Ağrı Gezi Rehberi 3. Yazı

Türkiye’nin Outdoor Sayfası olarak özellikle outdoor turizminde büyük eksiklik olarak gördüğümüz illerin tek tek tanıtımı, illerde yapılabilecek outdoor aktiviteleri, outdoor ürün satan firmalar, kamp alanları, doğal güzellikler, yürüyüş rotaları gibi bütün bilgileri içeren bir yazı dizisine başladık.

Bu yazı dizimizde bulunduğunuz veya tatil amaçlı gittiğiniz ilde öncelikle yapabileceğiniz doğa aktivitelerinin, aktivite bölgelerinin, kamp alanlarının, tarihi ve turistik mekanların tam ve en geniş listelerini oluşturup okuyucumuzun kullanımına sunuyoruz.

Özellikle kampçılardoğa severler, karavancılardoğa tatilcileri, macera turizmikültür turizmi ve outdoor ekstrem sporları yapanlar için en çok aranan bilgileri derlemeye gayret gösteriyoruz.

Listede gördüğünüz eksiklikleri ve eklenmesini istediğiniz bilgileri iletişim sayfamızda bulunan kanallardan bize ulaştırabilirsiniz.


Ağrı’da bulunan tarihi turistik ve doğal yerlerin listesi ve tanıtımı, Ağrı kamp alanları, Ağrı mutfağını oluşturan lezzetler için aşağıdaki yazılarımıza göz atın.

Ağrı’da Kültür ve Sanat

Bu yazımızda aşağıdaki konu başlıklarda detaylı bilgiler vereceğiz. Yazımızın temel kaynağı internet siteleri ve kültür sanat sayfalarıdır.

Ağrı’da Kültür ve Sanat
  • Ağrı’da Kültür ve Sanat
  • Ağrı İli Neleri İle Ünlü
  • Ağrı’da Yapılan Festivaller
  • Ahmed-İ Hani Kültür Sanat Ve Turizm Festivali
  • Ağrı Bal Festivali
  • Kar Ve Buz Festivali
  • Balıkgöl Festivali
  • Ağrı’da Edebiyat
  • Ağrının Folklorik Değerleri
  • 1-Ağrı’da Geleneksel Giyim Ağrı Folklorik/Geleneksel Giysileri
  • Ağrı Geleneksel Erkek Giyimi
  • Ağrı Geleneksel Kadın Giyimi
  • Ağrı’da Geleneksel El Sanatları
  • Ağrı Geleneksel Halı ve Kilim Dokumacılığı
  • Ağrı Geleneksel Yün kazak ve Yün çoraplar
  • Ağrı Geleneksel Tiftik Papak ve Tiftik çoraplar
  • Ağrı Geleneksel Üzerlik veya Nazarlık
  • Ağrı Geleneksel Buğday Ve Çavdar Sapından Yapılan Eşyalar
  • Ağrı’da Halk Müziği Ve Geleneksel Oyunlar
  • Ağrı Türküleri:
  • Ağrı’da Geleneksel Adetler
  • Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Doğum
  • Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Sünnet ve Kirvelik
  • Ağrı Adet ve Gelenekleri: Kız isteme ve Elçilik
  • Ağrı Adet ve Gelenekleri: Nişan
  • Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri:  Ruvi (tilki-haberci) geleneği:
  • Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Evlenme ve Düğünler
  • Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Yas törenleri:
  • Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Ölüm
  • Ağrı Efsaneleri
  • Âdem ile Havva Efsanesi
  • Kerem ile Aslı Hikâyesi
  • Ağrı Dağı Efsanesi
  • Nuh’un Gemisi Efsanesi
  • İki Bacı Efsanesi
  • Kara Diken Siyabent Efsanesi
  • Ağrı Yöresine Ait Halk Oyunları Ve Folklor
  • Ağrı’da Yapılan Dualar:
  • Ağrı’da Yapılan Beddualar:
  • Ağrı Manileri
  • Ağrı Ninnileri
  • Ağrı Yöresine Ait Bazı İnanışlar
  • Ağrı Halk Şairleri

Ağrı’da Kültür ve Sanat

Ağrı’da Kültür ve Sanat

Medeniyetler beşiği Mezopotamya’nın önemli bir noktası olan Ağrı’da müze ve ören yeri rehberi kapsamında mutlaka görülmesi ve gezilmesi gereken İshak Paşa Sarayı’nı ve şehrin diğer tarihi kültürel yerlerini öğrenmeye ne dersiniz? İşte Ağrı kültür, sanat, gelenek ve görenekleri .

Ağrı’da Kültür ve Sanat

Orta Asya’dan gelen kavimlerin Anadolu’ya geçiş noktası olan Ağrı, birçok medeniyete ev sahipliği yapmasıyla farklı kültürlerin bir mozaiğini oluşturmaktadır. Hititlerden bugünkü konumuyla Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde varlığını sürdüren şehir ev sahipliği yaptığı bu kadar çok medeniyetin tarihi yapılarını da bünyesine katmıştır.

Ağrı İli Neleri İle Ünlü

Ağrı Dağı, İshak Paşa Sarayı, Balık Gölü, Göktaşı Çukuru, Gürbulak Sınır Kapısı, Günbuldu Mağaraları,

Ağrı İl İsmi Nereden Geliyor?

Ağrı’da Kültür ve Sanat

Ağrı ismini sınırları içindeki “Ararat” dağından alır. Çok eski çağlarda yeryüzü korkunç bir su baskınına uğradı.(Nuh Tufanı) Nuh peygamber bütün canlılardan bir çifti alarak bir gemiye bindirdi. Gemi Cudi (İslam kaynaklarına göre) (Hristiyan kaynaklarına göre de Ararat-Ağrı) dağına kondu. Ararat, önce aran sonra da Ağrı adını aldı.

Ağrı’da Yapılan Festivaller

Ahmed-İ Hani Kültür Sanat Ve Turizm Festivali
  • Tarih: Eylül Ayı
  • Yer / Konum: Ağrı / Doğubeyazıt
  • Adres: İshak Paşa Sarayı
  • Festival Sahibi: Ağrı Valiliği
  • Festival Kategorisi: Turizm Kültür Sanat, Turizm-Kültür-Sanat 
Ağrı Bal Festivali
  • Tarih: Eylül Ayı
  • Yer / Konum: Ağrı
  • Adres: Ağrı Millet Bahçesi
  • Festival Sahibi: Ağrı Valiliği
  • Festival Kategorisi: Yeme-İçme, Gastronomi – Yemek 
Ağrı Kar Ve Buz Festivali
  • Tarih: Mart Ayı
  • Yer / Konum: Ağrı / Ağrı
  • Adres: Küpkıran Kayak Merkezi
  • Festival Sahibi: Ağrı Kalkınma ve Eğitim Kültür Vakfı
  • Festival Kategorisi: Spor, İnternet Sitesi
Ağrı Balıkgöl Festivali
  • Tarih: Temmuz Ayı
  • Yer / Konum: Ağrı / Taşlıçay
  • Adres: Taşlıçay, Balıkgöl
  • Festival Sahibi: Taşlıçay Belediyesi
  • Festival Kategorisi: Turizm Kültür Sanat, Turizm-Kültür-Sanat 
Ağrı Türk Ülkeleri Geleneksel Ağrı Dağı Kültür Ve Sanat Günleri
  • Tarih: Ağustos Ayı
  • Yer / Konum: Ağrı
  • Adres: Ağrı Merkez
  • Festival Sahibi: Ağrı Valiliği
  • Festival Kategorisi: Turizm Kültür Sanat, Turizm-Kültür-Sanat 

Ağrı’da Edebiyat

Ağrı edebiyatı İl’e adını veren Ağrı dağı ve çevresinin çarpıcı tabiat görünümleriyle yansır. Edebiyat ürünlerinin pek çoğunda onun adına rastlamak mümkündür.

Ağrının Folklorik Değerleri

1-Ağrı’da Geleneksel Giyim Ağrı Folklorik/Geleneksel Giysileri

Ağrı’da Geleneksel Giyim Ağrı Folklorik/Geleneksel Giysileri

Ağrı Geleneksel Erkek Giyimi

Ağrı yöresinde oynanan oyunlarda erkek giysileri şöyledir: Başta ‘Puşi’ adı verilen renkli, gösterişli bir bez dolanmıştır. ‘işlik ‘denilen beyaz gömlek giyerler(boğazı yarım diklikte olup, boynunda iki sıra düğme, boğaz ile kol kesimleri ince sırma ile işlenir).Gömlek Üzerine siyah yelek giyilir(yeleğin düğmeleri yandadır, ön ve yanları sırma ile süslenir).Şalvar siyah kumaştan yapılır, kaytan ve sırma işler yan tarafta bulunur. Bazılarında renkli ve gösterişli bir kuşak sarılır. Yelek cebinden uzanan saat kösteği kuşağa sökülür. Yün çorap ve yemeni adı verilen Siyah bir rugan ayakkabı veya çarık kıyafeti tamamlar.

