takım tamamlanmış olur.

Peşsiz entariler :

Peşli entarilere göre daha sade olan bu entarilerde baştan aşağı kadar ön ve orta tarafların işlemelerle kaplı olmasına önem verilir, çoğu hazır olarak çarşıdan alınır. İlk zamanlarda bir gelin elbisesi olarak kullanılmış ve daha sonra düğünlerde özel günlerde giyilmiştir. Peşsiz entarilere Anadolu’nun bütün bölgelerinde rastlanır. Peşsiz entarilere Bindallı adı da verilir. Çoğunlukla koyu kadifeden yapılan bu entarilerin son zamana ait olanların yaka, kol ve etek kenarları dantellerle çevrilidir.

Telli hare – Pullu hare:

Takım halinde üçüncü tip elbisede eteklik ile bluzdan veya bluz ve şalvardan ibaret iki parçadır. Telli hare, pullu hare adı verilen bu elbiseler çoğunlukla ince kumaşlardan yapılır. Kumaşlar genellikle desenli olur. Düz olanların çoğunda el işlemeleri yapılmıştır. Bluzlarda çeşitlilik çok olmasına karşın etek ve şalvarlar genelde aynıdır.

Şalvarlar:

Afyonkarahisar giyiminde şalvarlar en önemli yeri alır. Şalvarların değişik çeşitlerini biçki bakımından dört tipte toplamak mümkündür. Paçalı, paçasız, yarı açık ve erkek pantolonları gibi tamamıyla açık olmak üzere paçasızlar muhtelif enlerde kumaşların birbirine dikilmesiyle bir torba şeklinde olur. Bunların içinde ayak bileklerinden bir insan omzuna kadar uzun ve iki insan eninde olanlarına rastlanır. Bir uçkurluğu vardır. Bele bağlandığı zaman meydana gelen döküntüler önden veya yanlardan kaldırılarak bele sokulur ve böylelikle meydana gelen şalvara ayrı bir hava verir. Aynı zamanda tam boya göre uydurulmuş olur.

İkinci tip şalvarlar belden ayak bileklerine kadardır. Daha az kumaş kullanılır ve bazılarında ayaklar şalvar içinde kalır görünmez.

Cepkenler:

Başlıcaları: Fermana, fermene, salta, hırka, yelektir. Yelekler kolsuz olur ve çoğunlukla entarilerin içinden görünecek şekilde giyilir. Bazı yerler de geniş kollu gömlekler üstüne giyilir. Diğerleri kolludur. Entari veya şalvar üstüne giyilir. Çuha, atlas, mantin, kadife gibi düz ve kalın kumaşlardan dikilir ve üzerleri sırma işleri ile süslenir. Hırkalar bazı bölgelerde şalvarların yapıldığı kumaşlardan yapılarak ikisi bir takım gibi sayılır.

Gerdan – Göğüs ve bel süsleri:

Afyonkarahisar kadınının çok önem verdiği ve düğünlerde, gezilerde, bayramlarda ve aile toplantılarında kendisini belirtecek, değer yargısı yaptığı konuların başında takı adını verdiğimiz ziynet eşyasıyla kendini gösterir diyebiliriz. Boyunlar, inci, altın zincir, top altın, kıymetli taş ve bronz kolyelerle süslenir. Göğüslere “beşibir yerde” ve her tür yüzük çeşidini görmek mümkündür. Oyma ağaç, takıların yanı sıra boncuklarında gençlerde süs eşyası olarak kullanıldığı görülür.

Afyonkarahisar Halk Oyunlarında Kullanılan Giysiler

Afyonkarahisar’da Mahallî Giyim Kuşam:

Yurdumuzda il ve yöresine göre halk oyunlarında günlük Türk giyisilerinin dışında kalan eski giysilerin yer alması bir gelenek olarak sürdürülmektedir. Mahalli giysilerimizde efe, zeybek, kabadayı, kızan, seymen, ağa gibi giysilerinde ki bazı parçaları oyun giysilerimizde de görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre yöremizde giysi olarak en çok özellik taşıyanları, Emirdağ ve Dinar yörelerinde bulunmaktadır. Bu yörelerde yaşayan halkın çoğu Türkmen aşiretinden oluşmaktadır.

Afyonkarahisar‘da Kadın Giysileri:

Göynek:

Özellikle sarı bürümcük veya şile bezi denilen kumaştan dikilen, bol, yakasız, önden düğmeli bir giysidir. Kalçaları örtecek uzunlukta, yanları ufak işlemelidir. Şalvarın dışında kalır. Halk arasında “kara boyalı göynek” de denir.

Şalvar:

Kırmızı desenli kumaştan dikilir. Şalvarın içine bazı yörelerimizde kaput bezinden yapılmış ayrıca bir şalvarın giyildiği de görülür. Her yerde olmasa bile yanlarında işlemeleri vardır. Belden topuğa kadar uzanır.

Zıbın:

Bazı yörelerimizde “cepken” de denilmektedir. Bir adı da “kolçaklı zıbın”dır. Bazılarının kol ağızlarında hayvan figürü olduğu görülmektedir. Göğüs altında tek düğmelidir. Kolları ve önü hep işlemelidir.

Birzak:

Emzikli kadınlar kullanır. Zıbının üzerinden bele kadar takılır. Boyundan ve sırttan bağlanır. Göğüs üstü sıkı, aşağısı boldur. Kadının rahatça çocuğunu emzirmesini sağlar. İpek, basma veya parça kumaştan dikilir.

Kuşak:

Şalvarın üstünde bele arkadan bağlanır. Arkadan üçgen görünümü verir.