Erkek giyimleri moda ve klasik giyime uygundur. Köyde çalışma zamanları ve sıcak günler hariç erkekler ceket ve pantolonla dolaşır. Orta yaştaki erkekler ve yaşlılar altta uzun don ve fanila giyerler. Soğuk günlerde buna birde pijama eklenir. Pantolon, işlik, gömlek ve kazak bunların üstüne geçilir. Gömleğin Üzerine ceket giyilmez arada mutlaka yelek veya kazak vardır. Baştaki şapka bütün giyecekleri tamamlar. Yaşlılar şapka yerine fes yâda papak giymeyi tercih ederler. Erkekler genelde bıyık bırakırlar.

Ağrı Geleneksel Kadın Giyimi

Ağrı Geleneksel Kadın Giyimi

Başta kofi adı verilen fes biçiminde bir başlık renkli vala ile tamamen sarılır. Kofinin alın kısmına gelen kısımda altınlar pul gibi dizili bulunur, perçem ve zülüf altınların yanlarından sarkar. İpek şalvar, beyaz gömlek, Üstte renkli kadife entari, entarilerin belleri büzgülü, uzun kollu, kol ağızları büzgülü, kol ve etek uçları çiçekli veya dantel süslüdür. Bele gümüş kabartma kemer takılır. Ayrıca cepken ve peştamal da giyilir. Ayaklarda yemeni veya kabaralı kundura bulunur, çarıkta kullanılır.

Kadınların köylerde giydikleri giysiler daha çok milli ve mahallidir. Entari bunların en önde gelenleridir. Kadın ve kızlar en alta can gömleği ve içe tuman giyerler. Üst Üste entari giyme eski alışkanlıktan ve iklim şartlarından ileri gelmektedir. Entarilerin Üzerine hırka veya kazak giyilir. İş zamanları öne peştamal, kola kolçak takılır. En Üsteki entarinin kadife, ipek veya simli olmasına dikkat edilir. Gümüş, madeni ve öteki kemerler bunun Üzerine bağlanır. Ayakta çorap ve diz kapağının altına kadar uzanan tuman vardır.

Genç kız ve gelinler başlarına eşarp bağlar, orta yaştakiler leçek, yaşlı kadınlar beyaz bezle (cuna) örter. Üzerini renkli yazma (hayrat) ile bağlarlar. Günlük ve özel giyimlerde bazı kadın ve kızlar başlarına kufi takar, boyunlarına altın asarlar, kadınlarda günlük süslenme pek olmaz. Süslenme genellikle düğünlerde, bayramlarda, şehre giderken ve özel günlerde olur. Kadınların ellerine ve saçlarına kına yakmaları kadın güzelliğini tamamlayan öğedir. Boyuna ve bileklere takılan mavi ve renk renk boncuklar süslenmek içindir. Şeve, sırğa, hızma, sürme, altın ve bilezik, mavi boncuk, yüzük, küpe ve kına kadın süs ve takı aksesuarlarındandır

2- Ağrı’da Geleneksel El Sanatları

Ağrı’da Geleneksel El Sanatları

Ağrı Geleneksel Halı ve Kilim Dokumacılığı

Ağrı da kış şartlarının ağır geçmesi nedeniyle yüne dayalı dokumacılık genellikle bu aylarda el tezgâhlarında geleneğe bağlı olarak devam eder. Kilimin halk arasındaki adı yemendir. Kilim ve halı dokumacılığı Ağrı’daki el sanatlarının en önemlileridir. Halı, yastık, heybe, yün çorap ve kazak, tiftik eldiven, çorap ve papak da yün ve örmeye dayalı el sanatlarıdır.

Hayvancılığın yaygın ve egemen olduğu ilde morkaraman ırkı koyunların yünlerinden elde edilen iplik birçok işlemden geçirildikten sonra ev tezgâhlarında dokunacak duruma getirilir. En iyi iplikler bu Karaman cinsi koyunlardan elde edilmektedir.

Kurs ve halıcılık atölyeleri hariç Ağrı da halı ve kilimler ekseri Mengensiz dik döner yer tezgâhlarında dokunur.

Ağrı Geleneksel Yün kazak ve Yün çoraplar

Ağrı Geleneksel Yün kazak ve Yün çoraplar

Yerli ırk koyunların yününden örülen kazak ve çoraplar sanat değeri taşıyan bir özelliğe sahiptir. Bu kazaklar ve çoraplar tezgâhlarda yapılmayıp elde yapıldıkları için oldukça sağlam ve güzel motiflerle süslüdür. Çorapların parmak uçlarında geleneksel halı ve kilim motifleri kullanılır. Diğer motifler örgü şekliyle ortaya çıkarılır. Yünden ayrıca eldiven ve papak ta örülür. Bunların beyaz renkli olanları daha fazla tercih edilir.

Ağrı Geleneksel Tiftik Papak ve Tiftik çoraplar

Ağrı Geleneksel Yün kazak ve Yün çoraplar

Keçilerden taranarak elde edilen tiftik özel işleyiş biçimleriyle giyim eşyası olarak değerlendirilir. Elde edilen tiftik yıkanıp temizlendikten sonra taranır. Teşi adı verilen eğirme aletiyle eğrilip iplik haline getirilir. Tiftik giyecekler el örgü şişleriyle örülür. Örüldükten sonra sıcak ekmek arasına baskıya bırakılarak yumuşatılır. Tiftik giyeceklerin kabartılıp saçaklandırılması bu yöntemle yapılır. Tiftikten kazak, atkı ve eldivende yapılır. Tiftik çoraplar dize kadar uzandığından dizleme de denilir. Dizlemenin Üzerine değişik halı ve kilim motifler işlenir.

Ağrı Geleneksel Üzerlik veya Nazarlık

Ağrı Geleneksel Üzerlik veya Nazarlık

El sanatlarıyla ilgili olarak halkın Üzerlik veya nazarlık olarak tabir ettiği Üzerlik, Üzerlik otu tanelerinin ipliklere dizilerek geometrik şekil verilen bir süs eşyası olduğu gibi inanç bakımından da kültürel değerler taşımaktadır. Halk inanışına göre Üzerlik muska ve mavi boncuktan sonra nazardan iyi koruyan eşyadır. Üzerlik otu bulunmayan yerlerde arpa ve mızır taneleri boyanarak kuşburnu kızardıktan sonra toplanıp yapılır. Üzerine nazar boncuğu takılır. Özellikle Doğubayazıt ta yetişen ve burada yapılan Üzerlik köy odalarındaki duvarların başlıca süsüdür.

Ağrı Geleneksel Buğday Ve Çavdar Sapından Yapılan Eşyalar

Olgun hale gelmiş buğday sapları başaklarından temizlenerek ıslatılıp yumuşatılarak örmeye elverişli hale getirilir. Ağrılı kadın ve kızlar bunlardan çanta, sepet, çay tepsileri ve çocuk şapkaları yapmaktadırlar. Ayrıca bunlar güzel renkler boyanıp motiflerle süslendiği zaman turistlerin ilgisin çekmektedir

Ağrı Geleneksel Keçe Yapımı

Ağrı Keçe

Keçecilik Ağrı da hayvancılığa bağlı olarak gelişmiş diğer bir el sanatı koludur. Genellikle kuzu yününden yapılan keçeler, yünün hallaç taraklarından geçirilmesinden sonra özel yöntem ve tekniklerle sıkıştırılmayla elde edilir. Keçelerin Üzerine renkli yünlerden desen yapılır. Keçeler kırsal kesimde yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan Ağrı halkının kullandığı bir yazgıdır. Köylüler kendi koyun ve kuzularından Ürettikleri yünleri keçecilere götürerek ihtiyaçları olan keçeleri yaptırırlar. Keçeler sıcak tutması yönüyle bilhassa yaylalarda hayvancılıkla uğraşan halk için halı ve kilimden daha fazla bir önem taşır. Keçeden yazgı çoban başlığı, çoban kepeneği gibi eşyalar yapılır. Önemli bir ihtiyaç maddesi durumundan olan keçe ve Keçecilik bölgede ticari bir meslek ve unsurdur.

3- Ağrı’da Halk Müziği Ve Geleneksel Oyunlar

Ağrı’da Halk Müziği Ve Geleneksel Oyunlar

Ağrı da Halk Müziği geleneksel kültürün önemli bir parçasıdır. Halk müziği oyunlara paralel olarak gelişmektedir. Halk Müziği denince düğün türküleri ve halk oyunları asla gelir. Kullanılan belli başlı halk müziği araçları Davul, zurna, kaval, tef, tulum, gayda, düdük ve bağlamadır. Türküler konusunda en çok emeği geçen ve derleme yapan sanatçılar, başta İsmet Öztürk ve İsmet Koçkar olmak Üzere Talat Baydar, Şinasi Hatunoğlu, Burhan Çaçan ve Ali Haydar Gül’dür.

4- Ağrı Türküleri:

Ağrı‘da halk müziği oyunlara paralel olarak gelişmektedir. Oyunlara özgü müzik türleri vardır. Ağrı türkülerinin en yaygınları şunlardır:

Ağrı Türküleri
  • Ağrı Dağından Uçtum
  • Ağrı Dağı Buzludur
  • Ağrı Dağının Tipisine
  • Oy Eleşkirt
  • Ne Dersin
  • Konma Bülbül Konma
  • Eleşkirt’in önü Ova
  • Küpkıran Ovaları

Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler için izleyen sayfaya geçiniz.

Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler

Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Doğum
Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler

Düğünden uzun bir süre geçtiği halde, gelinin çocuğu olmasa, kaynana bunun sebebini ve çaresini araştırır. Türbe, kutsal yerler, şehit mezarı ziyaret edilir, sadaka verilerek dua edilir.

Doğumdan sonra, özellikle erkek çocuk haberi verene, babası bahşiş verir. Yeni doğan çocuğa akraba ve komşular hediye götürür. Kırkı çıkmayan çocuk gelene – gidene fazla gösterilmez. Yeni doğan çocuk kırk gün boyunca yalnız bırakılmaz.

Çocuğun kırkı, çimdirilirken başına kırk kaşık su dökülerek çıkarılır. Nazar değmemesi için dualar okunur, altında Üzerlik yakılır, Üzerine muska, kurşun, mavi boncuk vs. dikilir. Çocuğun dişi çıkınca hedik pişirilir; komşu ve akrabalara dağıtılır. Buna diş hediği denir.

Hamile kadının yiyeceğine dikkat etmek gerekir. Zira hamilelikte yenilen yemekler, çocuğun hal ve hareketlerine etki eder. Çocuk henüz doğmadan ona ad vermek, cinsiyetini tahmin etmek, adettendir. Doğum sırasında mutlaka bir sağlık kuruluşuna götürmeğe, ebe çağırmaya gerek yoktur. Köylülere göre bunu daha çok şehirliler yapar. Doğumların çoğunu bilgili ve tecrübeli kadınlar gerçekleştirir. Doğuran kadına Kuymak yemeği yedirilir.

Doğumdan sonra, özellikle erkek çocuk haberi verene, babası bahşiş verir. Yeni doğan çocuğa akraba ve komşular hediye götürür. Kırkı çıkmayan çocuk gelene- gidene fazla gösterilmez. Yeni doğan çocuk kırk gün boyunca yalnız bırakılmaz. Çocuk yalnız kalırsa, al karısı onu değiştirir. Al karısı lohusa kadını bile boğar veya ciğerini söküp götürür. Çocuğun kırkı, çimdirilirken başına kırk kaşık su dökülerek çıkarılır. Nazar değmemesi için dualar okunur, altında üzerlik yakılır, üzerine muska, kurşun, mavi boncuk vs. dikilir. Çocuğun dişi çıkınca hedik pişirilir; komşu ve akrabalara dağıtılır

Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Sünnet ve Kirvelik

Erkek çocukların oyun çağında sünnet ettirilmesi görüşü yaygındır. Aile, kirve tutacağı kişinin sayılı ve varlıklı biri olmasını ister. Ağrı da kirvelik önemlidir ve akraba sınıfına girer. Çünkü kirve kirvenin dostudur. Bir birinin hayrına şerrine koşarlar.

Sünnetten önce kirve tutulan kişiye koç, teke, tosun gibi havyar veya bunlara eşdeğer hediye gönderilir. Kirve de çocuğa / çocuklara hediye alır masraflarının bir kısmını karşılar.

Sünnet, düğünlerden sonra en gösterişli ve masraflı tören ve eğlencelerdendir.

Erkek çocukların oyun çağında kendini bilmeden sünnet ettirilmesi görüşü yaygındır. Aile, kirve tutacağı kişinin sayılı ve varlıklı birisi olmasını ister. İlde kirvelik önemlidir ve akraba sınıfına girer. Çünkü kirve kirvenin dostudur, birbirinin hayrına şerrine koşarlar. Sünnetten bir hafta önce kirve tutulan kişiye koç, teke, tosun gibi hayvan veya bunlara eşdeğer hediye gönderilir. Kirve de çocuğa/ çocuklara hediye alır, masrafların bir kısmını karşılar.

Sünnet davul çaldırılarak yapıldığı gibi, mevlit okutturularak da yapılır. Sünnetten hemen sonra yemek yenir ve davetlilerin getirdikleri hediyeler, ad söylenerek orta yerde tepsi içerisinde toplanır. Hediye yerine para da atılır. Tören sona ereceği sırada çocuk babası ortaya çıkarak bütün malını, servetini Kirve ye hediye ettiğini söyler. Kirve de basit bir hediye alarak ötekini kirveme bağışlıyorum der. Artık bunlar birbirlerine kirve diye hitap ederler ve birbirlerinin eteklerine kan döktükleri için kız almamaya çalışırlar.

Ağrı Adet ve Gelenekleri: Kız isteme ve Elçilik
Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler

Oğullarını evlendirmek isteyen ana babanın kız bulmak amacıyla yaptıkları işlere dünür gezmesi denir. Dünür gezmesi sırasında uygun bulunan kız, babasından istenir, yani elçi gidilir.

Kızlar, elçilik yapılarak ailesinden istenir. Elçiliğe hatırı sayılır kişiler götürülür. Kız kaçırmalarında elçilik söz konusu değildir. Oğlan tarafı ön elçilik yapmış, kız tarafından he sözü almışsa, yakın akrabalarını ve komşularını alarak elçiliğe gider. Erkekler misafir odasında, kadınlar başka bir oda da toplanır. Oğlan temsilcisi geliş sebeplerini dolaylı olarak anlatır. Kız temsilcisi haberleri yokmuş gibi davranır. Sohbet ve şakalaşmalardan sonra alınacak hediye ve başlık kesilir. Geline yüzük takılır. Başlık süt hakkı veya süt parası olarak ta adlandırılır. Alınan bu para gelinin hazırlayacağı çeyiz içindir. Çeyiz eşyalarının çoğunu oğlan tarafı alır.

Ağrı Adet ve Gelenekleri: Nişan
Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler

Nişan ayrı yapıldığı gibi, düğünle birlikte de yapılır. Nişanda hediye olarak şunlar alınır. Yüzük altın bilezik gelinin giyim ve kullanma eşyası, gelin ailesinin fertlerine hediye, çerez sigara misafir şekeri, yemek eşya ve malzemesi.

Nişandan bir veya iki gün önce oğlan babası komşu ve akrabalarını davet ederek çay verir ve isteğini belirtir. Topluca kız evine gidilir. Kız ailesinin yakınları gelen konukları misafir ederler. Akşam getirilen nişan hediyeleri bir tepsi içerisinde takdim edilir. Oğlanın yakınlarından başlanarak kim ne hediye getirmişse adı yüksek sesle seslenerek belirtilir. İsteyen para da atar. Nişan şerbeti içiler çerezler dağıtılır. Nişan şerbetinden sonra yemek verilir.

Nişan ile düğün arasında gelin görmesi denilen ziyaret vardır. Bu olan tarafının akrabaları ile birlikte çeşitli hediyeler alarak ziyarete ve gelini görmeye gitmesiyle olur. Buna haftalıkta deniliyor. Araya dini bayram girmişse, bayramda gelin görmeğe gidilir ve götürülen hediye ye bayramlık denir.

Gelin görmesinden sonra, gelin kız, rahatça çeşmeye gider, bahçe ve tarlaya çıkar. Buna gelin ayağını çıkarma denir.

Çeyiz ve hasat durumu göz önünde tutularak, gelin görmelerinde düğün günü kararlaştırılır. Düğün gününün belirlenmesine gün kesimi denir.

Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri:  Ruvi (tilki-haberci) geleneği:

Eski yaygınlığını kaybetmekle beraber halen bazı köylerde devam etmekte olan bir haberci gönderme geleneğidir. Oğlan evi, kızı almaya gitmeden önce, bir sonraki gün gelin getirmeye gideceklerin sayısını bildirmek ve kız tarafının isteklerini öğrenmek için haberci bir kişi gönderir.Kız evinin dışında bulunan akrabaları bu şahsı gördüklerinde başına gelmeyeni bırakmazlar.Habercin kurtuluşu oğlan tarafının yardıma yetişmesiyle olur.

Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Evlenme ve Düğünler

Ağrı’da düğün törenleri davullu zurnalı yapılmakta ve köylerde iki üç gün; merkez ve ilçelerde ise bir gün sürmektedir.

Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler

Ağrı köylerinde evlenme, nişan ve sünnet düğünleri toplumsal hayata renk katan başlıca unsurlardır. Gençler çok yaşlarda evlendirilir. 13-14 yaşlarında evlenen kızlara çok rastlanır. Delikanlıların evlenme isteklerini ana ve babalarına açık açık duyurmaları ayıp sayıldığından, bu isteklerini huzursuz davranışlarıyla ortaya koyarlar. Kızların bu şansı yoktur. Onlar evlenmeye eğilimli olduklarını ancak giyimlerine özen göstererek ya da süslenerek sezdirirler. “Gıllik ” geleneğinde kızların bu isteklerini hissettirmelerinin yollarından biridir. Ağrı‘da nişan evliliğe kesin geçiş olarak kabul edilir: Nişandan sonra ki zaman evliliğe hazırlık zamanıdır. Bu dönemlerde aileler arasında yakınlık kurulur. Erkek ailesi bayramlarda hediyeler gönderir.