Peştamal:

Boyuna çizgili ipekli kumaştan yapılmış bel büzgülüdür. Arkadan öne sarılır. Belden 3-4cm. genişlikte kola geçecek kısmı vardır. Dizin altına kadar uzanır. Önde iki katlıdır, büzgüleri bele eşit aralıklı şekilde dağıtılır ve kolun arkasında bağlanır. Kuşak, şalvar ve peştamal, birlikte günlük giysi olarak kullanılmaktadır.

Alaca:

Peştemalin başka bir türüdür.Alakoyun yününden kadınlar kendileri dokurlar. Önce koyunun yünü incecik eğrilir, kök boyası ile boyanır ve yumak yapılır. Mısır koçanlarına sarılır ve dövende dokunur. Düz ve baklava şeklindedir.

Çorap:

Kadınlar çeşitli motiflerden ördükleri çorapları giyerler. Motifler kadının iç dünyasını yansıtır ve üzerine çarık giyilir.

Baş:

Çuhadan yapılmış kırmızı fesin üzerine “çeki” adı verilen işlemeli, oyalı, pullu örtü takılır. Fes üzerine iki sıra altın dizilir. Buna “penez” adı verilir. Fesin tepesinde (tam ortasında) tepelik denilen gümüşten bürgüyü tutacak aksesuarlar vardır. Üzerinde “neil” veya “bürgü” adı verilen örtü bulunur. Bazı yörelerde arkasına pullu çiçek takılır.

Pullu Çiçek:

Puldan veya kuru karanfilden yapılır. Karanfiller ıslatılarak ipliğe dizilir, arada ufak boncuklar da bulunur.Pullu çiçeğin dik durması, kadının mutluluğu; zülüfle birlikte sarkması, evlenmek istediği anlamına gelmektedir.

Takı:

Gök boncuktan altın veya gümüşten takılar takılır. Her genç kız, gümüş küpe takar, ayrıca kuru karanfil ve çiçeklerle bezenmiş kolyeler takılır.Bunların arasında paralar bulunur. Genç kız ve kadınlarda özenle takılan zülüfler vardır. Ancak yaşlı kadınlarda bırakılan zülüf, pek hoş karşılanmaz, ayıplanır.

Üç etek:

Genellikle kına gecelerinde giyilir. Özellikle dikine çizgili kumaştan yapılır. İkisi önde, biri arkada olmak üzere üç adet etekten yapıldığı için bu adı almıştır. Üç eteğe “enteri” de denilmektedir. Yırtmaçları ve öne gelen dilimleri bulunur. Simli ipekle veya kaytanla işlenir.

Afyonkarahisar’da Geleneksel Erkek Giysileri :

Dinar ve Emirdağ yörelerinde özellikle erkek giysilerinde efe, kızan ve zeybek giysileri görülmektedir. Eski giysilerde Afyonkarahisarlı erkekler, başlarında fes, fesin üzerinde ince koyu renkli sarık, üzerine de yine koyu renkli yazma bağlarlar ve yanda düğümleyerek omuz üzerine düşürürlerdi. Bazılarında yarım kilodan fazla ağırlıklı olan püskül de sallanırdı.

Erkeğin tamamen saçları kesilir ve saç gözükmezdi. İçte, içlik(işlik) kullanılır, üzerine kolsuz bir yelek giyilir ve kuşak içine sokulur. Önden ilikli yapılır ve düğmeleri ipliktendir.Yeleğin ilikli kullanılması gerekir. Onun üstüne kolu ve kol uçları geniş bir cepken giyilir, parmakların ikinci boğumuna kadar kol uzar. Cepkenin üzerinde de kolsuz bir camedan bulunur. Alt ta bol kumaşlı, kenarları işli, geniş ve kısa bir şalvar giyilir. Bu şalvar, diz kapağı altına kadar uzanır. İçte bel kuşağı beli sıkı tutmak için kullanılır.

Dışta şalvar ve yelek vardır. Cepken uçlarını içine alacak genişlikte dış kuşak kullanılır. Bunun içine gümüş tabaka (sigaralık), kehribardan sigara ağızlığı, sapları gümüşten işlenmiş kama ve yatağan veya “çift kulaklı” adı verilen kesici silahlar bulunur. Üzerine tek bağla (kayışla) bağlanan “efe silahlığı” takılır.

Göbek altından göğüs boşluğuna kadar bir genişlikte olur. Vücudun yan kısımlarına kadar uzanır. Bu iki kısmı, ince arkadan tutturulmuş tek kayış birleştirir. Üzerine yağlık (büyük el mendili) veya dışa yarısı sarkacak biçimde, silâhlık üzerinden kuşağa sokulur.

Ayakta “tozluk” ile “dizlik” kullanılır. Bunlar uzun yün üzerine giyilir. Dizlik, diz kapağı altına kadar gelir ve ön kesiminde dizin yere teması durumunda yerde bulunan çizici ve kırıcı şeylerden korunması için kalkan gibi çıkıntılı yapılır. Ayaklarda uzun konçlu, altı tabanlı kundura veya küçük boy mes gibi çizme kullanılmaktadır.

Bazılarında içdonlar uzun olup, dizler tozluk içine sokularak örtülür. Diğerlerinde ise, dizleri açıkta bırakan ”topdon” giyilmektedir. Bir kısmı da uzun ağızlı çizme kullanarak koncu diz kapaklarına kadar çıkartır. Bu ayakkabı sebebiyle dizlik yada tozluk kullanılmamış olur. Erkek giysileri; mavi, lâcivert, dekani renkte çuha üstüne, kaytan işlenerek yapılmaktadır.

Afyonkarahisar’da Yapılan Geleneksel El Sanatları ve Düzenlenen Şenlik ve Festivalleri görmek için diğer sayfaya geçiniz.

error: Content is protected !!