Nişandan bir süre sonra damadın yakınlarından bir grup erkek, kızın babasına başlık parasını verir ve ondan düğün için izin isterler. Ev ev dolaşılarak, yakınlara, tanıdıklara düğün günü ilan edilir ve herkes düğüne davet edilir. Daveti yapan kişilere “okuyucu” denir. Düğüne okunanlar(çağrılanlar), çarşamba günü çeyiz bakmaya, cuma günü kına gecesine, cumartesi günüde düğüne giderler. Gelinin çeyizi evinde bir odaya serilerek davetlilere gösterilir. Buna “Çeyiz açma” denir. Kına gecesine yalnız kadınlar katılır. Gelin, annesinden başlayarak büyüklerin ellerini öper, daha sonra kadınlar türkü söyleyerek gelini oyuna kaldırırlar.

Ağrı’da Gelenekler, Görenekler Adetler

Gecenin sonuna doğru türküler ve maniler okunurken kına yakılır. Kınanın kalan kısmı erkek evine yollanır. Ertesi sabah, gelinin damat evine gönderilmesi için giydirilmesine başlanır. Kardeşi gelinin kemerine para veya başka bir hediye takar ve beline bağlar. Evden çıkarken gelinin önüne çıkılarak armağan istenir. Bu sırada, gelini almak için gelen düğün alayındaki damat ailesine bir hediye bohçası verilir. Buna “müjde yastığı” denir. Düğün alayı geriye dönerken, alaydakilerden biri bu yastığı kapıp kaçar, diğerleri onu kovalar. Yastığı oğlan evine getiren kişiye armağanlar verilmesi adettendir. Bu kişinin atının boynuna “vala” denilen renkli ipek kumaşlar sarılır.

Gelin oğlan evine geldiğinde, damda bekleyen damat ve arkadaşları, gelinin başına para, şeker ve meyve atarlar. Gelin kapıdan içeri girerken yastığın altına konan bir tabağı kırar. Daha sonra akşama kadar sürecek olan eğlenceler başlar. Gerdeğe girmeden evvel damadı, kapıda bekleyen “Sağdıç” tokatlar.

Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Yas törenleri:

Ağrı ve ilçelerinde bir cenaze olduğunda cenaze sahibinin evinde yemek pişirilmez, misafir ağırlanmaz. Hemen hemen bir hafta boyunca, yani misafirler(taziyeye gelenler) tamamen dağılmayana kadar yemekler komşular tarafından yapılır, misafirler komşular tarafından ağırlanır. Cenaze sahibinin yakınları belli bir süre sakallarını kesmezler. Cenaze sahibi ailenin kadınlarının siyah giyinmeleri de bir adettir. Cenaze sahibinin ve yakınlarının evlerinde belli bir süre radyo, Televizyon, teyp gibi eğlence aracı kabul edilen cihazların açılmaması da ilginç ve bir o kadar da dayanışma ve saygıyı gösteren bir davranıştır.

Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Ölüm

Ölüm haberi, Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi, İlde de üzücü olur ve çabuk yayılır. Konu komşu, akraba ve yakınlar hemen yardıma koşarlar. Herkes durumuna ve yapabileceği işe göre ölü evine yahut ölü sahibine yardımcı olmaya çalışır. Ağrı‘nın her yerinde ölünün yıkanması, kefenlenmesi cenaze namazı ve ölünün mezara konulması İslam esaslarına göre yapılır. Cenaze defnedildikten sonra topluca ölü evine gidilerek Fatiha okunur, elhükmüllah denip başsağlığı verilir. Erkekler odada, kadınlar varsa başka bir odada, oda yoksa aşhane gibi yerde toplanır. Başsağlığına gelenler, başınız sağ olsun, Allah rahmet eylesin, Allah gittiği yerde utandırmasın, geride kalanlar sağ olsun gibi cümleler söyleyerek taziyede bulunurlar. Ölü sahibi gelenlere çay ve sigara ikram eder. Köyün veya mahallenin imamı devamlı ölü evinde bulunur; Fatiha okunmasına yardım ve öncülük eder. Ölüm sebebi, ahiret ve hayatın geçiciliği hakkında bilgi verir, ara- sıra Kuran okur.

Yakın komşular, akrabalar başsağlığına gelenleri evlerine götürür, çay ve yemek ikram ederler. Köylerde bir ölüm olduğunda, köyün ileri gelenleri dışarıdan, başka köylerden gelecekleri kendi aralarında taksim ederler. Herkes gelecekleri bilir ve kim hangi köylüleri misafir edecekse, hazırlığını ona göre yapar ve başsağlığı bittikten sonra misafirlerini götürür. Uzak yerden gelinmişse ve gece kalınacaksa, o adamın evinde konaklanır.

Ağrı Efsaneleri için izleyen sayfaya geçiniz.

Ağrı Efsaneleri

Âdem ile Havva Efsanesi

Âdem ile Havva Efsanesi

Ağrı ile ilgili ilk efsane Âdem ile Havva’dan başlar. Söylendiğine göre:

Allahın yarattığı ilk insanlar olan Adem ile Havva Cennet’ten kovulmadan önce Ağrı dağının kuzeyinde Aras nehri kıyısında yaşamışlardır. Havva anamız yasak meyveyi yemeden önce Adem babamızla Ağrı dağı yöresindeki Cennet’te mutlu bir hayat sürüyorlarmış.

Diğer bir rivayet de şöyledir:

Âdem ile Havva, Cennet’te şeytanın sözü ile yasak meyveyi yiyip kovulduktan sonra, Ağrı dağının güneyindeki Erem (İrem) bahçelerine inmişler. İnsan nesli buralarda çoğalıp yeryüzüne dağılmış.”

Tevrat ve İncil’de anlatılan Nuh Tufanı’nda adı geçen ararat dağının Ağrı dağı olduğu üzerinde en çok gayri müslümler durmuşlardır. Kuran-ı Kerim’in Hüd, Kamer ve Mü’minun sürelerinde anlatılan Nuh Tufanı’nın özellikle Hüd suresinin 44.ayetinde adı geçen ve Hazreti Nuh’un gemisini demirlediği dağın Ağrı dağı olduğu iddia edilmektedir. Böylece Ağrı dağı yüzyıllardan beri dini yorumlara, mitoloji ve efsanelere konu olagelmiş, edebiyat ürünlerinde canlandırılmıştır.

Kerem ile Aslı Hikâyesi

Kerem ile Aslı Hikâyesi

Anadolu’da çok sevilen Kerem ile Aslı hikayesi’nin bir bölümü Ağrı’da geçer; dumanda yolunu şaşıran Kerem, türkü ile Ağrı dağından yol ister, birdenbire murat suyu karşısına çıkıp ta önünü kestiğinde ondanda geçit vermesini talep eder. Eski Doğubayazıt’ta geçen bölümü şöyledir.

Aslı’nın peşinde diyar diyar gezen Kerem, onun izini bir gün Bayazıt’ta bulur. Aslı Keşiş’in Bahçesinde saklanmıştır. Kerem bir yolunu bulup keşişin karısı ile görüşür, Kerem Aslı ile konuşabilmek için keşişin karısının ileri sürdüğü teklifleri kabul eder. Aslının yüzünü görebilmek, onunla konuşabilmek için 32 dişini sırayla çektirir. Sonradan elini sürdüğünde tüm dişleri eskisi gibi olur.

Başka bir anlatım: Keşiş’in bağında Aslı ile Kerem buluşur. Fakat kızın üzerinde sihirli bir entari vardır. Kerem türkü söyledikçe, düğümlerden biri açılırken, diğeri kapanmaktadır. Aynı durum sabaha kadar devam eder. Sonunda Kerem öyle bir ah çeker ki, ağzından çıkan alevle tutuşup yanar. Bu külün başında günlerce bekleyen Aslı, külü saçı ile süpürürken tutuşur, o da yanar. Külleri birbirine karışır.

Âşık Kerem, Ercişli Emrah, Karacaoğlan Ağrı için güzel şiirler söylemişlerdir.

Anadolu’da çok sevilen Kerem ile Aslı hikayesi’nin bir bölümü Ağrı’da geçer; dumanda yolunu şaşıran Kerem, türkü ile Ağrı dağından yol ister, birdenbire murat suyu karşısına çıkıp ta önünü kestiğinde ondanda geçit vermesini talep eder. Eski Doğubayazıt’ta geçen bölümü şöyledir.

Aslı’nın peşinde diyar diyar gezen Kerem, onun izini bir gün Bayazıt’ta bulur. Aslı Keşiş’in Bahçesinde saklanmıştır. Kerem bir yolunu bulup keşişin karısı ile görüşür, Kerem Aslı ile konuşabilmek için keşişin karısının ileri sürdüğü teklifleri kabul eder. Aslının yüzünü görebilmek, onunla konuşabilmek için 32 dişini sırayla çektirir. Sonradan elini sürdüğünde tüm dişleri eskisi gibi olur.

Başka bir anlatım: Keşiş’in bağında Aslı ile Kerem buluşur. Fakat kızın üzerinde sihirli bir entari vardır. Kerem türkü söyledikçe, düğümlerden biri açılırken, diğeri kapanmaktadır. Aynı durum sabaha kadar devam eder. Sonunda Kerem öyle bir ah çeker ki, ağzından çıkan alevle tutuşup yanar. Bu külün başında günlerce bekleyen Aslı, külü saçı ile süpürürken tutuşur, o da yanar. Külleri birbirine karışır.

Ağrı Dağı Efsanesi

Ağrı Dağı Efsanesi

Ağrı Dağı Efsanesi Yaşar Kemal’in 1970 yılında yazılan romanına ad olmuştur. Adı Efsane olmasına rağmen, kitapta anlatılanlar aslında efsane değil, tarihi izler taşıyan bir aşk hikâyesidir.

Yaşar Kemal Ağrı Dağı Efsanesinde Halk Edebiyatından geniş ölçüde yararlanmıştır.  Hikâyede at,  kutsal meşe ağacı, demirci gibi destansı;  sofi,  kervan şeyhi, paşanın kızını vermek için Ahmet ‘in dağın doruğuna çıkıp ateş yakması gibi hikâye ve masal motifleri yer almaktadır. Romana konu olan efsanenin özetle şöyledir.

Ağrı Dağı’nda bulunan ve Küp Gölü denilen bir gölün etrafında, çobanların her yıl bahar mevsiminde gerçekleştirdikleri bir törenin anlatımıyla başlıyor. Buna göre çobanlar karlar eridikten ve karların altından ortaya çıkan toprak yeşermeye başladıktan sonra bir sabah gün doğmadan Küp Gölü’nün etrafında toplanır, Ağrı Dağı’nın Öfkesi denen nağmeyi çalmaya başlarlar ve gün batımına kadar bunu sürdürürler. Gün batımında küçük beyaz bir kuş gelir ve gölün mavi sularına bir kanadını üç kez daldırıp çıkarır. Ardından da iri bir atın gölgesi gölün üstüne düşer. Bu anlatı birkaç kez daha yinelenir romanda. Romanın geri kalan kısmı bu anlatıya ve törene kaynaklık eden olayı anlatır.

18. yüzyılda Beyazıt bir sancak Merkezidir.  Beyazıt Paşası Mahmut Han’dır. Mahmut Han’ın Kır atı, şimdi İran sınırları içinde kalan, Gürbulak Açık Pazar Yeri ve Meteor çukurunun karşısındaki,   Ağrı Dağı’nın eteklerindeki Sorik köyünden yaşayan Ahmet’in evinin kapısına gelir. 

Ağrı Dağı Efsanesi

Sofi denilen yaşlı kişi bu atın neden burada olduğunu sorar Ahmet’e. Ahmet bu atla ilgili bir bilgisinin olmadığını söyler. Bunun üzerine töreye uyarak, atı uzak bir yere bırakır Ahmet. Ancak eve geldiğinde atı Sofi’nin yanında görür. Bu uygulamayı tam 3 kez yapar ve hepsinde aynı sonuçla karşılaşır. Sofi 3 kez bırakılıp geri dönen atın töreye göre Ahmet’in olduğunu ve gerçek sahibi kim olursa olsun, onu geri alamayacağını söyler. Bunun üzerine Ahmet, bu gösterişli atı sahiplenir ve “At benim kısmetimdir” der. Bu sırada Mahmut Han da kaybolan atını aramaktadır. Ancak Ahmet atını vermeye razı olmaz. Mahmut Han, civardaki beyleri toplar, onlar aracılığıyla atını istetir. Ahmet töreye göre bu atın kendisinin olduğunu ve kimseye veremeyeceğini söyler. Mahmut Han atını almak için Ağrı Dağı’na gider, ancak Sofi’nin dışında kimseyi bulamaz ve Sofi’yi de zindana attırır. Civardaki beyler atı, Ahmet’i ve köylüleri bulacaklarına dair Mahmut Han’a söz verirler. Mahmut Han onlara armağan verip gönderir.

Zindanda bulunan Sofi’yle Mahmut Han’ın üç kızından biri olan Gülbahar ilgilenir. Sofi Gülbahar’a kaval çalar. Ağrı Dağı’nın Öfkesi diye bilinen nağmeyi çalar. Mahmut Han, Sofi’ye, at ve Ahmet bulunursa kendisini zindandan çıkarabileceğini söyler, ancak Sofi bunun mümkün olmadığını söyler. Milan aşiretinden Musa denilen kişi Ahmet’i ikna etmek için

Hakkâri’ye gönderilir. Ahmet’i ve köylüleri geri getirir, ancak Ahmet’i de Musa’yı da kandırmışlardır. İkisi de zindana atılır. Gülbahar zindana gizlice yemek götürmeyi sürdürür.

Ağrı Dağı Efsanesi

Bu sırada Ahmet’i görür. Gülbahar farklı bir ruh haline girer. Ahmet’e yakınlık duymaya başlar ve bir gece Zindancı Memo’dan izin alıp Ahmet’le görüşür. Ertesi gece Zindancı Memo istemeye istemeye yine izin verir Gülbahar’a. Mahmut Han 40 gün içinde kaybolan atının kendisine iade edilmesini ister, aksi takdirde zindandaki Sofi, Ahmet ve Musa’nın öldürüleceğini söyler. Bunun üzerine Gülbahar, atı Ağrı Dağlılardan istemeyi düşünür. Yardım etmesi için konuyu kardeşi Yusuf ‘a açar. Yusuf bu fikre şiddetle karşı çıkar. Ancak Yusuf bu konudan kimseye bahsetmeyeceğine söz verir. Gülbahar bu konuyu Sofi’ye de açar ve onu da ikna edemez. Demirci Hüso denen kişiye başvurur. 0 da Gülbahar’ı Kervan Şeyhi’ne gönderir, Kervan Şeyhi, Kervankıran yıldızına bakar ve yıldızın bir tarafının aydınlık, bir tarafının karanlık olduğunu ve derdinin dermanının olduğunu söyler.

Gülbahar ertesi gece Demirci Hüso’nun dükkânının önünde bir at görür. Demirci Hüso gidip Mahmut Han’ın kaybolan atın getirir. 0 gece Gülbahar ve Ahmet, Zindancı Memo’nun odasında birlikte olurlar. Zindancı Memo kıskançlık içindedir, Gülbahar ve Ahmet, Zindancı Memo’nun odasında uyurlarken, o elinde kılıcıyla birkaç kez gelir, uyandıklarında kılıcını üç kez havaya kaldırır, ancak onları öldüremez. Mahmut Han getirilen atın kendisinin olmadığını söyler. Etrafındaki beylerden biri atın Mahmut Han’a ait olduğunu söyler gibi olur, ancak, Mahmut Han hiddetlenir, Beyazıt’a tellal yollar. Tellallar zindanda bulunan üç kişinin cumartesi günü sabahleyin asılacaklarını söyler. Demirci Hüso da bunun üzerine atı alır ve salar, at Beyazıt’ta şahlanır ve Ağrı Dağı’na yollanır.

Ağrı Dağı Efsanesi

Gülbahar ne yapacağını bilemeyecek kadar çaresiz durumdadır. Zindanların olduğu yere gider. Burada kendinden geçmiş bir halde “Ahmet öldürülürse ben de kendimi sarayın uçurumundan atarım” der. Zindancı Memo bunu duyar. Gülbahar zindandaki üç kişiyi serbest bırakması için Memo’ya yalvarır ve ne isterse yapacağını söyler. Memo ondan bir tutam saç ve bu gecenin ve kendisinin unutulmamasını ister. Gülbahar kabul eder ve ona bir tutam saç verir. Memo da zindandaki üç kişiyi salıverir. Güneş doğunca cellâtlar zindanın kapısına dayanır. Memo onlara mahkûmları salıverdiğini söyler, cellâtlar onunla çarpışmaya başlar ve bu çarpışma sarayın uçurumuna kadar devam eder, uçurumun kenarında Memo kendini aşağı bırakır ve ölür. Elinde bir tutam saç vardır.

Sarayda meydana gelen bu sıra dışı olayları bilen Yusuf, büyük bir korku içindedir. Her şeyi babasına anlatmayı düşünür. 3 gün hasta yatar. Gülbahar’la konuşur, kaçmayı veya her şeyi anlatmayı teklif eder. Çünkü Yusuf, babasının İsmail Ağa’ya gelip ona yalvarmazlarsa ikisinin de gözlerini oyacağını söylediğini duymuştur. Yusuf bütün olan biteni anlatır. Gülbahar hapsedilir, kuyuya kapatılır ve başına iki nöbetçi konur. Bu haber kısa sürede çevre illerde duyulur. Çevre köylerden insanlar saraya koşar, kafileler halinde gelirler.

Ağrı Dağı Efsanesi

Mahmut Han bu büyük kalabalıktan korkar ve Gülbahar’ı onlara vermek zorunda kalır. Ahmeti ve Gülbahar’ı Kervan Şeyhi’ne götürürler. Şeyh onları Hoşap Kalesi’nin beyine gönderir. Yanlarına halifesi Ibrahimi de katar. Hoşap Kalesi’nin Beyi onlara sahip çıkar. Molla Muhammet adlı birini Mahmut Hana gönderir. Ancak iyi haberler gelmez. Mahmut Han genç çifti istemektedir, Hoşap Kalesi’nin Beyi onları vermez. Ahmet ile birlikte ava çıkarlar. Mahmut Han aynı zamanda bir Osmanlı paşasıdır. Çevresindeki bazı beyleri Hoşap Kalesine gönderir. Ancak onlar da elleri boş geri gelir.

Mahmut Han, Erzurum’daki Rüstem Paşa’ya mektup yazar ve yardım ister, ancak Rüstem Paşa kızı oğlana vermesinin gerektiğini bildirir ve ona alay dolu bir mektup gönderir. Hoşap Kalesi’nin Beyi, Molla Muhammet’i yeniden gönderir ve Bey’in ne yapmak lazım geliyorsa yapmaya hazır olduğunu bildirir. Mahmut Han tedirginlik içindedir, çevredeki ahalinin sarayın üzerine yürümesinden ve Osmanlı’nın gözünden düşmekten korkmaktadır. Sonunda kızı bir şartla vermeyi kabullenir. Ahmet Ağrı’nın tepesine çıkacak ve büyük bir ateş yakacaktır. Ahmet bunu kabullenir.

Ağrı Dağı Efsanesi

Her geçen dakika daha fazla insan bu olayı görmek amacıyla gelmekte ve Mahmut Han ve İsmail Ağa daha çok gerilimin içine girmektedir. Bu gerilim onun Ahmet zirveye çıkamazsa da kızı ona verdiğini ilan etmesine yol açar. Sonunda ateşi yakar. Gelir ve kızı alır ve gider, ancak ona dokunmaz. Kız bunun nedenini sorar ondan. Ahmet kıza onu nasıl kurtardığını sorar. Gülbahar da anlatır. Ahmet gider, arkasından Gülbahar onu takip eder, ancak Küp Gölü denen gölün orada onu kaybeder. Efsanenin sonunda, birkaç kez yinelenen, çobanların her yıl bahar ayında gerçekleştirdikleri törensel uygulamanın anlatısının ayrıntıları da tamamlanır:

“0 gün bugündür, Küp Gölü’nün oralardan geçenler, gölün kıyısına oturmuş, kara, ışık gibi parlak, uzun saçlarını sırtına sermiş, başı iki elleri arasında gözlerini som mavi suya dikmiş Gülbahar’ı görürler. Arada sırada Ahmet gölün sularında Gülbahar’ın gözüne gözükür ve Gülbahar kollarını açıp Ahmet’e yürür, ‘Ahmet, Ahmet!’ diye bağırır. Sesi bütün dağda yankılanır. ‘Ahmet, Ahmet! Sen de benim yerimde olsan benim yaptığımı yapardın. Yeter artık gel Ahmet. Ahmet!’Göl kaynar, Ahmet silinir, Gülbahar silinir ve küçücük bir ak kuş gelip kanadını suyun som mavisine batırır. Ve sonra da bir atın kapkara gölgesi gölün üstünden gelir geçer.”

Nuh’un Gemisi Efsanesi

Nuh’un Gemisi Efsanesi

İlimiz, adını Ağrı dağlarından alır. Bu dağlara “Eğri” dağları da derler. Doğu Anadolu’da, Erzurum – Kars yaylasını Murat havzasından ayıran Karasu – Aras dağlarının doğu ucunda, kartal yuvası gibi dimdik iki dağ: Büyük Ağrı, Küçük Ağrı.. Bu iki dağ için çeşitli efsaneler söylenegelmiş, bunlar kutsal kitaplara kadar girmiştir.

Ağrı dağları asil şöhretini Kutsal kitaplarda geçen Tufan olayından almıştır. Şöyle ki:

Tek Tanrı’ya inanan ve O’na iman eden Nuh Peygamber zamanında, insanlar doğru yoldan eğri yola sapmış, düzen bozulmuş, Tanrı’ya isyan etmişlerdi. Tanrı, bunları cezalandırmayı kararlaştırdı.  Peygamber Hazret-i Nuh’a bir gemi yapmasını ilahi bir emir olarak bildirdi. Gemi üç yüz adım boyunda, elli adım eninde ve otuz adım yükseklikte olacaktı. Nuh Peygamber gemisini yaparken, herkes onunla alay ediyor, başlarına gelecek felakete bir türlü inanmıyorlardı. Derken geminin yapımı bitti. Nuh Peygamber, ilahi emir gereğince, yeryüzünde bulunan bütün canlılardan, erkek-dişi birer çift gemisine aldı. Yeteri kadar yiyecek yükledi. Sonunda da ailesi ve iman eden bazı yakınlarını yanına alarak gemiye girdi.

Oğullarından birisi “Tufan olursa, ben bir dağa sığınırım” diyerek gemiye binmedi. Bu sırada gök delindi. Kırk gün, kırk gece yağmur yağmış, görülmemiş bir tufan, dağları, taşları denizlerle birleştirmişti. Tanrı’nın gazabına uğrayan insanlar yok olmuş, yalnız gemidekiler sağ kalmışlardı. Nuh’un gemisi, yüz elli gün sularda yüzdü, durdu. Yine il bir emirle sular çekilmeğe başladı. Gemi, Ağrı dağlarının Cudi tepesine oturdu. Nuh Peygamber, pencereyi açarak bir güvercin saldı. Güvercin, konacak yer bulamayarak geri döndü. Yedi gün sonra, güvercini yeniden saldı. Güvercin bu kez ağzında bir zeytin dalıyla gemiye döndü. Sular çekilmişti. Gemisinden çıkarak Ağrı dağlarının eteklerinde bir köy kurdu.  İnsanlar, canlılarla birlikte yeniden çoğaldılar.

Sümerlerin Gılgamış destanlarında da geçen ve bütün dünyaca bilinen bu efsaneyi gerçekleştirmek için bilginler, yıllardan beri, Ağrı dağlarında Nuh’un gemisinin kalıntılarını arayıp durmuşlardır.

 ‘Tufan efsanesi burada biter ama Doğu Anadolu’da daha başka söylentiler de vardır. Derler ki, suların çekilmeğe başladığı günlerde, Nuh’un gemisi ansızın, şiddetli bir sarsıntı ile allak – bullak olur. Gemi bir dağın sivri tepesine çarpmıştır. Gemidekiler korkudan:

— Suphanallah…

Derler. Dağın adı “Süphandağı” olur. Gemi, bu tehlikeyi atlattıktan sonra, kuzeye dümen kırar, bir tepeye daha çarpar. Nuh Peygamber:

— Allahü Ekber

Diyerek bu tehlikeyi de savar. Bu dağa da “Allahüekber Dağı” derler. Derken, bir süre sonra, sular çekilir. Gemi bir büyük dağın sivri tepeleri üzerine oturur. Uğraşır uğraşır, kurtaramazlar. 0 zaman hep bir ağızdan:

— Ne ağır dağ…

Derler. Dağa “Ağır Dağ” adı verilir, bu ad sonradan “Ağrı dağı” olur.

İki Bacı Efsanesi

İki Bacı Efsanesi

Ağrı Dağı’nın bulunduğu yer bir zamanlar ova imiş. Burada yaşayan bir köylünün iki kızı varmış. Bir gün bu iki kardeş odun toplamaya gitmişler. Yeterince odun topladıktan sonra, abla odun dengini küçük kardeşin sırtına yüklemiş ve yola koyulmuşlar. Biraz gidince yorulan ve beli Ağrıyan küçük kız ablasına;

 –  Belim çok Ağrıdı abla, ne olur biraz da sen taşı diye seslenmiş.

Ablası kulak asmamış. Biraz daha gitmişler, küçük kız yine ablasına seslenmiş, ablası hiç oralı olmamış. Küçük kız sonunda dayanamamış:

– Abla abla, demiş.  Senin gibi ablam olacağına olmaz olsun. Dağ olasın, taş olasın, uzun uzun kış olasın belimdeki Ağrı adın, seller yağmurlar muradın olsun diye beddua etmiş.

Ablası durur mu? O da vermiş veriştirmiş:

– Senin gibi kardeşim olacağına taş olsun saçların çayır,  eteklerin bayır olsun. Başın dilin gibi sivri, yamacın boynun gibi eğri, adın da benim gibi Ağrı olsun.

Derken bir gürültü kopmuş, bir toz bulutu kaplamış ortalığı. Biraz sonra ovada iki yüce dağ sivrilmiş…. Biri Küçük Ağrı, diğeri Büyük Ağrı. Böylece iki geçimsiz kardeşin ikisi de birer dağ olmuş.

Kara Diken Siyabent Efsanesi

Kara Diken Siyabent Efsanesi

Derler ki, Süphan Dağı’nın eteğine kurulmuş Patnos kentinde bir zamanlar bir koca ağa, bu ağanın Haco (Hacer) adında güzel mi güzel, bir kızı varmış. Hacer’in güzelliği dillerde… Her delikanlının gönlü onda; Onun gönlü ise çobanları sirbentte.

Sirbent ile Hacer’in sevgisi yıllarca gizli kalır. Sevgi bu, günün birinde anlaşılır. Aşk söylentileri dilden kulağa çabuk ulaşır nedense. Derken koca ağa’nın da kulağına varır. Ağa kovar sirbent’i. Sirbent’e dağda mağaralar ev olur. Hacer’e çoban arkadaşları ile yollar haberleri. Patnos yöresinde bir de kara Ağa varmış. Ağaların üç evlenme yaşı vardır derler. 20,40 ve 60. Yaşlar. Kara ağa ikinci evlenme yaşında  (40 imiş).

Hacer’in güzelliğini duyan Kara Ağa durur mu? Varmış Koca Ağa’nın konağına. Diz çökmüş keçesine… İstemiş kızı.

Babası vermiş Hacer’i Kara Ağa’ya. Haber kıza, ondan da Sirbent’e ulaşmış. Sirbent deliye dönmüş. Almış tüfeğini eline, çıkagelmiş eski ağasının kapısına. Köpekler tanırmış bu eski çobanı. Sessiz-sedasız girmiş Hacer’in odasına. El ele verir, Sirbent ile Hacer. Gecenin karanlığında ulaşırlar Süphan dağına.

Kara Diken Siyabent Efsanesi

İki âşık Süphan’ın sarp kayalıklarında mutlu günlerini yaşarken, bir gün, üç geyik(*) sekerek gelip yakınlarında durur. Geyiklerden ikisi erkek, birisi dişidir. Erkek geyiklerden biri yaşlı, öteki genç görünümünde. Yaşlı geyik daha iri ve güçlü olduğu için, genç geyiği yaklaştırmazmış dişi geyiğe. sirbent yaşlı geyiği öldürmeye aht eder.

-Vuracağım onu. O da “Kara Ağa) olmuş sanki….

 Sirbent çeker tetiği, vurur yaşlı geyiği. Kesmeye uğraşırken, geyik çırpınır, bir boynuz darbesiyle sirbent’i kayalıklardan aşağı, uçuruma yuvarlar. Sirbent sırt üstü düşer. Bir ağaç dalı sırtını delip göysünden çıkar. Sevgilisinin kanlar içinde cansız yatışına dayanamaz Hacer, kendini atıverir. Bir ağaç dalı da bunun göysünden batıp sırtından çıkar.Ölümde birleşirler.

Kara ağa iz süre süre bulur mağarayı. Varır uçurum kenarına. Bir haftalık sözlüsü ile onu kaçıran aşığının yan yana yatışlarını uzun uzun seyreder. Nişan alır Sirbent’i ateş edeceği sırada gözleri kararır, yuvarlanır, uçurumun kayalarına çarpa çarpa Hacer ile Sirbent’in arasına düşer.

Koca ağa’nın adamları, süphan dağının vadisinde üç mezar kazarlar. Sirbent ile Hacer’in arasına Kara Ağa’yı gömerler…

O günden beri, her yılın baharında Hacer’in mezarında kırmızı gül, Sirbent’in mezarında ise beyaz gül açar. Güller eğilip birebirlerine kavuşacakları sırada Kara Ağa’nın mezarında bir kara diken yükselir ayırır gülleri.

Mayıs ayı gelince görülmeyen bir kuş öter “Sirbent uçurumu”nda. İnsan sesine yakın bir ötüş şöyle der gibi.

            “Siz siz olun, değmeyin

              İki taş arasına girin,

              İki gönül arasına girmeyin.”

Ağrı Yöresine Ait Halk Oyunları Ve Folklor, Ağrı’da Yapılan Dualar, Ağrı’da Yapılan Beddualar, Ağrı Manileri, Ağrı Ninnileri, Ağrı Yöresine Ait Bazı İnanışlar ve Ağrı Halk Şairleri için izleyen sayfaya geçiniz.

Ağrı Yöresine Ait Halk Oyunları Ve Folklor

Ağrı‘da oynanan oyunlarda genellikle yavaştan hızlıya doğru bir artış gözükür. Halaylar hızlı ve coşkulu oyunlardır. Ağrı yöresinin başlıca oyunları şunlardır;

Ağrı Yöresine Ait Halk Oyunları Ve Folklor
  • Bassa
  • Sarı Bülbül
  • Papuri
  • Laççi
  • Sallama
  • Zeyno
  • Koffi
  • Çep
  • Meyrıko
  • Üçayak
  • Ömer Ağa
  • Ağrı Gülüm
  • Tilara
  • Çimen-i Çiçek
  • Hessıko

Ağrı’da Yapılan Dualar:

Dua
  • Peygamber (s.a.v.)’e komşu olasın.
  • Allah iman Kur’an versin.
  • Ayağının altında taş pamuk olsun.
  • Hurilerle arkadaş olasın.
  • Ayağın taşa gelmesin.
  • Yüzünde gülmek eksik olmasın.
  • Pür mal pür oğul olasın.
  • Uğrun Çele’li Mustafa’nın uğru olsun.
  • Allah iman Kur’an’la sevindirsin.

Ağrı’da Yapılan Beddualar:

  • Ele güne kalasın.
  • Allah’ın yıldırımına kurşununa gelesin.
  • Duvağın kanaya gele.
  • Allah’tan dileğim odur güveyin olmasın.
  • Muradın gözünde kalsın.
  • Ömür billah karnın doymasın.
  • Ciğerin parçalansın.
  • Zukkum yiyesin.
  • Bulunmayan derde düşesin.
  • Yetim kalasın.
  • Derdin ola dermanın olmaya.
  • Ömrün köküne balta değsin.
  • Gelin, bana ettiğini evladın başına getirsin.

Ağrı Manileri

Ağrı

Altın yüzük var benim

Parmağımda dar benim

Bu Eleşkirt içinde

Karakaşlı yar benim

Oğlan sen oylu musun?

Munare boylu musun?

Mektup yazdım gelmedin.

Padişah oğlu musun?

Eleşkirt yolu burma

Ceplerim dolu hurma

Yar Allah’ın seversen

Beş günden fazla durma.

Kardeş atın beş olsun

Üzengin gümüş olsun

Her nereye gidersen

Hızır yoldaşın olsun.

Ağrı Ninnileri

Bebeğimin elbisesi atlastan

Babası gelir birazdan

Yavrumun dudakları kirazdan

Ninni yavrum, nenni yavrum.

Bebeğimin odası kıbleye bakar

Gözlerinden uyku akar

On defa meme emmeye kalkar

Nenni yavrum nenni

Nenni yavrum neni.

Bebeğime sarılırım

Çok kızarsan darılırım

Bebeğim çıkar beşikten

Yuvarlanır eşikten

Nenni yavrum nenni

Nenni yavrum nenni.

Ağrı Yöresine Ait Bazı İnanışlar

  • Ağrı yöresinde inanılan, halk arasında yaşayan inanışlardan bazıları şunlardır:
  • Erkek çocukları nazardan korumak maksadıyla omuzlarına ve alınlarına nazar boncuğu asmak.
  • Evleri ve ev halkını nazardan korumak maksadıyla evlere Üzerlik tohumundan yapılmış süsler asmak.
  • Ahırların girişine boynuz ve at nalı asmak.
  • Salı günü yolculuğa çıkmaktan sakınmak.
  • Düğünleri Cuma günü yapmamak.
  • Yolculuğa çıkarken kedi, köpek veya sevilmeyen biriyle karşılaşmasının uğursuzluk sayılması.
  • Yolculuk esnasında tavşan görmenin uğursuzluk, tilki görmenin uğurlu kabul edilmesi.
  • Ateş veya köz üzerine su dökmemek.
  • Evden ayrılanın, yolculuğa çıkanın ardından su dökmek.
  • Mezarlıkların yanından geçerken şarkı söylememek.
  • Geceleri aynaya bakmamak.
  • Soğan kabuğunu ateşe atmamak.
  • Ev içinde görülen yılanın bereket sayılarak öldürülmemesi.

Ağrı Halk Şairleri

Ağrı Halk Şairleri
  • Hacı İsa Bey (Kılıç) (Tutak İsaabat köyünden)
  • Yekmallı Derviş Ağa (Merkez Çukurçayır köyünden)
  • Aşık İlyas Başaran (Taşlıçay Yukarı Toklu köyünden)
  • İhsan Kılıç (Divani)(Tutak İsaabat köyünden)
  • Turan Şahbazoğlu(Mihmani)(Merkez Yolugüzel köyünden)
  • İsmet Öztürk (Doğubayazıt Merkezinden)
  • Aşık Cevdet Kaya (Seyrani) (Merkez Özbaşı köyünden)
  • Memduh Kılıç (Çağlayan) (Tutak İsaabat köyünden)
  • Abdulkadir Kılıç (Gamgüder) (Tutak İsaabat köyünden)
  • Kasım Aras (Tutak Suvar köyünden)
  • Hasan Altay (Taşlıçay Geçitveren köyünden)
  • Behman İşlek( Merkez Yığıntepe köyünden)
  • Mehmet Ali Gökhan(Merkez Cumaçay Mollaali köyünden)
  • Binali Kılıç (Tutak Sincan köyünden)
  • Aşık Müslüm Işık (Merkez Yazılı köyünden)
  • Aşık Kerem Kılıç(Doğubayazıt merkezinden)
  • Hamit Yalçın (Nadan) Tutak Palandöken köyünden)
  • Aşık Mehmet Beyazhan(Merkez Yazılı köyünden)
  • Aşık Bayram (Taşlıçay Geçitveren köyünden
  • Aşık sefer Taşkıran (Firgani) (Merkez yolluyazı köyünden)
  • Abdurrezak Akın (Efgani) (Merkez ilçeden)
  • Budak Yemiş (Tutak Bayındır köyünden)

Ağrı İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü: Fırat Mah. Erzurum Cad. Valilik Hizmet Binası K:5, Kazımkarabekir, Merkez Ağrı


Outdoor Türkiye

Türkiye’nin Outdoor Sayfası olarak özellikle outdoor turizminde büyük eksiklik olarak gördüğümüz illerin tek tek tanıtımı, illerde yapılabilecek outdoor aktiviteleri, outdoor ürün satan firmalar, kamp alanları, doğal güzellikler, yürüyüş rotaları gibi bütün bilgileri içeren bir yazı dizisine başladık.

Bu yazı dizimizde bulunduğunuz veya tatil amaçlı gittiğiniz ilde öncelikle yapabileceğiniz doğa aktivitelerinin, aktivite bölgelerinin, kamp alanlarının, tarihi ve turistik mekanların tam ve en geniş listelerini oluşturup okuyucumuzun kullanımına sunuyoruz.

Özellikle kampçılardoğa severler, karavancılardoğa tatilcileri, macera turizmikültür turizmi ve outdoor ekstrem sporları yapanlar için en çok aranan bilgileri derlemeye gayret gösteriyoruz.

Listede gördüğünüz eksiklikleri ve eklenmesini istediğiniz bilgileri iletişim sayfamızda bulunan kanallardan bize ulaştırabilirsiniz.


Ağrı’da bulunan tarihi turistik ve doğal yerlerin listesi ve tanıtımı, Ağrı kamp alanları, Ağrı mutfağını oluşturan lezzetler için aşağıdaki yazılarımıza göz atın.

Bütün outdoor aktivitelerinde ve doğa sporlarında güvenlik öncelikle sizin sorumluluğunuzdadır. Hiçbir makale veya video, doğru pratik eğitim ve şahsî deneyimin yerini alamaz. Özellikle outdoor ekstrem sporlarda kendi kişisel güvenliğinizden öncelikli olarak siz sorumlusunuz. Her zaman kişisel güvenliğinizi, birlikte olduğunuz takımın uyum ve güvenliğini ön planda tutun.

Her durumda doğadan taraf olun, çevreyi temiz tutun, vahşi hayvanlara, vahşi yaşamın devam ettiği doğaya kesinlikle zarar vermeyin. Tarihi ve turistik mekanlara zarar vermeyin, çöplerinizi yanınızda götürün.

Lütfen sadece okuduğunuz makale değil outdoor ve doğaya dair yayınlanmasını ve irdelenmesini istediğiniz her konu hakkında iletişim sayfamızdaki bağlantıları kullanarak bize yazın. Outdoor aktiviteleri ve macera turizmi hakkında en son bilgileri almak için sitemizi takip ediniz. 

http://www.turkeyoutdoor.org

Etiketler: Ağrı’da Kültür ve Sanat, Ağrı İli Neleri İle Ünlü, Ağrı’da Yapılan Festivaller, Ahmed-İ Hani Kültür Sanat Ve Turizm Festivali, Ağrı Bal Festivali, Kar Ve Buz Festivali, Balıkgöl Festivali, Ağrı’da Edebiyat, Ağrının Folklorik Değerleri, Ağrı’da Geleneksel Giyim Ağrı Folklorik/Geleneksel Giysileri, Ağrı Geleneksel Erkek Giyimi, , Ağrı Geleneksel Kadın Giyimi,  Ağrı’da Geleneksel El Sanatları, Ağrı Geleneksel Halı ve Kilim Dokumacılığı, Ağrı Geleneksel Yün kazak ve Yün çoraplar, Ağrı Geleneksel Tiftik Papak ve Tiftik çoraplar, Ağrı Geleneksel Üzerlik veya Nazarlık, Ağrı Geleneksel Buğday Ve Çavdar Sapından Yapılan Eşyalar, 3- Ağrı’da Halk Müziği Ve Geleneksel Oyunlar, Ağrı Türküleri, Ağrı’da Geleneksel Adetler, Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Doğum, Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Sünnet ve Kirvelik, Ağrı Adet ve Gelenekleri: Kız isteme ve Elçilik, Ağrı Adet ve Gelenekleri: Nişan, Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri:  Ruvi (tilki-haberci) geleneği, Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Evlenme ve Düğünler, Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Yas törenleri, Ağrı Adet, Görenek ve Gelenekleri: Ölüm, Ağrı Efsaneleri, Âdem ile Havva Efsanesi, Kerem ile Aslı Hikâyesi, Ağrı Dağı Efsanesi, Nuh’un Gemisi Efsanesi, İki Bacı Efsanesi, Kara Diken Siyabent Efsanesi, Ağrı Yöresine Ait Halk Oyunları Ve Folklor, Ağrı’da Yapılan Dualar, Ağrı’da Yapılan Beddualar, Ağrı Manileri, Ağrı Ninnileri, Ağrı Yöresine Ait Bazı İnanışlar, Ağrı Halk Şairleri Ağrı Dağı Milli Parkı, Ağrı Ahmed-i Hani Müzesi ve Beyazıt Evi, Ağrı Antik Kentler, Ağrı Avnik Kalesi, Ağrı Balık Gölü, Ağrı Bubi Dağı Kayak Merkezi, Ağrı Buz Mağarası, Ağrı Diyadin Kaplıcaları, Ağrı Doğubayazıt Eski Cami, Ağrı Doğubeyazıt Kalesi, Ağrı Eleşkirt Güneykaya Kayak Merkezi, Ağrı Eski Beyazıd Camii, Ağrı Gürbulak Gümrük Kapısı, Ağrı Halife Yusuf Türbesi, Ağrı Hamur Kümbeti, Ağrı İshak Paşa Sarayı, Ağrı Keşişin Bahçesi, Ağrı Kudret Köprüsü, Ağrı Küpkıran Kayak Merkezi, Ağrı Meteor Çukuru, Ağrı Meya (Günbuldü) Mağarası, Ağrı Nuh’un Gemisi İzi, Ağrı Tendürek Dağı Lav Akıntıları, Ağrı Urartu Kalesi, Ağrı Gezilecek yerler, Ağrı Gezi Rehberi, Ağrı gezilecek yerler listesi, Ağrı gezi, Ağrı gezecek yerler, Ağrı gezi yazısı, Ağrı  turizm, Ağrı turizm bürosu, Ağrı tarihi yerler, Ağrı ne yenir nereler gezilir. Ağrı ne yenir nerede yenilir, Ağrıda ne yapılır, Ağrı otelleri, Ağrı Gezilecek Yerler,  Ağrı Gezi Rehberi,  Ağrı Gezilecek Yerler Listesi,  Ağrı Gezi,  Ağrı Gezecek Yerler,  Ağrı Gezi Yazısı,  Ağrı  Turizm,  Ağrı Turizm Bürosu,  Ağrı Tarihi Yerler,  Ağrı Ne Yenir Nereler Gezilir, Ağrı Ne Yenir Nerede Yenilir, Ağrı’da Ne Yapılır,  Ağrı Otelleri,  Ağrı’da Gezilecek Doğal Yerler,  Ağrı Gezilecek Yerler, Ağrı Gezilecek Çarşı,  Ağrı Gezilecek Yerler Doğa, Ağrı Gezilecek Doğal Yerler, Ağrı Gezilecek Doğal Yerler Haritası, Mersin Gezilecek Yerler,  Ağrı’da Gezilecek Mekanlar, Ağrı Merkezde Gezilecek Yerler,  Ağrı’da Gezilecek Tarihi Yerler,  Ağrı Gezilecek Yerler, Türkiye’nin En Geniş Gezi Rehberi,   Ağrı Seyahat Rehberi,   Ağrı Şehir Gezi Rehberi,  Türkiye Gezi Rehberi,  İstanbul Gezi Rehberi, Ağrı Görülmesi Gereken Yerler,  Ağrı Turizm Rehberi, Türkiye Gezi Ve Tatil Rehberi,  Doğa Ve Kültür Turları, Ağrı  Turizm Ve Tanıtım,  Ağrı Bölgesindeki En İyi Gezilecek Yerler,   Ağrı’da Nereye Gidelim?, Ağrı’da Bir Günde Ne Yapılır?,  Ağrı İlinin Doğal Güzellikleri Nelerdir?,  Ağrı Merkezde Neler Var?, Ağrı Ziyaretinde Gezilecek En Popüler Yerler,  Ağrı’da Ne Yenir?,  Ağrı Gezilecek En Popüler Yerler, #gezi, #travel, #turkey, #seyahat, #gezgin, #doğa, #nature, #tatil, #istanbul, #türkiye,  #instagood,  #travelphotography, #holiday, #kamp, #photo,  #instagram,#photooftheday,#traveller, #manzara, #gezilecekyerler, #travelgram, #camping, #objektifimden,   #instatravel, #trip, #traveling, #aniyakala, #antalya, #fotoğraf, # Ağrı, #seyahatblog, #seyahatname,#seyahatblogu, #seyahatnotlari, #photography,#seyahatblogger, #seyahataski, #seyahattutkusu, #seyahatet, #seyahatseverizbiz, #seyahatdefteri, #seyahatetmeklazim, #seyahatetmesanati, #seyahatacentasi,#seyahatkonsept, #seyahatfotografciligi, #seyahatrehberim, #seyahatfoto, #seyahatimvar, #Ağrı #seyahatcantasi, #seyahatetmek, #Ağrı, #kamp